Kürt demokratik güçlerine göre “gelgitleri” de olsa müzakere süreci devam ediyor. Süreci engellemeye çalışan güçler olsa da bir tıkanmadan bahsedilemez. Hatta Kürt siyasal eliti içinde “iktidarın önümüzdeki günlerde somut bazı adımlar atacağı” yönünde görüşler var. Genel planda ise iktidara “güvensizlik” konumunu koruyor. İktidarın Gezi tutumu, siyasal alan operasyonlarına son vermemiş olması, Kürt siyasetçilerin tutsaklık durumlarının […]
Kürt demokratik güçlerine göre “gelgitleri” de olsa müzakere süreci devam ediyor. Süreci engellemeye çalışan güçler olsa da bir tıkanmadan bahsedilemez. Hatta Kürt siyasal eliti içinde “iktidarın önümüzdeki günlerde somut bazı adımlar atacağı” yönünde görüşler var.
Genel planda ise iktidara “güvensizlik” konumunu koruyor. İktidarın Gezi tutumu, siyasal alan operasyonlarına son vermemiş olması, Kürt siyasetçilerin tutsaklık durumlarının devam etmesi, taciz ve tecavüz olaylarında yaşanan artış ve yargının saldırganları koruyucu tutumu bu güvensizliği pekiştiren önemli başlıklar…
Yasal ve anayasal düzenlemelerdeki belirsizlik ve ağırdan alış bu güvensizliği pekiştiren bir diğer unsur olurken; bu güvensizliği asıl tetikleyen ise yeni karakollaşma ve koruculaştırma çalışmaları…
***
Kürtler doğal olarak “karakollaşma ve yeni korucu alımını” çözüm süreciyle bağdaştırmıyor ve demokratik tepki veriyor.
Eğer başlatılmış bir çözüm süreci varsa ve iktidar bunda samimiyse doğrudan “militaristleşme/silahlanma” anlamına gelen bu uygulamalar neden?
Neden stratejik noktalara “Kale” tarzı karakol yapımına ağırlık veriliyor ve buna paralel korucu sayısı artırılmaya çalışılıyor?
Bunun tek nedeni var!
Geri çekilmeyle PKK’nin boşalttığı alanları tutmak. Zayıflayan askeri otoriteyi “Kalekol”larla güçlendirmek ve böylece geniş kitleleri tekrardan korku çemberine alarak yıldırmak… Kürt demokratik kazanımlarını, demokratik direnişini, kültürünü, kolektifini yok etmek…
Eğer hatırlardaysa 1999 geri çekilme sürecinde de benzer bir süreç yaşanmıştı.
Savaş koşullarında “tam denetim sağlanamayan” daha çok da “PKK’nin kontrolünde” olduğu söylenen noktalara “geri çekilmeyle” birlikte karakollar yapılmış, böylece savaş sürecinde oluşan “güvenlik zafiyeti” giderilmeye çalışılmıştı…
Korkunç bir akıl!
İnce örülmüş bir “güvenlik konsepti…”
***
Lice Kayacık köyünde halk, 2013 “geri çekilmesinde” tekrarlanan bu konsepte tepki göstermiş, çözüm sürecini sahiplenmenin de gereği olarak “Kalekol” yapımlarının durdurulmasını istemiş, uyarıcı olmuştur.
Ancak iktidar tepkiye anlam biçme yerine “Gezi Parkı”nda sergilediği şiddeti katlayan bir saldırganlıkla kitleyi bastırmaya çalışmıştır…
Tablo korkunç: Kitleye açılan ateş ve atılan gaz bombaları sonucu bir ölü, ağır yaralılar ve yaralılar…
Anlaşılan o ki iktidar, karakolları sökmeyi, koruculuğu kaldırmayı, askeri yığınağa son vermeyi, sayıyı makul düzeye çekmeyi ve daha bir çok şeyi “çözüm sürecinin” parçası olarak görmüyor.
Değişim ve demokratikleşme eylemini antimilitarist saymıyor.
Garip anlaşılmaz biçimde süreci geriyor ve toplumsal muhalefeti, özellikle de Kürt muhalefetini radikalize ediyor.
Sürece set çekiyor…
Çözüme “Kalekol” kuruyor…
Zaten “Akil İnsanlar” arasında da iktidar yaklaşımına güvensizlik artıyor; geri çekilenler, istifa edenler oluyor.
Yazık…
Bir tek şeyden eminim:
Çözüm tarihi bir karardır. Bu tarihi kararla oynayan, adımını bozan, bundan fayda uman kim olursa olsun iflah olmaz!