Önemli ifadeyi, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın Kandil’de ayrıca görüştüğü gazeteci grubunda yer alan Ruşen Çakır’ın, Vatan’da yazdığı röportajın metninde gördüm… Karayılan şunu söylemiş: “Biz tartışırız, perspektif olarak sunarız önderliğe. Son kararı onun vermesini istedik. O da bize bıraktı. Biz böyle bir açıklama yapmayı beklemiyorduk. Biz önderliğin açıklama yapmasını bekliyorduk.” Karayılan’ın “son karar” derken […]
Önemli ifadeyi, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın Kandil’de ayrıca görüştüğü gazeteci grubunda yer alan Ruşen Çakır’ın, Vatan’da yazdığı röportajın metninde gördüm…
Karayılan şunu söylemiş:
“Biz tartışırız, perspektif olarak sunarız önderliğe. Son kararı onun vermesini istedik. O da bize bıraktı. Biz böyle bir açıklama yapmayı beklemiyorduk. Biz önderliğin açıklama yapmasını bekliyorduk.”
Karayılan’ın “son karar” derken kastettiği, geri çekilme başta olmak üzere bir dizi konudaki bağlayıcı pozisyonun belirlenmesi. Bunları İmralı’dan duyurmak yerine Öcalan neyi tercih etmiş?
O “son kararı” Kandil’e bırakmış.
Karayılan’ın okuduğu açıklamanın çerçevesine bakalım. Geri çekilme süreciyle ilgili altı madde… Çözüm sürecinin üç aşaması… Diyarbakır, Erbil, Avrupa ve Türkiye’nin batısındaki bir kentte çözüm konferansları tertip edilmesi…
Karayılan baş aktör
Bu yazıda Kandil’deki basın toplantısının bazı siyasi sonuçları üzerinde durmayı tercih ediyorum.
En önemli sonuç, Karayılan’ın bu barış ve çözüm sürecinin reel siyasi muhatabı olarak Kürt hareketi adına sahnedeki başrol oyunculuğunu üstlenmiş olmasıdır. Karayılan tabii ki her zaman Öcalan posterinin altında konuşacaktır. Bir feyz ve ilham kaynağı olarak Öcalan, önem skalasının birinci sırasındaki yerini koruyacak ve Karayılan onun hep gerisinde duracaktır ama sürecin fiili yönetiminde ipler Kandil’in ve dolayısıyla Karayılan’ın elindedir. Bu realitenin gösterilmiş ve görülmüş olması çok önemlidir. Barış sürecinin, bir ada cezaevinde 14 yıldır müebbet hükümlüsü olarak tecrit hayatı yaşayan bir kurucu lider tarafından bihakkın yürütülemeyeceği aşikardır. Bu bakımdan Karayılan’ın temayüz etmesiyle sürecin normalleşmesinde çok önemli bir aşama kaydedilmiştir.
İkinci önemli sonuç, süreçte topun artık AKP hükümetinin sahasına geçmiş olmasıdır.
Karayılan’ın “ikinci aşama” olarak nitelediği, iktidarın süreci geriye dönülemez bir noktaya taşıyacak “ev ödevleri”ni yapacağı dönemdir. Çekilmeye paralel olarak güven artırıcı önlemler, özgürlüklerin genişletilmesi, demokratikleşme, çözümü mümkün kılacak anayasal ve idari düzenlemeler…
Ve tabii ki KCK tutuklularının daha fazla zaman geçirmeden salıverilmesi.
Üçüncü sonuç da PKK’nın silahsızlanmasıyla ilgili realitenin Karayılan’ın açıklamasıyla bir kez daha teyit edilmesidir.
Kürt sorunu ve PKK’nın siyasa ve realitesini bir nebze kavramış olup, bunları Ortadoğu bağlamında da değerlendirebilen herkesin takdir edeceği gerçek, örgütün silahsızlanmasının çözüm sürecinin en başında vuku bulamayacağıdır. Bunu dayatmak da arabayı atın önüne koşmaktan başka bir anlama gelmiyor.
Karayılan, silahsızlanma için sürecin geriye dönüşü olmayan bir noktaya geleceği son aşamayı işaret etti ve spesifik önkoşul olarak da Öcalan’ın serbest bırakılmasını getirdi.
PKK, hem Kürt sorununun hem de kendisinin zaman içinde bölgesel bir karakter kazanmış olması nedeniyle, öngörülebilir bir gelecek için Ortadoğu’da silahlı bir güç olarak kalmaya devam edecek. Türkiye’nin meselesi bu silahların kendisine karşı bir tehdit oluşturmamasıdır. Bunun yolu da işleyen, dinamik, sonuç ve güven veren bir çözüm sürecinin tesis edilmesidir. Çare, bu doğrultuda hızla yol alınmasıdır.
Netice itibarı ile bugün için manzara olumlu. BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın geçen perşembe yazdığım açıklamaları barış sürecini, AKP’nin rejim değişikliği gündeminden bağımsızlaştırdı. Karayılan da, mahkum olduğu için işleyişte “sorunlu muhatap” konumundaki Öcalan’ı göreceli hale getirdi.
Kendi bağımsız dinamiklerine nihayet kavuşmuş, şeffaflık kazanmakta olan, ivmesi güçlenmiş ve dolayısıyla daha çok güven veren bir barış süreci söz konusu artık. Tahkim edilmeli.