Duran Kalkan, çözüm yönünde adım atılmaz, Öcalan’ın projelerine yanıt verilmez ve halk üzerindeki bu baskı terör devam ederse gerillanın da halkın da müdahale edeceğini söyledi
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan ANF’ye verdiği röportajda çözüm sürecini, MİT yasasını, AKP iktidarı ile kurdukları ilişkiye yönelik eleştirileri, AKP’nin Rojava planlarını değerlendirdi. Kalkan, çözüm yönünde adım atılmaz, Öcalan’ın projelerine yanıt verilmez ve halk üzerindeki bu baskı terör devam ederse gerillanın da halkın da müdahale edeceğini söyledi. AKP’nin Rojava politikasını da eleştiren Kalkan, Kuzey’de barış Rojava’da savaş olmayacağına dikkat çekti
KCK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan ANF’ye verdiği röportajda “çözüm” sürecini değerlendirdi. Kalkan “Çözüm ışığı görülmüyor, ya da ışığın önü hep kapatılmak isteniyor. Aslında sorunların çözümü için bir ışık yok değil. Proje oluşturulmamış değil, çaba az değil, ama bunları hayata geçirmede sorunlarımız var, zorluklarımız var. Birileri ısrarla bunun önünü kapatıyor. Çözümsüzlükten, çelişkili durumdan, sorunlar içinde yaşamaktan çıkar sağlıyor. Israrla bu çelişkili ve çatışmalı durumun sürmesini istiyor. Kürt sorunu da bu sorunların en başta gelenlerinden biridir. Birileri bunları zamanında oldukça planlı, programlı bir biçimde ortaya çıkarmış, bunların üzerinde var olmuş. Varlığını ve çıkarını bu çelişki ve çatışmaların üzerine kurmuş; şimdi de bunun değişmesini, dolayısıyla sorunların çözülmesini engellemeye çalışıyor. Sadece çıkarını kaybedeceğinden korkmuyor, aslında ne kadar kirli, vahşi ve zalim olduğu ortaya çıkacak. İnsanlık düşmanı olarak, tarihe geçecek. Bundan korkuyor. Bu korkudur ki bütün gücüyle çözümü engellemeye çalışıyor. Dört bir yandan böyle oyunlarla, saldırılarla karşı karşıyayız.” dedi.
‘AKP’den çözüm yönünde bir beklenti içinde değiliz’
Kalkan çözümü engelleyenler arasında küresel, bölgesel ve yerel aktörlerin olduğunu söyledi. “Hükümet için yönetimimiz net görüş belirtti. Yani AKP, şimdiye kadar çok şey yaptım, kimsenin yapmadığını yaptım, diyor; ama AKP’nin yerinde kim olsa bundan fazlasını da yapardı. O konuda hiç kimse yanılmamalı. Sanki AKP’nin kendi düşüncesi ve onun sonucunda bunlar yapılıyor gibi bir hava veriliyor. Oysa koşullar değişti. Aslında AKP bir şeyler yapma, çözüm yönünde adım atma değil de engellemede marifetli oldu. Şimdi de aynı politika sürüyor. AKP’den bir çözüm görmedik” diyen Kalkan AKP’nin tamamen önündeki seçimleri kazanmaya odaklandığını ve iktidarını nasıl uzatacağına baktığını ifade etti. Kalkan idam geri gelsin tartışmalarına da değinerek AKP’den çözüm yönünde herhangi bir beklenti içinde olmadıklarını, AKP’nin sürekli bir şey yapacakmış gibi beklenti yaratma, umut yaratma karşısındakini etkisiz kılma tutumunda olduğunu söyledi.
‘Beklenti yaratmak özel savaş yöntemi’
Kalkan AKP’nin tepki göstermesinler, beklenti içinde olarak AKP’ye karşı mücadele etmesinler diye aldatmaya, uyutmaya, toplumu yanıltmaya çalıştığını belirtti ve bunun oldukça planlı, maksatlı, düşünülmüş bir özel savaş yöntemi olduğunu ifade etti. Aynı AKP’nin bu süreç içerisinde 1600 tane karakolun yeniden yapımını kararlaştırdığını, 180 tanesinin Hakkari’de yapılacağını bunları yapmak için devletin bütün imkanlarını seferber ettiğini belirtti. Duran kalkan İmralı görüşmeleri için ise İmralı sisteminde bir değişikli olmadığını belirterek “İmralı sistemini Avrupa kurdu, komployu Amerika düzenledi. Dönemin ABD Başkan’ı Clinton’un başdanışmanı “biz planladık, başbakana imzalattık” dedi. Dolayısıyla Önder Apo İmralı’da ABD planıyla, kararıyla, uygulamasıyla duruyor, Avrupa Birliğinin kararıyla duruyor” dedi.
