Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis’te yumruklanması üzerine saldırganın Alperen Ocakları’ndan olduğu iddia edildi. AKP döneminde Alperen Ocakları’nın ismi Rahip Santoro cinayeti, Danıştay saldırısı, Zirve katliamı ve Hrant Dink suikastinde geçmişti
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis’te yumruklanması üzerine saldırganın Alperen Ocakları’ndan olduğu iddia edildi. AKP döneminin simge siyasi cinayet ve katliamlarından Rahip Santoro cinayeti, Danıştay saldırısı, Zirve katliamı ve Hrant Dink suikastinde adı geçen Alperen Ocakları “demokratik haklarını kullanmaktan öte tavır gösterecek kişileri bünyemizde barındırmayız” açıklaması yaptı. Saldırganın “Kılıçdaroğlu’nu vatan haini olarak gördüm” açıklaması Erdoğan’ın muhalefeti düşman ilan eden ve hedef gösteren açıklamalarını akla getirdi
Bugün Meclis’te grup konuşması yapmak üzere kendi grup toplantısının yapılacağı salona giderken CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Meclis’e ziyaretçi olarak girdiği iddia edilen bir kişi tarafından yumruklandı. Saldırganın Alperen Ocakları’ndan olduğu, “Kılıçdaroğlu’nu vatan haini olarak görüyorum” dediği iddia edildi. Olay yerinde bulunan BDP Milletvekili Sırrı Sakık, Kılıçdaroğlu’nu makam odasında ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Sakık, saldırganın kendileriyle ilgisi olmadığını söyledi.
Sükunet çağrısı
Kemal Kılıçdaroğlu, saldırı sonrasında başladığı konuşmasında herkesi ‘sükunete’ davet etti. Kılıçdaroğlu, “Bu CHP genel başkanlarına yapılan ilk saldırı değil. Biz yedi düvele karşı mücadele ettik. İki yumruktan korkup geri adım atacak değiliz” dedi.
Erdoğan “Demokratik parlamenter sistem” dedi
Erdoğan saldırı ile ilgili soruları yanıtlarken “Demokratik parlamenter sistem içerisinde bu yollar hiçbir zaman tevessül edilecek yollar değildir. Bunları tasvip etmek kesinlikle mümkün değildir. Şiddetle, biz bu girişimleri kınıyoruz. Ben bunun için de Sayın Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun diyorum. Ayrıca kendisini de arayıp söyleyeceğim” dedi. İktidarı boyunca düşmanlaştırma söylemi üzerine siyasetini kuran ve Gezi isyanında “yüzde 50’yi evde zor tutuyoruz” sözüyle simgeleşen muhalefeti hedef gösterme siyasetini 17 Aralık operasyonlarının ardından gelen 30 Mart seçimleri sürecinde tırmandırmıştı. Erdoğan muhalefete “vatan hainliği” suçlamasını mitinglerde bol bol kullanmıştı.
Gürsel Tekin: Saldırgan profesyonel
Habertürk canlı yayınına katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının güçlü bir güvenlik zafiyetini ortaya çıkardığını söyleyerek, “Saldırganın bir profesyonel olduğunu da ifade etmek istiyorum” dedi. Tekin saldırının BDP grup toplantısının yapıldığı salonun önünde yapılmasına dikkat çekerek, “Bunun sıradan bir saldırı olmadığını söylüyorum. Özellikle Barış ve Demokrasi Partisi’nin grup toplantısının önünde bu olayın olması, aynı zamanda ‘bir provokasyon yaratabilir miyim’ çabasın da söz konusu hale getirebilir. BDP’yle bir ilgisinin olmadığını biz çok iyi biliyoruz. Ama eylemi gerçekleştiren kişinin sıradan bir kişi olmadığı, her ne kadar Emniyet farklı bilgiler vermiş olsa da, en azından bizim elimizdeki bilgilere göre farklı örgütlerle bağlantısının olabileceği ihtimalinin çok yüksek olduğunu kamuoyuyla paylaşmak istiyorum” diye konuştu.
Facebook profili dikkat çekti
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik yumruklu saldırının ardından saldırıyı düzenleyen kişinin Orhan Övet olduğu açıklandıktan sonra facebook profili gündem oldu. 2009 yılında Facebook’a katılan Övet’in sayfasında Başbakan Erdoğan’ın BBP eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun El Kaide militanlarının Abdullah çatlı ve Sedat Peker’in fotoğrafları var. Dikkat çekici bir ayrıntı da Övet’in saldırıdan bir gün önce çoğunluğu Deniz Gezmiş resimlerinden oluşan 30’dan fazla paylaşımda bulunması.
Her saldırının altında bir Alperen
Alperen Ocakları, saldırı hakkında açıklama yaparak, saldırganın kendileriyle ilgisi bulunmadığını söyledi. AKP döneminde Rahip Santoro, Danıştay saldırısı, Zirve yayınevi katliamı ve Hrant Dink’in katledilmesinde adı geçen Alperen Ocakları yaptığı açıklamada “Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun ortaya koymuş olduğu ilkeler çerçevesinde demokratik haklarını kullanmaktan öte tavır gösterecek kişileri bünyesinde barındırmaz. Belli ki bazı karanlık güç odakları bu tip nahoş olaylarla teşkilatımızın adını yan yana getirmeye çalışarak ,bazı karanlık projelere hizmet etmeye çalışmaktadır” dedi.
