Seçim yaklaşıyor, birbirini tutmayan birçok araştırma şirketinin verileri Türkiye’nin gündemine oturmaya başladı. Bir başka gündem ise Fatih Altaylı’nın tapelerindeki seçim anketi manipülasyonu. ABD’li istihbaratçılar da bu meselelerle epey uğraşmış
Seçim yaklaşıyor, birbirini tutmayan birçok araştırma şirketinin verileri Türkiye’nin gündemine oturmaya başladı. Bir başka gündem ise Fatih Altaylı’nın tapelerindeki seçim anketi manipülasyonu. ABD’li istihbaratçılar da bu meselelerle epey uğraşmış
30 Mart yerel seçimlerine 1,5 aydan az bir süre kaldı. Tabii ki seçime yaklaşırken açıklanan seçim anketleri de gündemin temel başlıklarından biri haline geldi. Dört farklı araştırma şirketinin seçim anketi sonuçları 16 Şubat’ta basında yer aldı.
ORC, Andy-Ar, Gezici ve Konsensus araştırma şirketlerinin anket sonuçları birbirinden farklı değerler gösteriyor. ‘Hangi partinin oy oranı yükselmiş, hangisinin azalmış’ verilerinden ziyade araştırma şirketlerinin arasından biri dikkat çekici. Fatih Altaylı’nın tapeleriyle gündeme gelen, anket sonucu maniple edilen Konsensus araştırma şirketi.
Olayı kısaca hatırlamakta fayda var.
Habertürk Gazetesi’nin Yönetim Kurulu Başkanvekili Mehmet Fatih Saraç, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı ve Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan arasında geçen konuşmalar 7 Şubat’ta internete düştü. Söz konusu tapelerde Habertürk gazetesiyle kamuoyu araştırma şirketi Konsensus’un işbirliğiyle yapılan ve Mart 2013’te yayımlanan ankette, BDP’ye MHP’den oy kaydırılması yer alıyor. Fatih Altaylı konuşma sırasında niyetini açık açık belirtiyor: “İşte biz kararsızlardan biraz aktarırım, biraz MHP’den aktartırım falan manipülasyon yapayım.”
Fatih Altaylı’nın manipülasyon aracı olarak seçim anketlerini kullanması Türkiye’deki birçok araştırma şirketinin manipülasyona açık, propaganda amaçlı ‘ısmarlama’ anket yaptığını ortaya koyuyor.
Ismarlama anketler
Türkiye’de onlarca araştırma şirketinin seçim öncesinde ve “Bu pazar seçim olsa” diyerek belirli dönemlerde yayımladıkları araştırma verileriyle ilgili soru işaretleri yaratan yönleri oldukça fazla. Yine de seçim anketleri Türkiye’de oldukça önemseniyor.
Kamuoyu yoklamalarının güvenilirliği hakkında kafasında soru işareti olan sadece Türkiye’dekiler değil. ABD de konuyla yakından alakalı.
Yasemin Çongar’ın “Artık sır değil, Amerikan gizli telgraflarında Türkiye*” başlıklı kitabında “WikiLeaks Türkiye Belgeleri” yer alıyor. Amerikalı diplomatların Türkiye ile ilgili ABD’ye yolladığı telgraflar arasında kamuoyu yoklamaları hakkında bilgiler de mevcut.
ABD Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı John Kunstadter’in 22 Ağustos 2005’te kaleme aldığı “Türk kamuoyu araştırmalarının kullanımı ve istismarı**” başlıklı telgrafın özet kısmında şöyle deniliyor:
“Türk kamuoyu araştırmaları, Türk genel seçimlerinin sonucunu yanlış öngörme eğilimine sahip olageldiler çünkü anket yapan şirketlerin çoğunluğu bilimsel bir kamuoyu yoklaması gerçekleştirmek için gerekli temel şartlara uymuyorlar. Bununla birlikte Türk elitleri -iktidardaki AKP’nin liderleri de buna dahil- araştırma sonuçlarına dikkat ediyorlar ve bu sonuçları, siyasi hesaplarını ve davranışlarını şekillendirmekte kullanıyor.”
ABD’li diplomatın telgrafının devamında araştırma şirketlerinin güvenilmez olmasının bir nedeni olarak siyasi partilerin bazen nesnel analiz için değil, propaganda amacıyla anket ısmarlaması gösteriliyor.
Telgrafta anket ısmarlayan ismin örneği ise Melih Gökçek.
ABD’li diplomata bu bilgiyi veren Melih Gökçek’in Başdanışmanı Murat Doğru.
Doğru’nun anlatımına göre, Gökçek Kasım 2002 seçimlerinden önce partisinin (Gökçek o zaman Demokrat Parti’liydi) yüzde 20 oy alacağı ve seçimden ikinci parti olarak çıkacağını gösteren bir araştırma ısmarlattı. Ancak Demokrat Parti (DP) oyların yüzde 1’inden azını aldı ve Gökçek de AKP’ye katılmak üzere DP’den ayrıldı.
Müsteşarın analizinde temel nitelikteki sorun şöyle ifade edildi: “Türk araştırma şirketlerinin çoğunluğunun bilimsel bir kamuoyu yoklaması için gerekli temel şartlara uymamasıdır.”
Gayrıbilimsel anket yapma yolları
Telgrafta Türkiye’deki araştırma şirketlerinin çalışma prensipleri uzun uzun anlatılıyor. Müsteşar bu bilgileri Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi’nden (ANAR***) İbrahim Uslu ve Metropoll’den Özer Sencar’dan aldı. Madde madde özetleyecek olursak:
Araştırma şirketlerinin çoğunluğu, anketlerini sadece önceden belirlenmiş (rastgele seçilmiş değil) bir avuç ilde yapıyor
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) icat ettiği metodolojiyi kullanan şirketler, DİE’nin ‘temsili’ olarak belirlediği 13 ili baz alıyor, eğer şirketler araştırmasının ‘daha yanlışsız’ olmasını istiyorsa yine DİE’nin belirlediği 25 ‘temsili’ ilde anketleri yapıyor
Ciddi yanılmalara neden olabilecek bir kota sistemi kullanıyor.
Kamuoyu yoklamalarının çoğu, sadece kentsel örneklemlere dayanıyor.
Şirketlerin bilimsel olmayan metodolojisine rağmen Türkiye’deki siyasetçiler seçim anketlerine önem veriyor.
Müsteşar, telgrafın “Türkiye’nin kamuoyu araştırmacılarından ne öğrenebiliriz” alt başlığında ‘şüpheci’ olmakla birlikte seçim anketlerine önem verilmesi gerektiğine şu sözlerle işaret ediyor:
“Yine de Türk kamuoyu yoklamalarının sonuçları ekstra bir temkin derecesiyle yorumlandığı zaman yararlı olabilir. Bu yoklamalar, en azından çok sayıda Türk siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve diğer seçkinler onları fazlasıyla dikkate aldığı için önem taşıyor.”
Dipnot:
*WikiLeaks’in elde ettiği 11 binden fazla Türkiye konulu diplomatik yazışma arasından derleyerek yayıma hazırlayan Yasemin Çongar’ın kitabının ilk baskısı Temmuz 2012’de yapıldı.
** Artık Sır Değil, Amerikan Gizli Telgraflarında Türkiye, III/7 Kamuoyu Yoklamaları, sf. 218)
*** ANAR’ın kurucusu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay. AKP kurulmadan önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de ANAR’ın binasında bir ofisi vardı. ANAR, AKP için belirli periyotlarda anket hazırlıyor.