‘MİT PKK-KCK yöneticilerini katletme planı mı yapıyor”
Duran Kalkan AKP’nin çıkardığı son MİT yasası düzenlemesinin de Öcalan’ın istediği yasal çerçeve olmadığını söyledi. “Bırak yasal çerçeveyi, MİT’e saldırı hakkı verildi. Ülke içinde ve dışında her türlü kirli operasyon yapma yetkisi verildi. Bazıları dediler, yeni Yeşiller olacak. Bu anlamda sorunun çözümü için yapılan bir yasal düzenleme mi, yoksa bize saldırı için yapılan bir düzenleme mi, onu anlamak istiyoruz. Acaba o yasaya dayanarak MİT, PKK-KCK yöneticilerini katletme planları mı yapıyor, onun peşinde mi koşacak, bunun üzerinde durulsun, bu açıklansın. Biz olaya bu çerçeveden de bakıyoruz. O bakımdan yapılanın böylesi bir iyileştirme olduğu düşüncesi kesinlikle yalan ve aldatıcıdır. Tersine yapılması gerekenlerin engellenmesi var.”
KCK tahliyelerine ileri adım diyenler niye tutuklandıklarını açıklasın
Duran Kalkan KCK tutuklamalarına da değindi: “Ergenekoncuların hepsi bırakıldı, ama KCK tutuklularının hepsi bırakılmadı; bir kısmı bırakıldı. Kürtlere ayrı bir yasa uygulaması oldu. Aynı yasa Kürtlere uygulanmadı. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme yöntemi denendi. Şimdi buna ileri bir adımdır, diyenlere şunu sormak isterim; Niye tutuklandı bu insanlar? Ne yaptılar ki tutuklandılar? Suçları neydi ve neden 4-5-6 yıl cezaevlerinde tutuldular? Önce bu sorgulanmalı. Tutulma nedenlerinin hepsi siyasidir. Tamamen düşünce ve siyaset özgürlüğü kapsamında bir faşizm uygulandı. Bir de zaten bırakılmadılar, fazladan yatırıldılar; devlet onların hepsine borçludur. Buna rağmen, tutuklanmaları anti-demokratik olmasına, T.C’nin anti- demokratik faşist yasalarına göre tutuklanmış olmalarına rağmen, o yasalara göre bile fazla kaldılar.Tabii, Hatip Dicle bırakılmadı. DTK başkanıydı, şimdi DTK’nın çalışmalarından söz ediyoruz. Başkanı tutuklu, DTK işliyor. Bu olamaz. Hatip Dicle bırakılmadan Kürtler herhangi yasal bir çalışma yapamazlar. Yasal demokratik kültürel, toplumsal, çalışma yapamazlar; örnek Hatip Dicle’dir. Kim yapabilir, ben olsam, yapmam. Çünkü Hatip Dicle örneği ortadadır. Niye yapayım.”
“Türkiye demokrasi mücadelesi stratejik müttefik”
Duran Kalkan seçim öncesi hareket olarak yayınladıkları ve hükümetin muhatap olmaktan çıktığın, muhataplarının radikal demokrasi güçleri olduğunu belirten açıklamaya da değindi. Sçeim öncesinde yaptıkları açıklamanın ya da HDP yaklaşımlarının Kürt halkının, Kürdistan özgürlük hareketinin muhatabının, Türkiye emekçileri, kadınları, gençleri olduğunu sanki ilk defa söylüyorlarmış, bir tutum değiştiriyorlarmış gibi karşılandığını ancak PKK’nin Kürt ve Türk gençliğinin 71 direnişinden doğduğunu direnişlerimim Kürdistan’ın özgürlüğü, Türkiye’nin demokratik dönüşümünün gerçekleşmesi için olduğunu ifade etti. Kalkan “PKK hiçbir zaman Türkiye’nin dışında bir hareket olmadı. Çıkış noktasının bir bölümü kesinlikle bu şekildedir ve Kürdistan özgürlük mücadelesi, Türkiye demokrasi mücadelesini her zaman bir stratejik müttefik olarak gördü, ortak stratejik güç olarak ele aldı. Kendisini Türkiye demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak gördü. Bunu herkes böyle görmeli, bilmeli.” dedi.
Kalkan PKK’nin 80’lerin başında FKBC çizgisinden itibaren ortak bir cephe ve mücadeleyi hiç devreden çıkarmadığını söyleyerek “Sanki PKK AKP ile müttefik olarak doğmuş, müttefik olarak kendisine AKP’yi almış, yürümüş de artık çözüm üretemeyince, ben bundan vazgeçiyorum, diyor. Böyle bir şey yok.” dedi.