Alperen Ocakları’nın AKP döneminde adının karıştığı suikast ve katliamlar
Rahip Santoro cinayeti
5 Şubat 2006’da Trabzon’da Rahip Santoro 16 yaşındaki Oğuzhan Akdin tarafından tabancayla ateş edilerek öldürüdü. Cinayeti televizyonda izlediği misyonerlik tartışmalarından etkilenerek işlediğini söyleyen Akdin hakkında Alperen Ocakları’yla bağı olduğu tartışıldı.
Danıştay saldırı
17 Mayıs 2006’da Ankara’da Danıştay 2. Dairesi üyelerine yönelik düzenlenen üye hâkim Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürüldüğü Daire Başkanı Mustafa Birden ve daire üyeleri Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve tetkik hâkimi Ahmet Çobanoğlu’nun yaralandığı saldırıda yakalanan Alparslan Arslan saldırının gerekçesi olarak Danıştay 2. Dairesi’nin 26 Ekim 2005 tarihinde türban yasağı hakkında verdiği kararı gösterdi. Alparslan Arslan’ın üniversite yıllarında BBP ve Alperen Ocağı’na bağlı olduğu ve kendisine “reis” denildiği ortaya çıktı.
Zirve Yayınevi Katliamı
18 Nisan 2007’de Malatya’daki Ağbaba İşhanı 3. Kat 9 numarada faaliyet gösteren Zirve Yayınevi’ne gerçekleşen saldırıda Tilman Ekkehart Geske, Uğur Yüksel, Necati Aydın defalarca bıçaklanıp boğazları kesilerek öldürüldü. Saldırganlar arasında 1988 Malatya Doğumlu Emre Yıldırım’ın Alperen Ocakları’yla ilişkisi dava sürecinde ortaya çıktı. Katliamı gerçekleştirenler ise gerekçe olarak, Hıristiyanlıkla ilgili misyonerlik faaliyeti yapmaları gösterildi.
Hrant Dink suikasti
19 Ocak 2007’de Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, Agos önünde vurularak öldürüldü. Hrant Dink’i öldüren tetikçi 17 yaşındaki Ogün Samast’ın Trabzon Alperen Ocakları’yla ilişkili olduğu ortaya çıktı. Cinayeti azmettirmekten tutuklanan ve daha önce McDonalds’ın bombalanması eylemini düzenleyen Yasin Hayal de BBP ve Alperen Ocakları’nın etkili isimlerinden biriydi. İstihbarat elemanı olan Erhan Tuncel’in ise Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte yer alan fotoğrafları ortaya çıkmıştı.
Kınama açıklamaları: Erdoğan’ın düşmanlaştırıcı dili etkili
BDP Grubu adına İdris Baluken bir açıklama yayımlayarak saldırıyı kınadı Baluken “Saldırganın partimizle uzaktan yakından herhangi bir ilgisinin bulunmadığını kamuoyunun bilgisine sunarız”dedi.
SES Genel Merkezi de saldırıyı kınayan bir açıklama yaptı. SES açıklamasında bir daha böyle saldırıların yaşanmaması için alınması gereken önlemler şöyle sıralandı “Siyasal iktidarın nefret söylemini yasaklaması ve nefret suçları için bir an önce evrensel standartlarda düzenleme yapması, Seçim propaganda sürecinde toplumda yaratılan halen de sürdürülen kutuplaştırıcı söylemlere son verilmesi, Demokratik siyaset zeminini güçlendirmek için de 12 Eylül yasaları bir kenara bırakılmalı ve siyasal yaşamı düzenleyen yasalardaki anti demokratik hükümler kaldırılarak vatandaşın siyasete ve siyasetçiye güveni tesis edici çalışmalar yapılmalı, Demokrasi kültürünün geliştirilmesi için; ifade ve örgütlenme özgürlüğü başta olmak üzere demokratik ve bir arada yaşamın önündeki tüm engellerin kaldırılması, ülkemizin çok kimlikli, çok inançlı yapısına uygun yasal ve anayasal değişiklikler bir an önce hayata geçirilmelidir.”
DİSK Genel Başkanı Kani Beko da bir açıklama yaptı. Açıklamada “CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyı, sadece bir siyasi parti liderine değil, demokrasiye saldırı olarak görüyor, şiddetle kınıyoruz. Bu olayın münferit bir hadise olarak üstünün örtülmeyip varsa arkasındaki güçlerin açığa çıkarılmasını talep ediyoruz” denildi.
ÖDP Genel Merkezi de bir açıklama yaptı açıklamada “Bu saldırı, Erdoğan’ın kutuplaştırıcı, halkı birbirine düşman eden siyasetinin ve siyaset dilinin sonuçlarından birisidir. Meydanlarda, kürsülerde kendisine karşı olan herkesi düşman ilan eden Erdoğan, siyaseti de rayından çıkarmıştır. Siyaset artık nefret söyleminin, kutuplaştırma ve düşmanlaştırmanın hakim olduğu Erdoğan dilinden arınmalıdır” denildi.
Sendika.Org