İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2014 Dünya Raporu’nun Türkiye bölümünde AKP hükümetine sert eleştiriler yöneltildi
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 2014 Dünya Raporu yayınlandı. Raporun, Türkiye bölümünde AKP hükümetine sert eleştiriler yöneltildi
İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınladığı 2014 Dünya Raporu’nun Türkiye bölümünde, AKP hükümetine sert eleştiriler yöneltildi. Raporda; “2002 yılından bu yana üç dönemdir yönetimde bulunan AKP’nin, geçtiğimiz yıl boyunca siyasi muhalefete, halk protestolarına ve eleştirel medyaya giderek daha da tahammülsüzleştiği” belirtildi.
Gezi Parkı protestoları ve polisin ‘aşırı güç kullanımı’ vurgusu
Raporda Gezi Parkı protestolarına yönelik hükümetin ve polisin sert tavrı önemli yer tutuyor.
HRW, ‘Gezi Parkı eylemleri sırasında göstericileri ısrarlı bir tutumla ve sert bir biçimde bastıran hükümetin insan hakları ihlallerine sebep olduğunu’ vurgulandı:
İstanbul’da Taksim Gezi Parkı protestolarına ve diğer illerdeki muhalif gösterilere karşı takındığı tutum hükümetin barışçıl gösteri ve ifade özgürlüğüne karşı ne denli tahammülsüz olduğunu ortaya koydu.
Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında polis, çoğu tamamen barışçıl olan göstericileri defalarca, tazyikli su, plastik mermi ve biber gazı kullanarak dağıttı, aşırı güç kullandı ve gözaltına aldığı göstericilere dayak attı. Ayrıca, polisin biber gazı kapsüllerini kanun dışı biçimde doğrudan göstericilere nişan alarak attığı ve bunun doğrudan sonucu olarak çok sayıda göstericinin başından ciddi biçimde yaralandığı gözlendi. Bununla birlikte, raporun yazıldığı sırada polisin aşırı güç kullanıp kullanılmadığına dair bir bilginin açıklanmadığı, ancak diğer yandan göstericiler hakkındaki soruşturma ve kovuşturmaların çok daha hızlı ilerlediği de belirtiliyor.
Raporun bu kısmında protestolar sırasında polis tarafından biber gazı kapsülüyle vurulan ve bugün hala komada olan Berkin Elvan ile protestolar sırasında katledilen Ali İsmail Korkmaz ve Ethem Sarısülük’e de yer verildi.
Gazetecilere baskılar ve tutuklu gazeteciler
Raporda, Gezi Parkı protestolarıyla had safhaya ulaşan medyada sansür, baskı ve basın özgürlüğü kısıtlanması konusu gibi sorunlara da değiniliyor:
Türkiye medyasının birçok organının Taksim Gezi protestolarını haber yapmamaları veya taraflı haber yapmaları, birçok medya şirketinin hükümetin çıkarlarıyla çatışan konularda tarafsız haber yapmakla ilgili çekinceleri olduğunu ortaya koydu. Yıl boyunca, aralarında tanınmış ana akım gazeteci ve yorumcuların da bulunduğu, hükümeti eleştiren yazılarıyla tanınan çok sayıda gazeteci işten çıkartıldı.
Türkiye 2013 yılında da gazetecileri yargılamaya devam etti; onlarca gazeteci hâlâ hapishanede tutuluyor.
Barış süreci, Demokratikleşme paketi ve Uludere Katliamı
Raporda ‘barış süreci’ ve ‘demokratikleşme paketiyle’ ilgili olumlu yorumlar yapıldığı gözlendi. Barış süreciyle ilgili, “Hükümet ülkedeki Kürt azınlıkla barış sürecinde ilk önemli adımları attı” denilen rapor, şöyle devam ediyor:
2013 başında hükümet, PKK ile on yıllardır devam eden silahlı çatışmayı sona erdirmek için, PKK’nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan ile görüşüleceğini ilan etti. Türkiye Kürtlerine yönelik hak kısıtlamalarını giderme yolunda atılan cesur adımlar, çatışmanın temel sebeplerinin ortadan kaldırılmasına, dolayısıyla Türkiye’nin tüm etnik ve dini gruplarının insan haklarının iyileştirmesine yardımcı olabilir.
Raporda, hükümetin 30 Eylül’de açıkladığı ve kamuoyuna “demokratikleşme paketi” olarak sunulan düzenlemelerle ilgili ‘AKP iktidarında artan ihlalleri gidermek yerine, antidemokratik geçmişin izlerine yoğunlaştı’ denildi;
30 Eylül günü hükümet ‘demokratikleşme paketi’ olarak adlandırdığı ve kendi iktidarında artan ihlalleri gidermek yerine, antidemokratik geçmişin izlerine yoğunlaşmayı tercih ettiğini gösteren bir dizi reform açıkladı
Raporda, Aralık 2011’de yaşanan Uludere Katliamı için savcılığın verdiği takipsizlik kararına dikkat çekildi;
Diyarbakır savcılığı Haziran 2013’te yetkisizlik kararı verdi. Savcı davayı askeri savcılığa gönderse de bugüne dek etkin bir soruşturma yürütülmemesi olayın üstünün resmen örtülmeye çalışıldığına dair iddiaları doğrular nitelikte
Suriyeli mülteciler, Cilvegözü ve Reyhanlı saldırıları
Raporda, Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yönelik yaklaşımına da değiniliyor:
Suriye’deki çatışma Türkiye’nin sınır köylerinde yoğun olarak hissedilmeye devam etti. Hükümetin tahmini rakamlarına göre Türkiye, Kasım ayı itibariyle 200 bini kamplarda olmak üzere, 500 bin Suriyeli mülteciyi barındırıyordu.
Türkiye makamları dönem dönem on binlerce Suriyeli sığınmacının Türkiye’ye geçmesini önleyerek, onları yerinden edilmiş kişiler için ülke içinde kurulan kamplarda ve Suriye’nin sınır bölgesindeki, -bazıları Suriye hava saldırılarına hedef olan- köylerde yaşamaya mecbur bıraktı.
Şubat 2013’te Hatay Cilvegözü’nde yaşanan bombalı araç saldırısı ile Mayıs ayında Reyhanlı’da yaşanan bombalı saldırılara da değinen HRW, saldırılar sonucu yaşamını yitiren onlarca sivile dikkat çekti.
Sendika.Org