Rojava Devrimi şahsında gerçekleşen ve giderek etki alanı genişleyen halklara, kültürlere, cinslere özgürlük çizgisi karşısında uluslararası ve bölgesel ile işbirlikçiler tarafından yapılan planlar bir türlü bitmek bilmiyor. Rojava Devrimi’ne yönelik şu ana kadar yapılan sayısız planın temel hedefi devrim çizgisini ortadan kaldırmaktı. Zira bu çizgi kapitalizm çizgisine alternatif bir çizgi olarak ortaya çıktı. Kapitalizmin tüm […]
Rojava Devrimi şahsında gerçekleşen ve giderek etki alanı genişleyen halklara, kültürlere, cinslere özgürlük çizgisi karşısında uluslararası ve bölgesel ile işbirlikçiler tarafından yapılan planlar bir türlü bitmek bilmiyor. Rojava Devrimi’ne yönelik şu ana kadar yapılan sayısız planın temel hedefi devrim çizgisini ortadan kaldırmaktı. Zira bu çizgi kapitalizm çizgisine alternatif bir çizgi olarak ortaya çıktı. Kapitalizmin tüm çirkinliklerini gün yüzüne çıkaran bir çizgidir. O yüzden yapılan tüm plan, çizginin ortadan kaldırılmasına dönüktü.
En kapsamlı saldırı planı olan Kobanê şahsında bu gerçeklik net bir şekilde açığa çıktı. Saldırılara karşı gelişen destansı ve tarihi direniş bu çizginin ortadan kaldırılamayacağını da kanıtladı. Aksine ortadan kaldırılması planlanırken çizgi giderek dört parça Kürdistan’da ve tüm Ortadoğu’da ilgi gören, buna göre örgütlenmeler ortaya çıkan bir noktaya geldi.
Devrim çizgisi genelde tüm bölge ve dört parça Kürdistan’da gelişme kaydederken özelde ise en fazla gelişme kaydettiği yer güney Kürdistan oldu. Zira egemenlerin devrim çizgisini ortadan kaldırmak için üzerinde hesap yaptıkları ve geliştirmek istedikleri ve dayanabilecekleri güç Güney Kürdistan’da mevcuttu. Bu güç üzerinden geliştirdikleri planlarla devrim çizgisini ortadan kaldırmak hedeflendi. O yüzden IŞİD Musul Merkezli Müslüman olmayan Kürtlere saldırması üzerine planlar yapıldı. Şengal bundan dolayı hedef haline getirildi. Maxmûr ise Kürt Özgürlük Hareketi’ne yakınlığından dolayı hedef haline getirildi. Ancak burada devrim çizgisi ortadan kaldırılmak hedeflenirken devrimden en uzak kesim olan Êzidîler devrime kazandırıldı. Kürt Özgürlük Hareketi’nin devrim çizgisini korumak, genelleştirmek için Êzidîleri savunmak amacıyla yaptığı hamle bu hareketin bir kesimin, zümrenin, inancın, parçanın hareketi olmadığı tüm kesim, inanç ve halkların kurtuluş hareketi olduğunu gösterdi. Bundan dolayı devrim çizgisi daha da pekişti adeta dünya genelinde olur bulan bir noktaya geldi. Bu adımla devrim çizgisi Güney Kürdistan geneline de yayılmaya başladı. Bu gelişme Güney Kürdistan’da egemenlerin dayanmak istediği ve üzerinden planlar geliştirdiği güçler için büyük bir tehlike oluşturdu.
Devrim çizgisine yönelik geliştirilen ortadan kaldırma planları tüm plan ve saldırılara rağmen gösterilen karşı direnişle ortadan kaldırılma yerine gelişme kaydederken bu kez devrimi sınırlandırma planları devreye sokuldu.
Şengal şahsında son günlerde devreye sokulan plan bunu gösteriyor. Zira son günlerde koridor açma biçiminde ABD öncülüğünde başlatılan girişim HPG, YPG, YBŞ güçlerini devre dışı bırakma üzerine kurulu bir girişimdir. Oysa Şengal’i ve Şengalli Êzidîler ile onların kutsal mekanlarını kimlerin koruduğu biliniyor. Bu girişim Kürdistani güçlerin başlattığı bir girişim olmasına rağmen sadece peşmergenin başlattığı bir girişim olduğu yönünde propagandasının yapılması devrimin gerçek güçlerini devre dışı bırakarak devrimi sınırlandırmaktan başka bir amaç taşımıyor. Girişim Êzidîleri yeniden kazanmak için kutsal bayramlarının arifesinde başlatıldı. Bunun Êzidîler yeniden devrim çizgisinden uzaklaştırılmak isteniyor. Bu adımla ulaşılmak istenen hedef ise devrimi sınırlandırmaktır. Bu planın bir Türkiye planı olduğu girişimin başladığı gün Nêçirvan Barzani’nin Türkiye’ye ziyarette bulunmasını kanıtlamaya yetiyor. Nêçirvan ziyaretinden sonra Mesut Barzani’nin bir TV kanalına yaptığı açıklamada kendi yaşamının dahi tehlikede olduğunu söylemesi önemli ve dikkat çekici bir noktadır. Aslında bununla açığa çıkan devrime karşı planlar yapılırken aynı zamanda devrim karşıtlığını yapan güçlerin planları boşa çıkarılırken bu kez birbirlerini tasfiye etme planlarının da devreye girdiğini gösteriyor.
M. Barzan’nin bu açıklaması acaba gözden mi çıkarıldı. Gözden çıkarılmışsa bunun nedeni Nêçirvan’dan daha çok Kürt Özgürlük Hareketi ile yakınlaşmasından kaynaklı mıdır diye düşünmeden geçilemez.
Yaşanan bu gelişmeler önümüzdeki günlerde netlik biraz daha netleşecek. Ancak şimdiden söylenebilecek bir şey oda Nêçirvan Barzani’nin IŞİD’in kırılmasından, Kobani’den kaybetmesinden sonra Türkiye merkezli Rojava Devrimi’ne yönelik yapılan yeni planların içinde yer aldığıdır. Bu planlar aynı zamanda KDP içinde bir iç tasfiyeyi de beraberinde getirebilecek bir plan olduğunu şimdiye kadar açığa çıkan verilerle gösteriyor. Buna karşı kazanan ise Rojava devrim çizgisi olduğunu ve olmaya devam ettiğini söylemeden geçmekte olmaz…