Kozlu’da Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK)’ya ait bir maden ocağında bir taşeron şirkette çalışan 8 maden işçisinin ölümünden bir gün sonra ve ölen madencilerin bazıları henüz yeryüzüne çıkarılmamışken, TTK Genel Müdürü Burhan İnan 9 Ocak 2013 tarihinde inanılmaz ve akıllara ziyan bir genelge yayımladı. Genelge bir kamu görevlisinin değil de bir köle tüccarının zihniyetini yansıtıyordu adeta. […]
Kozlu’da Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK)’ya ait bir maden ocağında bir taşeron şirkette çalışan 8 maden işçisinin ölümünden bir gün sonra ve ölen madencilerin bazıları henüz yeryüzüne çıkarılmamışken, TTK Genel Müdürü Burhan İnan 9 Ocak 2013 tarihinde inanılmaz ve akıllara ziyan bir genelge yayımladı.
Genelge bir kamu görevlisinin değil de bir köle tüccarının zihniyetini yansıtıyordu adeta. İnsanın kanını donduran bir soğukkanlılıkla yazılmış “icralık işçiler” konulu 697 sayılı genelge, vicdan, izan ve hukuktan yoksun bir ibret belgesi olarak sosyal politika tarihinde ve literatüründe yerini alacak.
Borçlu olan işçilerin tazminatsız olarak işten atılacağını ilan eden genelge nereden bakılırsa bakılsın, bir tutarsızlık, vicdansızlık ve hukuksuzluk belgesi. Genelge taşeron maden şirketlerinde meydana gelen iş kazalarının (aslında cinayet) gerçek nedenlerini perdelemekte ve işçileri suçlamakta. Şöyle diyor genelge:
Özellikle yeraltında yürütülen işlerin tehlike oranı yüksek olduğundan, buralarda küçük bir dikkatsizliğin bile onarılmaz hasarlara, can ve mal kayıplarına neden olabileceği dikkate alındığında; icralık duruma düsen işçilerin akıllarının sürekli iş harici konularla meşgul olması ve konsantrasyon problemi yaşamalarının muhtemel bulunması nedenlerinden dolayı işlerini dikkatli yapamama olasılığı bulunmakta, kendilerinin ve yanında çalışanların sağlığı ve iş güvenliği açısından büyük risk oluşturmakta, dolayısıyla iş verimini olumsuz yönde etkilemektedir.
Böylece anlıyoruz ki, borçlu işçiler hem kazalara neden olmakta hem de iş verimini olumsuz etkilemekte. 8 madencilerin ölü bedenleri daha soğumamışken bu satırları yazabilmek nasıl bir duygu!
Sanırsınız ki maden işçileri durduk yerde icralık oluyor. İnsanlar gelirleri yetmeyince borçlanırlar, borçlarını ödeyemeyince icralık olurlar. Hiç kimse, durduk yerde icralık olmaz. İcra ile iş verimi arasında yaman bir ilişki kuran TTK müdürü, neden gelir yetersizliği ile icra arasında aynı ilişkiyi kuramaz?
Genelgeye göre icralık işçiler yazılı olarak uyarılacakmış ve bir yıl süre verilecekmiş. Verilen bu sürenin sonunda da halen icra ve hacizleri kaldırmaya yönelik işlem yapmayan veya yeni hacizlere maruz kalan isçilere 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 18. ve 19. Maddeleri uyarınca savunmaları alınmak suretiyle işten çıkarılacakları yazılı olarak tebliğ edilecekmiş. Bu tebligata rağmen durumlarında bir değişiklik olmayan isçilerin iş sözleşmeleri 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e maddesi hükmüne göre iş sözleşmeleri sona erdirilecekmiş.
Daha yalın bir ifadeyle bu işçiler bildirimsiz ve tazminatsız olarak işten atılacakmış. Müdür Beyin borçlu maden işçilerini işten atarken dayanacağı İş Kanunu’nun 25/II-e maddesi “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” başlığını taşıyor. İlgili hükme göre “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” işverene derhal fesih hakkı veriyor. İşveren bu durumda ihbar öneli/tazminatı ve kıdem tazminatı ödemiyor.
Genelge vicdansız olduğu kadar hukuksuz da. Genel müdür borçlu işçilere hırsız muamelesi yapmakta ve işverenin güvenini kötüye kullanmakla suçlamakta. Borçlu işçilerin bu maddeyle ilişkisi ne? İşçinin icralık olması nedeniyle işten çıkarılması geçerli bir neden olamaz. Böylesi bir uygulama iş hukukunun işçiyi koruma ilkesine aykırıdır. Bu yönde bazı yargı kararlarının varlığı işin özünü değiştirmez. Kaldı ki aksi yönde yargı kararları da söz konusu. Eğer bu kadar çok icralık işçi varsa, üzerinde düşünülmesi gereken konu işçilerin gelirlerin yetersizliğidir. Borçlu işçileri işsizliğe ve açlığa mahkum etmek sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Hele bunu bir kamu kurumunun yapması kabul edilemez.
Borç yüzünden icralık olan işçiyi işten çıkarmak, dahası zaten borçlu olan işçinin kıdem ve ihbar tazminatı haklarını gasp etmek ve arkadaşlarının ölü bedenleri henüz yeraltındayken işçileri işsizlikle tehdit etmek vicdanla, izanla ve hukukla bağdaşmaz.
Ama insan hayatına değer vermeyenlerin, taşeronlaşmayı teşvik edip ölümlerin artmasına yol açanların sosyal haklara ve iş hukukuna değer vermesi beklenebilir mi?
Yazık size! Madenci borçlarını ödemek için ölümü göze alarak iner ocaklara, siz köle tüccarı genelgeleri yayımlarsınız!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.