AKP hükümetinin toplumun ortak malı olan alanlar üzerinden rant elde etmeye dayalı talan politikaları Gezi Parkı ve 17 Aralıkta ortaya dökülen yolsuzluklara rağmen intikam alırcasına ve hız kesmeden devam ediyor. Üstelik çoğu AKP döneminde hazırlanan yasal düzenlemeleri bile hiçe saymaktan geri durmayan bir pervasızlıkla karşı karşıyayız. Bu durumun son mağdurlarından biri de iktidarın ve sermaye […]
AKP hükümetinin toplumun ortak malı olan alanlar üzerinden rant elde etmeye dayalı talan politikaları Gezi Parkı ve 17 Aralıkta ortaya dökülen yolsuzluklara rağmen intikam alırcasına ve hız kesmeden devam ediyor. Üstelik çoğu AKP döneminde hazırlanan yasal düzenlemeleri bile hiçe saymaktan geri durmayan bir pervasızlıkla karşı karşıyayız. Bu durumun son mağdurlarından biri de iktidarın ve sermaye çevrelerinin kent rantından diledikleri gibi nemalanamadığı, Cumhurbaşkanının ‘gavur’ olarak tanımladığı İzmir oldu. Anlaşılan dini imanı rant olan iktidar bu anlamda İzmir’i imana getirmekte kararlı.
Yerel seçimlerden umduğunu bulamayan iktidar çareyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilen yetkilerle kente Ankara’dan ve yerel yönetimi devre dışı bırakarak parsel ölçeğinde noktasal müdahaleler yapmakta buldu.
Kısa bir süre önce İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün sayfasında;“İzmir İli, Bornova İlçesi, Kazım Dirik Mahallesi, 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapıların bulunduğu beyan edilen 3720 ada 5 parselin (eski 2-3-4), “Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı”ndan E:2.00 ve Y en çok: Z+15 kat yapılaşma koşuluyla “2. ve 3. Derece İş Merkezi Alanına” dönüştürülmesine ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 uygulama imar planı değişikliği Bakanlık Makamının 20.08.1014 tarih ve 13537 sayılı Olur’u ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ve 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameni hükümleri uyarınca onaylanmıştır.” biçiminde bir duyuru ile yeni bir “ayrıcalıklı imar hakkı” vakasının dayanağı niteliğindeki imar planı değişikliği kente dayatılmış oldu.
Kendini İnkâr Eden Bakanlık
Plan değişikliği incelendiğinde her metrekaresinde başka bir hukuksuzluk ve yolsuzlukla karşılaşılmaktadır. Ancak dikkat çeken başka bir boyut bakanlığın birilerine rant sağlamak uğruna kendi düzenlemeleriyle çelişkiye düşmekten çekinmemesidir. Bakanlık onayladığı plan değişikliğiyle, bakanlıkça hazırlanan ve yürürlükte olan mekânsal planlar yönetmeliğine ve yine bakanlıkça onaylanan üst ölçek plana aykırı kararlar vermiştir.
Kanun hükmünde kararnameye göre görüş alması gerektiği halde İzmir Büyükşehir belediyesinin görüşü dahi sorulmadan onaylanan plan değişikliğiyle birlikte alandaki rantın katlanarak arttığı görülmektedir.
Plan değişikliği ile yapılan imar hakkı artışı çevresine de emsal olarak önemli bir nüfus artışına yol açacaktır. Ayrıca aynı bakanlık tarafından onaylanan üst ölçekli planda belirlenen nüfus yoğunluğu söz konusu değişiklikle yok sayılmış üst ölçekli planın uygulanabilirliği ortadan kalkmıştır.
Kısa süre önce yine Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanarak yasalaştırılan Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’de“İmar planlarında konutun yer aldığı karma kullanımlarda konut kullanım oranının belirtilmediği hallerde en fazla % 30 konut kullanabileceği varsayılır” ibaresi bulunmaktadır. Dolayısıyla konut kullanımı en fazla %70 olması gerekirken bu plan değişikliğiyle konut oranı %96’ya çıkarılmıştır. Bakanlık bu uygulama ile kısa süre önce onayladığı Mekansal Plan Yapım Yönetmeliğindeki muğlaklıktan faydalanarak rant transferi sağlayabilmektedir. Kendi onayladığı planı yok sayan bakanlık kendi hazırladığı yönetmeliğe aykırı plan onaylamıştır.
İktidarın keyfi uygulamalarından birisi de kadastral parsel üzerinden imar hakkı vermektir. 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin plan notları bölümünde, emsalin kadastral parsel üzerinden verileceği, belirtilmektedir. İmar uygulaması görmüş bir alanda emsalin kadastral parsel üzerinden verilmesi anayasanın eşitlik ilkesine açık bir biçimde aykırıdır. Kadastral parsel üzerinden emsal hesabı yapılarak kişiye özel ayrıcalıklı bir imar artışı yapılmıştır.
Plan değişikliğine bakıldığında “Ticaret+Konut” imar adasının imar planına göre değil, plandan sonra hazırlanması ve onaylanması gereken mimari projesine göre belirlendiği anlaşılıyor. Yasalar bir kez daha tersten yürütülüyor.
Deprem Bahane Rant Şahane
Rant projelerinde deprem riskini öne süren iktidar, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine göre plana esas jeolojik etüt kararlarının imar planına işlenmemesi bu konuda ne kadar samimi olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Afet yasasına dayandırılarak hazırlanan ve bu yasanın bütün muafiyetlerinden yararlanan rantı 20’ye katlanan bir plan değişikliği yapılırken jeolojik etüt kararları yok sayılmıştır.
Çevre Şehircilik Bakanlığı, yerel yönetimi, hazırladığı yasaları, onayladığı planları yok sayarak onayladığı plan değişikliğiyle ortaya çıkan rantın kime hizmet edeceği sorusu ise yanıt aramaktadır. Parselde gündeme gelen projenin, son dönemlerde büyük ölçekli projelerde boy gösteren Akşam ve Star gazetelerinin sahibi olarak bilinen Ethem Sancak’ın yeğeni Mesut Sancak’a ait Folkart yapıya ait olması rantın kime aktığı sorusu üzerindeki sis perdesini aralamaktadır.
Kaynak:http://www.csb.gov.tr/iller/izmir/index.php?Sayfa=duyurudetay&Id=578 , Duyuru:3