AKP-Cemaat arası iktidar kavgasının ilk kez aleni hale geldiği 7 Şubat krizinin merkezinde yer alan MİT’in yetkilerini genişleten ve MİT etrafında koruma kalkanı oluşturan kanun değişikliği teklifi iktidarını korumak için baskı politikasını tırmandıran AKP tarafından Meclis başkanlığına sunuldu. AKP’ye yönelik sürdürdüğü operasyonda istihbarat gücüne dayanan Cemaat AKP’yi başbakana bağlı istihbarat devleti kurmakla suçluyor AKP-Cemaat […]
AKP-Cemaat arası iktidar kavgasının ilk kez aleni hale geldiği 7 Şubat krizinin merkezinde yer alan MİT’in yetkilerini genişleten ve MİT etrafında koruma kalkanı oluşturan kanun değişikliği teklifi iktidarını korumak için baskı politikasını tırmandıran AKP tarafından Meclis başkanlığına sunuldu. AKP’ye yönelik sürdürdüğü operasyonda istihbarat gücüne dayanan Cemaat AKP’yi başbakana bağlı istihbarat devleti kurmakla suçluyor
AKP-Cemaat arası iktidar kavgası ilk kez MİT krizi ile aleni bir çatışma haline dönüşmüştü. 7 Şubat 2012’de Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla başlayan krizde Erdoğan’ın müdahalesi ile Fidan koruma altına alınmıştı. MİT, istihbarat ağlarının kontrolü ve operasyonel olarak kullanımı bakımından o günden bugüne bu kavgada merkezi konumunu koruyor. 17 Aralık’tan sonra ise MİT TIR’larının aranması Suriye’de AKP’nin El-Kaide ilişkilerini ve MİT’in rolünün deşifre edilmesi ile AKP’ye yönelik operasyonu “yolsuzluk soruşturmaları” düzleminden uluslararası boyuta sıçrattı. AKP internet sansürü, HSYK’nın yapısını değiştiren düzenleme, ÖYM’lerin kaldırılması ile birlikte MİT kanununda değişikliği de gündeme getirdi.
AKP Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in imzasını taşıyan ve Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’na değişiklik getiren teklif Meclis Başkanlığı’na sunuldu. İstihbarattaki güçlerini AKP iktidarı boyunca Kürt hareketine, sol sosyalist yapılara, tasfiye etmek istedikleri kontrgerilla kadrolarına ve siyasi aktörlere yönelik olarak kullanan ve 17 Aralık’la başlayan operasyonu da istihbarat yöntemleri ile sürdüren Cemaat’in kalemleri düzenlemeyi “Başbakan’a bağlı bir istihbarat devleti kuruluyor” söylemi ile eleştiriyor. AKP’nin iktidarını korumak için attığı adımlar ise iktidarının halka yönelik baskı siyasetini verdiği yetkiler ve oluşturduğu koruma kalkanı ile MİT’in önünü alabildiğine açıyor.
Düzenleme Neler Getiriyor?
Teklifin genel gerekçesinde “Dış güvenlik, terörle mücadele ve milli güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulu’nca MİT’e operasyonel görev verilebilmesine yönelik düzenleme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur” yazıyor. Teklifin birinci maddesinde yer alan öneriye göre MİT’e, dış istihbarat, milli savunma, terörle mücadele ve uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplama, kaydetme ve analiz etme yetkisi veriliyor.
Teklifteki Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu, Başbakan tarafından belirlenen bakanlar ve üst düzey kamu görevlilerinden oluşacak. Görüş ve bilgilerine ihtiyaç duyulan kişiler ile özel veya kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey yöneticileri de Kurul toplantılarına çağrılabilecek. Kurul üç ayda bir olağan, Başkanın talebi üzerine de her zaman olağanüstü toplanabilecek. Alınan kararlar Başbakanın onayına sunulacak.
Düzenlemede MİT personelinin Ankara’da özel belirlenecek ağır ceza mahkemesinde, müsteşarın ise ancak Yargıtay tarafından yargılanabileceği öngörülüyor. Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikâyet aldıklarında MİT ile temasa geçecekler. Adlî yönden bir işlem yapmayacaklar. MİT personeli MİT faaliyetleriyle ilgili tanıklık yapamayacak. Personelin, tanıklık yapabilmesi için MİT müsteşarının, müsteşarın tanıklık yapabilmesi için de başbakanın onayı istenecek.
Teklifte yer alan “aynı konuyla ilgili bir daha soruşturma açılamaz” hükmünün ise teklife daha önce krize yol açan TIR soruşturması gibi konuların bir daha gündeme getirilmemesi için konulduğu tartışılıyor. Buna göre yeni delil elde edilse bile soruşturmaların yeniden açılmasını engelleyecek.
Düzenlemeyle MİT belgelerinin soruşturma ve kovuşturmalarda kullanılmasını yasaklanıyor, devlete karşı işlenen suçlar dışında suç unsuru taşıyan MİT belgeleri davalarda kullanılamayacak. Kurumun görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri sızdıranlara 4 yıldan 10 yıla kadar, kaydedenlere 3 yıldan 7 yıla kadar, yayınlayanlara 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor
Yine MİT, TCK’nın “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar”, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar”, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar”, “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” başlıklı maddelerinde yer alan suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda ifade tutanaklarına, her türlü bilgi ve belgeye erişebilecek, bunlardan örnek alabilecek.
Yine teklifte “Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlar ile diğer tüzel kişiler ve tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşlardan bilgi, belge, veri ve kayıtları alabilir, bunlara ait arşivlerden, elektronik bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim altyapısından yararlanabilir ve bunlarla irtibat kurabilir. Bu kapsamda talepte bulunulanlar, kendi mevzuatlarındaki hükümleri gerekçe göstermek suretiyle talebin yerine getirilmesinden kaçınamazlar.” İfadeleriyle yer alan madde kişisel verilerin kontrolü dışında sermaye çevreleri tarafından “şirket gizliliğinin ihlali” olarak yorumlanıyor.
Teklife göre MİT, istihbarî faaliyetler için görevlendirilenlerin kimliklerini değiştirebilme, gizlenmesi için her türlü önlemi alabilme, tüzel kişilikler kurabilme, bu çerçevede her türlü belge, kayıt ve dokümanlar ile araç ve gereçler kullanabilme hakkına sahip olacak.
Sendika.Org