Mahir Çayan, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Nihat Yılmaz, Ömer Ayna, Cihan Alptekin, Sinan Kazım Özüdoğru, Saffet Alp, Hüdai Arıkan, Sabahattin Kurt ve Ertuğrul Kürkçü Kızıldere’de kuşatılmıştır. Teslim olmayı reddeden devrimciler ağır silahlarla katledilmiş, yaralı ele geçirilen Saffet Alp kurşuna dizilmiş, aralarından sadece Ertuğrul Kürkçü sağ yakalanmıştır. Çatışma, görüşmek için kuşatıldıkları evin çatısına çıkanlara sorgusuz sualsiz […]
Mahir Çayan, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Nihat Yılmaz, Ömer Ayna, Cihan Alptekin, Sinan Kazım Özüdoğru, Saffet Alp, Hüdai Arıkan, Sabahattin Kurt ve Ertuğrul Kürkçü Kızıldere’de kuşatılmıştır. Teslim olmayı reddeden devrimciler ağır silahlarla katledilmiş, yaralı ele geçirilen Saffet Alp kurşuna dizilmiş, aralarından sadece Ertuğrul Kürkçü sağ yakalanmıştır. Çatışma, görüşmek için kuşatıldıkları evin çatısına çıkanlara sorgusuz sualsiz ateş açılması nedeniyle başlamıştır.
İlk Mahir düşmüştür.
Kayıtlarda alnından vurulduğu yazılmaktadır. Mahir Çayan 26 yaşındadır ve THKP’nin lideri olarak bilinmektedir. Ne ilk kurşunu ona sıkmaları tesadüftür ne de onun vurulma ihtimaline karşı çatıya çıkması.
THKP’nin lider kadrolarından Ziya Yılmaz, Mahirler Kızıldere’de kuşatıldıklarında emniyette işkence altındadır. Günlerce, Mahirlerin nerede olduğuna ve Karadeniz’e doğru yola çıktıklarına dair bilgiler polise ulaştıktan sonra, grubun Fatsa’da kimlerle irtibat kurabileceğine dair soruları yanıtsız bırakmıştır.
Ziya Yılmaz’ın işkencecilerinden binbaşı Necati, elindeki Tercüman gazetesini Ziya Yılmaz’ın hücresine sevinç çığlıkları ile atmış, “seninkileri öldürdük” demiştir. Ziya Yılmaz göz ucuyla gazetedeki habere bakmış ve sessizliğe gömülmüştür. “Böyle bir acıyı ne o güne kadar ne de sonrasında yaşamıştır” Ziya Yılmaz.
O ana kadar binbaşı Necati çaresiz, Ziya Yılmaz güçlüdür. Mahirler katledildiğine göre, Ziya Yılmaz’a soracak sorusu kalmamış, iş duygusal açıdan acı çektirmeye gelmiştir. Belli ki binbaşı Necati, işkencede çözemediği Ziya Yılmaz’dan intikam almak istemektedir.
İşkenceci binbaşı hücrenin önüne gelip Ziya Yılmaz’ı kahreden o soruyu sorar: “Ertan Saruhan neyin olur Ziya, Fatsa’dan de mi o herif, o öldü.”
Döner dolaşır bir kez daha gelir: “Nihat Yılmaz amcanın oğluydu de mi Ziya, geberdi gitti işte.”
Yetinir mi işkenceci: “Ömer Ayna yakın arkadaşın mıydı Ziya, o da öldü.” Neredeyse her ölen için ayrı ayrı dayanır kapıya.
En sona Mahir’i bırakır. Ziya Yılmaz’ın canını acıtmak için sarf ettiği cümleler Mahir’in bizler açısından önemini tescil etmiştir. İşkenceci binbaşı bir cümleyle Türkiye devrimci hareketinin tarihini özetlemiştir aslında: “Mahir Çayan sizin başkandı de mi Ziya, en çok o öldü.”
İlk ve en çok Mahir ölmüştür. İlk ve en çok öldüğü için o, Mahir Çayan olmuştur. İlk ve en çok ölerek 26 yaşındaki delikanlı, liderlerin nasıl yaşaması ve nasıl ölmesi gerektiğini göstermiştir. Kendi hayatını bir başka arkadaşının hayatından daha değerli görenlerin lider olmasının mümkün olmadığını ilk ve en çok ölerek kanıtlamıştır Mahir.
Hesap-kitap yapmadan, sorgu-sual etmeden, pazarlığa kalkışmadan fedakârca yaşamış ve öyle ölmüştür. Ölmek ve hayata dönmek budur işte.
Not: Sevgili arkadaşım Barış Mutluay’ın NotaBene Yayınları’ndan çıkan “TİP’ten THKP-C’ye Fatsa’dan Türkiye’ye/ Ziya Yılmaz” kitabını okumanızı öneririm. Bu bir kitap önerisi değildir sadece. Kitapta karşımıza çıkacak olan, Türkiye devrimci hareketinin en değerli kısmıyla ilgili, o değeri yaratanlardan Ziya Yılmaz’ın aktardıklarıdır ve “Mahir sandığa sığmaz” sözünün tarihsel dayanaklarıdır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.