Kaç zamandır bilinmez, o yüze gülen sarı sıcağı, siyah bir hüzün sarmalında dönenip dururmuş Mezopotomya’nın… Anası güneşin yüzüymüş, sarı. Sıcakmış, cömertmiş bu yüzden. Cömertmiş de nicedir, Nemrut’a bakan yüzünde, ruhu, yeşile vuran, yeşile akan, yeşile yağan; bir kızıllıkla buluşurmuş… Sonra rengarenk bir ahenk, tüm renklerin anasına, beyaza bürünür, beyazla beyazsızlığı da kuşanarak zirvesinden Nemrut’un, güneye, […]
Kaç zamandır bilinmez, o yüze gülen sarı sıcağı, siyah bir hüzün sarmalında dönenip dururmuş Mezopotomya’nın… Anası güneşin yüzüymüş, sarı. Sıcakmış, cömertmiş bu yüzden. Cömertmiş de nicedir, Nemrut’a bakan yüzünde, ruhu, yeşile vuran, yeşile akan, yeşile yağan; bir kızıllıkla buluşurmuş… Sonra rengarenk bir ahenk, tüm renklerin anasına, beyaza bürünür, beyazla beyazsızlığı da kuşanarak zirvesinden Nemrut’un, güneye, batıya, doğuya ve kuzeye bakarmış… Kuzeye her baktığında Munzur’un doğduğu yere, Kırkgözeler’e selam dururmuş… Munzur’un aşkla akışına, akıp akıp da kardeşi Murat’la el ele verişine de hayran olur, diyecek laf bulamazmış…
***
Mezopotomya’nın kutsal ruhu ve rengi üzerine üflenmiş, kırk gözünden yaş döken Munzur, nadiren mavi akar, mavi bakarmış… Tozu dumana kattığı da olurmuş kimi zaman, rengi kızıl toprağa döner, böylelikle bağrına düşenleri anarmış… Vadiler dolanıp kah sakin kah çılgın akarken o kutsal sarı sıcağa, Mezopotomya’ya çevirirmiş yüzünü… Mezopotomya’nın yolu da büyük bir aşkla aktığı Fırat’tan geçermiş.
Durmaksızın Fırat’a akar, akar akarmış Munzur… Kollarını ve bağrını açar heyecanla beklermiş Fırat… Her kavuşma kimselerin fark edemediği bir biçimde kutlanır, adeta birbirlerinde erirlermiş… Gün gelmiş büyük sevda kaçınılmaz olmuş. Munzur’la Fırat’ın aşkı zamanla öyle büyümüş öyle büyümüş ki, yeryüzünün bütün lanetli güçleri kıskançlıktan çatlayacak hale gelip ne yapalım da Munzur Fırat’a akmasın, onu sevmesin, diye kara kara planlar yapıp sonra da bu planları uygularlarmış… Ama hiçbir güç önüne geçememiş Munzur’la Fırat’ın… Küçük kardeşi Murat’tan da güç alan Fırat, Munzur’la el ele verip zorlu yollar, vadilerden geçer, engeller, barajlar aşarmış…
Eğer, dermiş Fırat, eğer Mezopotomya’nın doğuya bakan yüzünde kendine yön yol arayan Dicle’nin çabaları da olmasaymış, Dicle gürül gürül akmak için Cudi’den, Gabar’dan güç alıp bunca kararlı, bunca ısrarlı davranmayaymış, ortalık hepten simsiyah olur, yolumuz kesilir, yatağımız kururmuş… İyi ki Dicle var… İyi ki birlikte Mezopotomya’ya akıyor, ona hayat veriyoruz. Bunu yapamazsak, ne anlamı var birbirimize akmamızın, bir olup buluşup da okyanusa varmamızın…
***
Rivayet odur ki Dicle’nin, Fırat’ın, Munzur’un, Mezopotomya bağrında yeşermiş Kürdistan’ın üstüne üşüşen, o bereketsiz bulutları dağıtmak ve güneş ananın mutluluk veren o sarı sıcağına tekrar yüz sürmek için, nice kız ve oğulun yıllardır bin bir güçlük ve acıyla derlediği masalların en güzeli bir Munzur kızına düşmüştür…
Munzur’un huzurla akacağı, dertsiz tasasız Fırat’a erişeceği zamanlara hasretin bir ifadesi olarak Sakine denmiştir bu kızın adına… Munzur’la birlikte akmış, Munzur’la yetinmemiş, Munzur’dan çıkıp Nemrut’a, Cudi’ye tırmanmış, Fırat’a gülümsemiş, Dicle’de yüzmüş, Dicle’de soluklanmış; bire bin veren bir dengbej gibi ortalığa yıldızlar saçmış Sakine, gün gelmiş, yeryüzü lanetlilerinin tuzağına düşmüştür…
***
Munzur’un kızıysan, hem de asaleti ve asiliği tartışılmaz biriysen, Munzur’a dönersin bir gün… Dönersin ve yine akarsın Munzur’a… Akar, akarsın da yine buluşursun Fırat’la… Gün olur Dicle’ye de kavuşur, dillerde ve gönüllerde yer eden o güzelim masalın şarkısını okyanusta da haykırırsın…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.