İçişleri Bakanı, önce Maraş katliamında ölenleri anma törenini engelleme sebebini, sonra da devlet arşivinden katliam zamanındaki MİT faaliyetlerini açıklamalı Sebep, asil bir kısrağın, binicisinden memnun olmamasıdır. Kısrağın sırtı fena acıtılmış, kısrağa dayak atılmış, kısrak horlanmış… Acemi ve küstah binici, bu kısrağın soyunu, huyunu, kahramanlığını, vefasını düşünmeden ha bire dizgin, kamçı, sopa, sille yürümüştür. Kısrağın sabrı […]
İçişleri Bakanı, önce Maraş katliamında ölenleri anma törenini engelleme sebebini, sonra da devlet arşivinden katliam zamanındaki MİT faaliyetlerini açıklamalı
Sebep, asil bir kısrağın, binicisinden memnun olmamasıdır. Kısrağın sırtı fena acıtılmış, kısrağa dayak atılmış, kısrak horlanmış… Acemi ve küstah binici, bu kısrağın soyunu, huyunu, kahramanlığını, vefasını düşünmeden ha bire dizgin, kamçı, sopa, sille yürümüştür. Kısrağın sabrı taşmıştır. Bu sabır taşkınlığı, büyük kanlı olaylara sebep olmuştur.”
Bu satırları döneminin meşhur köşe yazarı Ahmet Kabaklı, kaleminden kan damlayarak Tercüman gazetesinde yazdı. Maraş katliamından bahsediyordu.
Kimdi o Kabaklı’nın sabrı taşan kısrağı? Tanık ifadelerinden okuyalım:
“Sonra, karşımızda oturan ve bir gözü görmeyen çok yaşlı Cennet Çimen’in evine gittiler. Bu kadını, ‘Gel nene, gel nene’ diyerek elinden tutup dışarıya çıkardılar. Cennet kadın, gözleri görmediği ve yaşlı olduğu için öldürülenlerden ve yakılanlardan habersizdi. Sanıklardan Cuma Yalçın ile Nuri Boğa tornavida ile Cennet kadının (80 yaşında) gözlerini oydular, sonra silah sıkarak öldürdüler. Yakınında bulunan helanın çukuruna baş üzeri atıp, üzerine at arabasını devirdiler. Daha sonra hem bizim evi, hem diğer evlerin tümünü yaktılar.”
Kabaklı belli ki vücudu zangır zangır titreyerek şu satırları kaleme alıyordu: “Hemen milli koalisyon, sıkıyönetim isteriz.” Geldi, ikisi de geldi. Önce sıkıyönetim, sonra Milliyetçi Cephe iktidarları, sonra da Kenan Paşa’ları.
Dönemin başbakanı, Maraş katliamının amacının hükümeti devirmek olduğunu söylerken yine Tercüman gazetesinden Nazlı Ilıcak (isim benzerliği değil) kükrüyordu:
“Gaye hükümeti yıkmak, Ecevit’i devirmek değildir. Yer yer, bölge bölge istilaya uğrayan vatanı müdafaa etmektir. Kahramanmaraş’ın Kars gibi kurtarılmasını(!) engellemektir.”
Yine Tercüman gazetesi, sıkıyönetimin ilanını başyazısında şöyle karşılamıştı:
“Merhaba asker diyoruz. Ona güveniyoruz.”
O güvenilen askerin ağırkanlılığı, Maraş’ta katliamın büyümesine yol açmıştı. Aynı Sivas’ta laiklik demeçleri vermek ve başörtüsüyle kavga etmeyi laiklik muhafızlığı zanneden ordunun saatlerce tribünden katliam izlemesi gibi.
Demirel, “Bana milliyetçiler, sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” sözünü Maraş katliamı sonrasında yaptığı ilk açıklamada gelen sorular üzerine sarf etti.
Maraş katliamının dava dosyasına bakalım. Neymiş atılan sloganlar:
“Solcu evi gösterin, Alevi evi gösterin”, “Kocanı Karaoğlan’a kurban ediyoruz”, “Komünistlere ölüm”, “Maraş Alevilere mezar olacak”, “Alevileri öldürelim, memleketi temizleyelim”.
Bugün Maraş katliamı hâlâ tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Bu büyük katliamı savunanlar, boyutlarını gizlemeye çalışanlar, kısraklı, ‘merhaba asker’li yazılar yazanlar ise bellidir.
Önceki gün Maraş’ta katliamda ölenleri anma gösterisini engelleyen ise bugünkü iktidar ve onun İçişleri Bakanı’dır.
Dersim katliamı hakkında konuşmayı seven Başbakan, Maraş katliamı için de konuşmalıdır.
Maraş katliamına Hrant Dink’in dahi adını karıştıracak kadar gözünü kin bürümüş TRT mensupları kimdir? Maraş’ın her yıldönümünde faşistleri aklamak için sütun sütun yazı yazan gazetelerin arkasındakilerin amaçları nedir? Sivas’tan Maraş’a bu örtbas etme eğilimi neden hükümete de sirayet etmiştir? Açıklar mı acaba?
Peki, kontrgerillanın Maraş katliamındaki rolünü devlet arşivlerini kullanarak açıklar mı? Peki, o kontrgerillanın o zamanki kuklalarının bugün ne iş yaptığını anlatabilir mi?
Katliam, Ecevit iktidarı zamanında oldu. Katliamı engelleyememekten onlar sorumludur. Katliamı düzenlemekten ise kontrgerilla ve kışkırmaya hevesli ahali.
Katliamda kimin kontrgerillanın safını tuttuğu ise o dönemin gazete arşivlerinde mevcuttur.
İçişleri Bakanı İdris Naim Bey! Önceki günkü anmayı neden engellediniz? Bir buna cevap, bir de elinizin altındaki devlet arşivinden katliam zamanındaki MİT faaliyetlerinin açıklanmasını talep ederim.
Yoksa 20 sene sonra birisi çıkar, neden zamanın İçişleri Bakanı bu sorulara cevap vermemiş diye merak eder. Allah muhafaza.
Not: Orhan Tüleylioğlu’nun ‘Kahramanmaraş Katliamı’ kitabını, olan biteni anlamak isteyen herkese öneririm.