Ufuk Uras Twitter’daki porno siyasetinin ardından büyük tepki görmüştü. Reklamın iyisi kötüsü olmadı ve aynı akşam iki televizyon kanalında muhteşem görüşlerini biz fanilerle paylaştı. Ne gam ki, biz Ufuk Uras’ı yanlış anlamışız. Öyle ya, Kadıköy Anadolu Lisesi’ndeki “gençlik yıllarında” namaz kıldığı için ötelenen, ÖDP’den yaka paça kovulan Uras’a göstermediğimiz her türlü şefkat aleyhimize delil olarak […]
Ufuk Uras Twitter’daki porno siyasetinin ardından büyük tepki görmüştü. Reklamın iyisi kötüsü olmadı ve aynı akşam iki televizyon kanalında muhteşem görüşlerini biz fanilerle paylaştı.
Ne gam ki, biz Ufuk Uras’ı yanlış anlamışız. Öyle ya, Kadıköy Anadolu Lisesi’ndeki “gençlik yıllarında” namaz kıldığı için ötelenen, ÖDP’den yaka paça kovulan Uras’a göstermediğimiz her türlü şefkat aleyhimize delil olarak kullanılmalıymış!
Ufuk Uras Türkiye’nin Twitter kullanıcı profilinin berbat bir özeti gibi, ortamı tam olarak algılayamadığından hala ortalama 40-50 yaş profilinde aforizmalar paylaşan amca statüsünü aşamayan, adeta dünyada sosyal medyanın politikacılar tarafından nasıl kullanıldığından bihaber bir Demet Akalın.
Giderli partinin kuruluşunda da yer aldığından beri Uras ve biricik yoldaşı, dergilere Uras’ı kapak yapar mısınız ricacısı Ferdan Ergut ile birlikte yanlarına biricik dostları, entelektüel camianın muhteşem çocuğu Kutluğ Ataman’ı da alarak o küçük klikleriyle hepimize haddimizi bildiriyorlar. Aramızdaki arlanmaz utanmaz sosyalistlere, Kürtçülere ve onların deyimiyle “ittihatçılara” verdikleri o sonsuz ayarlarla hepimizi yerle bir etmenin gediklisi oldular çoktan.
Uras’ın Akif Hamzaçebi ile ilgili sözlerini Dersim üstünden aklamaya çalışması Mehmet Metiner’in Kürtlüğünü kullanarak mağduriyet pozu yaratmasından çok da farklı değildir. Bir insanın aklı “Akit” gazetesinden yana çalışıyorsa zikri de elbette o yandan olacaktır. Kimse bir ulusun mağduriyeti üstünden zalimliğini mazur görülebilir kılma hakkına sahip değildir; zaten kendi partidaşı Erkan Bayır’ın yazısı Uras’a gerekli eleştiriyi getiriyordu.
Ama Uras’la ilgili asıl eleştirilmesi gereken nokta kendisinin siyaseten ve iletişimsel olarak girdiği bu sonsuz açmazın ta kendisidir. Ufuk Uras, muhtemel ki “hocaların hocası” olduğunu düşündüğünden hepimize ders verme ve hepimize adap öğretme olayında kendini aşmış, üstüne de Recep Tayyip Erdoğan’dan aldığı mağduriyet dersini hakkıyla vermiştir.
Lisede namaz kıldığı için içine düştüğü mağduriyeti anlatışındaki o sakil tavır, tek başına Uras’ın siyasal samimiyetsizliğinin ve bir dönem ona inanmış, oy vermiş, desteklemiş bizim gibi insanların gözünde düştüğü yeri tam anlamıyla göstermiştir.
Elbette bir sosyalist partinin Müslümanların hassasiyetleriyle ilgilenmesi şarttır; ancak şu da kesindir ki hassasiyetler sömürülmek için değil üstüne politika üreterek korunmak üzere orada dururlar.
Ufuk Uras, berbat bir liberal tavırla, kişisel mağduriyetlerinden politik kariyer sürdürme çabasına girişiyor, bu da yetmemiş gibi 28 Şubat’la sınırlanan Türkiye’de dini ve vicdani özgürlükler tarihine abuk bir bakış atmış oluyor.
Sınıfın ve hassasiyetlerinin yanında durmak için o mağduriyetlere ortaklık yetmez, üstüne politika üretmek gerekir. LGBTQ örgütleriyle birlikte yürümek için LGBTQ mu olmak gerekmektedir, yahut feminizm mücadelesiyle dirsek teması kadın olmayı mı gerektirmektedir?
Uras bu tür bir karakter “enzimi” salgılamayı neden gerekli görmüştür? Türkiye’de “tutabilecek” siyaset denemek ciddi anlamda bir siyasi “lider” figürünü, bir zamanlar bazılarımız için ümit olmuş bir figürü neden böylesine gülünçleştirmektedir?
Yaşadığı semtin yanıbaşındaki kentsel dönüşüm, kentsel dönüşüm öncesinde azınlıklardan o evlerin geçmişte “alınışı” gibi konularla ilgilenmek yerine çoğunluğun ortak mağduriyetinin ardına saklanmak, Kürt sorunuyla ilgili vicdan ekseni dışında söz söylemeden kenarda durmak, “şiddet” diyerek silahlı mücadeleyle araya mesafe koyan bir siyasal yapılanmanın içinde yer almak vs.
Müslümanların mağduriyeti namazla mı sınırlıdır? İslam ibadetten mi ibarettir, müslümanı müslüman yapan ibadeti midir? Bir insanın sistem karşısındaki konumunu belirleyen şey müslümanlığı mıdır? Yaşam tarzı üstüne siyaset ne zamandır AKP ile CHP’den değil de Ufuk Uras’tan sorulur olmuştur?
Ufuk Uras hangi değirmene giden suyun başında durmaktadır?
Namaz kılanların mağduriyetine yaslanan bir solu biz en son Ertuğrul Günay’da görmüştük. İslam’a saygıda kusur etmeden sosyalist olmak mümkündür, solcu olmak da mümkündür. Ama İslam’ın arkasına sığınıp solculuk oynamak, Kürtlerin mağduriyetlerinden nemalanıp solculuk oynamak; ama bunun dışında işi gücü Türkiye solunun “ittihatçılığı”na dair tespitler yapmak olan ÖDP’nin eski genel başkanı olunca, suçu ben Türkiye solunun ta kendisinde arıyorum.
Ufuk Uras’a “Yürü ya kulum” diyenler umuyorum ki bu özeleştiriyi yapacak gücü kendilerinde buluyorlardır…