“Çatışmayı engelleyecek bir şey yok”
Duran Kalkan “Çatışma riski var mı?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Elbette var. Bunun önünde çatışmayı engelleyebilecek bir şey var mı, diye sormak daha mantıklı olur. Çatışmasızlığı sağlayacak bir şey yok. Ne var, gerçekten bir çözüm projesi mi var, demokratikleşme projesi mi var? Demokratik çözüm çabası mı var, dürüstçe, iyi niyetlice bir tutum mu var? Yok. 1 Mayıs’ı gördük işte. Kürdistan’a bakmayalım, İstanbul’u, Taksim’i gördük. Mevcut iktidarın toplum karşısındaki durumunu görüyoruz. O polislerin halka saldırısını görmediniz mi? Tam bir düşman, hepsi militan, faşist militan. AKP’nin mi olur, devletin mi, kimin olursa olsun, ama o polis camiasının birer faşist militan olduğundan hiç kimse kuşku duymaz. Gözümüzle görüyoruz. Seçimde hile yaptı, her şeyi yaptılar. Polis istediği gibi saldırıyor. Demokratikleşme adı altında AKP iktidarını sağlama alma dışında hiçbir şey yapılmıyor. Zaten savaş sürüyor. Toplum üzerinde uygulanan polis terörü, faşist polis savaşı var. Kürtlere karşı özel savaş, kültürel soykırım savaşı devam ediyor. Bu durdurulmuş, kesilmiş değil. Bunun şiddetlenip şiddetlenmemesi, Kürtlerin vereceği tepkiye bağlı, Türkiye toplumunun, emekçilerinin vereceği tepkilere bağlı. Örneğin emekçiler 1 Mayıs’ta tepki gösterdiler, çatışma çıktı. Kürtler, karakolları istemiyoruz, diye tepki gösteriyorlar. Colemêrg’de, Lice’de benzeri yerlerde çatışma çıkıyor. Demek ki şimdi çatışma yoksa, demokratik direnişin zayıflığından kaynaklı. Direniş güçlü olsa bu faşist şiddete karşı direniş olsa, çatışma çıkacak. Yoksa faşist baskı ve saldırı, AKP saldırıları yok değil.”
Ateşkes konumu yok fiili durum var
Ortada bir ateşkes konumu olmadığını söyleyen Kalkan her şeye açık, fiili bir durum olduğunu belirtti. Saldırıların artması, çözüm yönünde adım atılmaması Öcalan’ın ortaya koyduğu projelere karşılık verilmemesi ve halk üzerindeki baskı ve terörün devam etmesi durumunda ise gerillanın da halkın da müdahale edeceğini söyledi.
“Niye DTK’da, HDK’de HDP’de çalışmıyorlar?”
Kalkan “hükümetten çözüm çıkmaz neden hükümete yakın duruyorsunuz” yönlü eleştirilere de röportajda şöyle cevap verdi:“Ama kim mücadele ediyor bu hükümete karşı. Ben onu sorarım, kendilerinin bizden öteye ve fazla yürüttükleri ufacık bir mücadele göstersinler, şapka çıkartırım. Var mı mücadeleleri? Kendileri o hükümetin yönetimi altında yaşıyorlar. Artık gerçekçi olalım biraz. Biz nasıl mücadele ediyoruz, kendileri neredeler. Orada, burada birkaç söz söylemek, mücadele midir? Öyle olsa ben 24 saat durmadan konuşurum, hiç bir şey ifade etmiyor, AKP’ye karşı mücadelede ne yaptılar? 30 Mart seçimlerinde kim ne gösterdi. Kürtler 100 tane belediye AKP’den kopardılar; onu diyenler AKP karşısında ne kazandılar? Hangi mücadeleyi yürüttüler, politik olarak nerede duruyorlar. Yani öyle olmaz. Biz ahmak değiliz, aklımız var ve düşünüyoruz, herkes de düşünüyor. Yine PKK bu kadar çaba harcadı, Önder Apo bu kadar çaba harcadı. Bütün demokratik güçleri birleşsin, Kürdistan’daki bütün gelişme imkanlarını onlara verelim, Türkiye’de demokratik bir alternatif oluşsun dedik. Gelip ona da katılmadılar. Niye DTK’da, HDK’de HDP’de çalışmıyorlar? Niye Türkiye’nin bütün demokratik güçlerini, sol güçlerini birleştirmiyorlar, birleşmeyen sola konuşmuyorlar? PKK’ye öyle diyenler niye öbürüne demiyorlar ki, niye apayrı kalıp da CHP’nin kuyrukçuluğunu yapıyorsunuz. Niye hani sizin demokratik alternatifiniz, diyemiyorlar? Çünkü kendileri de ayrı kalıyorlar. Ben bunları söylemek istemiyordum ama söyletmesinler. Görülmüyor, anlamıyor değiliz. Zayıftırlar, teşvik edici konuşmak istiyoruz. Bunu herkes bilmeli.”
