İstanbul Bağdat Demiryolu yapılırken, herhalde ileride Ankara Anlaşması’yla Türkiye ile Suriye arasında bir siyasi sınır olacağını hiç kimse tahmin etmiyordu. Ne Osmanlı ne de Almanlar bu hattı bunun için yapmışlardı. Ama yapay sınırlarla Kürtler birbirinden ayrılınca bu hat sınır oluverdi. Kürtler daha önce bu hattın aşağısı ve yukarısı için Serxet ve Binxet isimlerini kullanıyorlardı. Hat […]
İstanbul Bağdat Demiryolu yapılırken, herhalde ileride Ankara Anlaşması’yla Türkiye ile Suriye arasında bir siyasi sınır olacağını hiç kimse tahmin etmiyordu. Ne Osmanlı ne de Almanlar bu hattı bunun için yapmışlardı. Ama yapay sınırlarla Kürtler birbirinden ayrılınca bu hat sınır oluverdi. Kürtler daha önce bu hattın aşağısı ve yukarısı için Serxet ve Binxet isimlerini kullanıyorlardı.
Hat sınır olunca da bu adlandırma kullanılmaya devam etti. Çünkü Kürt’ün içi bu duruma hiç ısınmadı.
Hat, geliş gidişleri engellemediği gibi aynı halkı birbirinden ayırmıyordu. Ne pasaporta ne de başka bir şeye gerek vardı. O, sadece aynı toprak parçasının ortasından geçen bir demiryoluydu.
Kobanê, hem ismiyle hem de direnişiyle, bu hattın sınır olmasını da gündeme getiriverdi. Söylenen şu, Kobanê ya da Kobanî adı, Alman Demiryolu Şirketi Company’den geliyor. Bu isim ‘kompanî’nin zamanla Kürtçeleşmiş halidir deniliyor.
Kimileri özellikle oraya Aynel Arap (Arap Pınarı, Arap Çeşmesi) denilmesi gerektiğini ısrarla istiyor. Kobanê sözcüğünün çok yeni, dolayısıyla Kürtler oraya sonradan yerleşmişler demeye getiriyorlar. Niyetleri Kürtlerin verdiği haklı ve meşru mücadelesini itibarsızlaştırmak, gerçekleri tersyüz etmektir. Eski statükonun devam etmesini savunup Kürtlerin herhangi bir siyasi statüye sahip olmalarına karşı çıkmaktır. Dedik ya, Kürtler buraya sınır denilmesine hiçbir zaman rıza göstermediler. Ondan olsa gerek Kürtlerin lügatında sınırın anlamı egemen ülkelerinkinden çok daha farklıdır. Sınır demek, ayrılıktır, evlerin, köylerin, aşiretlerin, şehirlerin birbirinden koparılmasıdır. Bölünüp parçalanmak, felaket ve katliam demektir. Kısaca tarifsiz trajedilerin diğer adıdır sınır.
Kürtçe’de elbette sınır kelimesi var. Hem de birkaç tane. Tixûb, sînor ve hidût gibi. Sınır sözcüğü Kürtçe’de sînor ve sîndor olarak telaffuz ediliyor. Etimolojik çalışmalarda sınır kelimesinin Yunanca sinoron sözcüğünden geldiği söyleniyor, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde ise Rumca kaynaklı olarak belirtiliyor. Eğer sınır kelimesinin Yunanca olduğunu kabul edersek, bu sözcüğün Kürtçe’ye Türkçe üzerinden değil de direkt olarak Yunanca’dan geçmiş olabileceğini söylemek mümkün. Çünkü Kürtçe’ye Türkçe’den gelmiş olsaydı, Türkçe söyleyişe yakın bir biçimde Kürtçe’de yer alması lazımdı. Oysa Kürtçe ile Yunanca’daki telaffuzları birbirine çok daha yakın. Bu da bize Türkler Anadolu’ya gelmeden önce Kürtler ile Rumlar arasındaki ilişki hakkında bazı ipuçları veriyor.
Rumca ve Kürtçe’de bulunan iki sözcükten daha bahsetmek istiyorum. Kürtçe’de pazar günü, pazar ve panayır anlamında kullanılan kêrakî ya da kirakî sözcüğü Rumca’da kiriake şeklinde var. Diğer kelime ise xingal; bukle, kıvırcık saç, kangal anlamlarına geliyor. Türkçe’de kangal şeklinde karşımıza çıkan bu sözcüğün kökeni Türkçe sözlüklerde Rumca olarak belirtiliyor.
İşte büyülü bir varlık olan dil geçmişe gitmede, geçmişi aydınlatmada ve halklarla olan bazı ilişkileri ortaya çıkarmada böylesi önemli bir role de sahip. O yüzden milletlerin geçmişi biraz da dillerinde saklıdır, diyoruz.
Tekrar sınıra ve sınırın Kürtler tarafından nasıl algılandığına dönersek eğer, sınır demek ölüm, ferman ve hak hukuktan, can güvenliğinden yoksun olmak demektir. Özellikle Kobanê direnişiyle birlikte sınır sadece Kürtler arası birlik ve dayanışma ruhunu perçinlemedi, Kürtlerin düşünsel dünyasının da değişimine neden oldu. Bu değişimin Kürtlerin stratejisine yansımamaması ise pek mümkün gözükmüyor. Zira Kürt siyasi hareketleri açısından Kobanê artık bir milat, bir dönüm noktası. Bu uğursuz sınırların, var olan statükonun Kürtleri savunmadığı gibi artık hem kendi hayatlarını hem de geleceklerini güvence altına almayan siyasi bir statüye de razı olmayacakları aşikar.