Ergenekon ve KCK’ya birlikte af mümkün mü? Öcalan’a af senaryoları, Ergenekon davasıyla birlikte yeniden gündemde. İlker Başbuğ ve Abdullah Öcalan isimlerinin başlıkta yan yana ne kadar tuhaf durduğunun farkındayım. Ama gelinen noktada durum ne yazık ki budur: Dün itibariyle Türkiye’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı Başbuğ, yasadışı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Öcalan gibi ömür boyu hapis […]
Ergenekon ve KCK’ya birlikte af mümkün mü? Öcalan’a af senaryoları, Ergenekon davasıyla birlikte yeniden gündemde.
İlker Başbuğ ve Abdullah Öcalan isimlerinin başlıkta yan yana ne kadar tuhaf durduğunun farkındayım.
Ama gelinen noktada durum ne yazık ki budur: Dün itibariyle Türkiye’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı Başbuğ, yasadışı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Öcalan gibi ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış olarak hapistedir. Başbuğ, Öcalan’ın eski elemanlarından, 1993’te 33 silahsız askeri kurşuna dizdirerek barış ihtimalini yok eden Şemdin Sakık’ın gizli tanık olarak kabul edildiği Ergenekon davasında hükümeti yıkmaya teşebbüs suçlamasıyla mahkûm edilmiştir.
Daha fazla ilerlemeden ilk saptamayı yapalım. Öcalan önce idam cezasına çarptırılmıştır. Daha sonra, ABD’nin konuyu Türkiye’nin AB üyeliği perspektifine almasıyla bu ceza ertelenmiş, sonra kaldırılarak ömür boyu hapse çevrilmiştir.
Akla gelen soru şudur: Türkiye’de hâlâ idam cezası olsaydı, bir kişi (Alparslan Arslan) dışında doğrudan silahlı eyleme karıştığı iddiası olmadığı halde 5 Şubat’ta müebbet alan 19 kişi, idam cezasına mı çarptırılmış olacaktı?
Devam edelim… Peki, kamuoyu tepkisi neden Susurluk’tan Akın Birdal suikast girişiminden Hrant Dink cinayetinden bu yana isimleri hep ortada olan isimlere neden ceza verildiğini sorgulamıyor da mesela Başbuğ’u sorguluyor. Neden “Veli Küçük neden yargılandı” sorusunu ailesi dışında pek soran olmadığı halde, Mustafa Balbay’ın, Yalçın Küçük, Kemal Gürüz, Fatih Hilmioğlu, Tuncay Özkan ve Doğu Perinçek’in cezaları sorgulanıyor? Çünkü Ergenekon davası Sedat Ergin’in dün Hürriyet’te yazdığı üzere ‘Doğrularla yanlışların birbirine karıştığı’ bir dava olmuştur. Danıştay Hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin cinayetine karışan Osman Yıldırım tahliye edilirken muğlak suçlama ve kanıtlarla dağıtılan ağır cezaları vicdanlara anlatmak kolay değildir. Nasıl polisin sokakta orantısız güç kullandığından şikâyet varsa, Ergenekon davasında da orantısız ceza kullanımı ve adaletin yara aldığı kanısı vardır.
Gerçi temyiz aşamaları da var ama bu orantısız cezalar, toplumsal barış bakımından, en azından bütün mahkûmlar için savunulabilir ve sürdürülebilir değildir.
Konumuza gelirsek, bir süredir aslında Ankara’da PKK lideri Öcalan’ın serbest kalmasının ancak iç barışın sağlanmasıyla mümkün olup olamayacağı, bunun Ergenekon ve Balyoz davalarıyla birlikte ele alınıp alınamayacağı konuşuluyordu. Eski MİT’in Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, daha 4 Ocak 2013 günkü Radikal’de Yavuz Oğhan’a “PKK’ya da Ergenekon’a da af gelecek” diyordu. PKK’nın önde gelen isimlerinden Zübeyr Aydar, 28 Mart 2013’te Radikal’de yayımladığımız mülakatında Öcalan barışı sağlarsa hâlâ İmralı’da tutulmasının mümkün olmadığını söylüyordu.