13 Aralık’ta yine o salonda ilahilerini okurken bu sefer o çocukların ana babaları alkışlamayacak seni, coşkuyla… Protokolde “Vur emrini ben verdim” diyenler oturacak, 14 yaşında bir çocuğu puşi taktığı için terörist ilan edenler alkışlayacak
13 Aralık’ta yine o salonda ilahilerini okurken bu sefer o çocukların ana babaları alkışlamayacak seni, coşkuyla… Protokolde “Vur emrini ben verdim” diyenler oturacak, 14 yaşında bir çocuğu puşi taktığı için terörist ilan edenler alkışlayacak
Zihin unutur, kalp kör olur, ruh satılır bazen üç paraya… Bu da öyle “insani” bir mesele işte.
13 Aralık’ta Sinan Erdem Spor Salonu’nda Şeb-i Aruz töreninde ilahilerini seslendirirken, çok değil iki yıl evvel, aynı salonda, aynı sahnede birlikte kardeşlik türküleri söylediğin o çocukları bir hatırlatalım dedik sana. Unuttunsa, tekrar tanıtalım. 8 Nisan 2012, Halkevleri’nin 80. Yıl Şenliği. Yer yine Sinan Erdem Spor Salonu. Yanılmıyorsam “Sarı Gelin”di, en aşağı 200 çocukla birlikte söylediğiniz türkü ve arkadaki ekranda Hrant fotoğrafları…
Birlikte türküler söylediğiniz o çocuklar kimdi peki? İstanbul’un çeşitli yoksul mahallelerinde yaşayan, Halkevi’nin düzenlemiş olduğu yaz okullarına katılan çocuklardı. Ümraniye’den, Gazi Mahallesi’nden, Okmeydanı’ndan geliyorlardı. Belki o gün Berkin yoktu aralarında ama Berkin de o çocuklardan biriydi işte… Onlar gibi aynı dersliklerde, parklarda oyun oynamış çocuklardandı. Aynı sokaklarda koşturan, son derece “insani” bir biçimde kapısında bekleyen bir tabur çevik kuvvet polisine rağmen ekmek almaya giden çocuklardandı. Şimdi yok, biliyorsun değil mi? Annesi o anın görüntülerini izlemeyi hala daha kaldıramıyor görüyorsun değil mi? Ve gayet “insani”…
Başka şeyler de var hatırlanacak. Herhalde bunlar da “insani”. 13 Aralık’ta yine o salonda ilahilerini okurken bu sefer o çocukların ana babaları alkışlamayacak seni, coşkuyla… Protokolde “Vur emrini ben verdim” diyenler oturacak, 14 yaşında bir çocuğu puşi taktığı için terörist ilan edenler alkışlayacak. Bir tek Berkin de değil, çocukların yaşayamadığı bir ülkenin Cumhurbaşkanı tam karşında olacak. Eğer göz göze gelirseniz bir anda, son bir hatırlatma bu memlekette son 12 yılda 184 çocuğun devlet eliyle öldürüldüğünü unutma!
Berkin’in gidişinden bu yana geçen aylar boyunca Tayyip Erdoğan birçok konuşmasında, Berkin’i unutmadığını gösterdi. ‘Terör örgütünün maşası’ ilan etti, “Ekmek almaya gitmesi yalan” dedi. Berkin’in ardından yürüyen “sözde vicdan sahibi insanlar nerede” diye sordu. Muhtemel ki o vicdan sahibi insanlar; belki Suruç’ta savaşın vurduğu çocuklara ders veriyor, yemek dağıtıyor, belki Yırca Köyü’nde bir zeytin ağacının gövdesine sarılıyor, belki de Validebağ’da yine üç beş ağaç için nöbet tutuyor. Emin olabiliriz ki 13 Aralık’ta o salonda öyle vicdan sahibi bir tek insan olmayacak.
Berkin’in babasına soruyorlar “ne yapacaksınız?” “5 kuruşluk dava açacağız” diyor. Ödenir mi acaba bu 5 kuruş? Vicdan biriminden hesaplarsak kaç milyon eder, ağırlığı kaç ton olur? O çocuklarla, o türküyü söylemiş biri bu yükü neresinde taşır?
Sözün özü bazı şeyler gerçekten fıtrat meselesi; fıtratında vicdan yoksa demek ki…
* Çekirdek Çocuk