“Kürtler kadar AKP’ye direnen var mı?”
“Bu bakımdan kim AKP’ye karşı mücadele ediyor, kim AKP’yi bu hale getirdi? Bunu hepimiz biliyoruz. Gerçekçi olalım; Kürtler kadar AKP’ye direnen var mı? 12 yılık AKP zulmü altında zindanlar kimlerle doldu; kim zindanlarda yatıyor hala. Öyle laf konuşmak aydın olmak değildir. Böyle söylerim herkes inanır, sanılmamalı. AKP’yi bu hale getirenler liberal sol denen kesimdir. 2002’de boşluğu onlar yarattılar. Sol demokratik güçler boşluk yaratmasalardı, Ecevit hükümeti çökerken Türkiye’de sol demokratik bir iktidar gelecekti. Bu olmadığı için boşluktan AKP yararlandı. AKP kendisini Sol’muş gibi sundu yıllarca. Avrupa ve diğer güçler de kendilerini öyle algıladılar. Şimdi AKP’ye kapıyı bu kadar aç, AKP karşısında en küçük bir siyasi başarın olmasın; bu 10 bin tutuklu vermiş, AKP’nin ipliğini pazara çıkarmış, Kürdistan’da iktidarını yıkmış olan bir harekete kalk, AKP’ye güç veriyorsun de. El insaf derler insana. Böylede olmaz ki. Dilin kemiği yok istediği gibi konuşur ama böylede konuşamaz.”
“Dışişleri toplantısı Rojava’ya saldırı planıydı”
Duran Kalkan Rojava’ya yönelik saldırıların da Türkiye kaynaklı olduğunu söyledi. Klakan Rojava konusunda öyle konuştu: “ 2011’den bu yana 4 yıldır yaşanan bir süreç var. Türkiye’nin çok aktif bir durumu söz konusudur. Böyle ele almak, yaklaşmak daha doğru. AKP hep bunu söyledi. Suriye’de bir tarafız ve savaş gücüyüz. Rojava milli güvenliğimizi tehdit ediyor, göz yumamayız, dediler. Şimdi buna göre de politika uyguladılar. Açıktan saldırı gerçekleştirdiler. Suriye uçağını düşürdüler, Suriye onların uçağını düşürdü. Yani bütün o iktidara karşı savaşan güçlerin yüzde 70-80’i Türkiye üzerinden geldi. Türkiye’de eğitildi, donatıldı. Gerçekten savaş üssü oldu, savaşın geri cephesi olarak rol oynadı. Bu Suriye’ye karşı olduğu gibi -daha fazlası- Rojava’ya karşı da oldu. Rojava’yı mili güvenliğe tehdit olarak gördüğü için Rojava’yı daha ilk andan itibaren boğmak için bir yığın proje geliştirdi….Dışişleri Bakanlığında yapılan tartışmaların esasında Rojava’ya bir müdahale tartışması olduğu bana göre kanıtlanmış artık. Zaten hükümet tepki gösterince, basına yansıyınca ben şüphelenmiştim. Neden bu kadar tepki gösteriyorlar, mantığı yoktu. Eğer Suriye konuşulmuşsa, zaten hükümet açık söylüyordu, savaş halindeyiz, Esat yönetimini her gün tehdit ediyordu. Bunun konuşulduğu bir yerde bu konuşmaların basına yansıması hükümeti asla zorlamaması gerekiyordu. Oysa Dışişleri’ndeki konuşmanın basına yansımasından sadece hükümet değil, Cumhurbaşkanı bile rahatsız oldu. Devlet tepki gösterdi. Bu Rojava’ya yönelik bir saldırı planıydı. Suriye’ye saldırıyoruz, adı altında seçim döneminin kargaşasından yararlanarak Rojava devrimini tasfiye etmek üzere bir saldırı planı herhalde var. Kobani’ye saldırı böyle anlaşılabilir.”
KDP sadece kendisini rezil etti
Duran Kalkan KDP’nin kazdığı hendeğe de değindi. Kalkan duvar örenlerin şimdi hendek kazdığını ifade ederken bunu Rojava’nın devrim rüzgarının Bakur’a ulaşmaması için yaptıklarını, KDP’nin kendisini rezil ettiğini söyledi.
Kaynak:ANF