Başbakan bize Van’ı izah edin. Mümkünse bunu 72 senelik depremlerin enkazına sığınmadan yapın Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında Van depremi hakkında konuştu. 2002’den bu yana iktidar olan Erdoğan’ın partisi aynı zamanda neredeyse 20 yıldır başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok şehirde önemli bir belediyecilik tecrübesi de kazandı. Yıllar geçtikçe inşaat teknolojisindeki gelişmelerin arttığı ve […]
Başbakan bize Van’ı izah edin. Mümkünse bunu 72 senelik depremlerin enkazına sığınmadan yapın
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında Van depremi hakkında konuştu. 2002’den bu yana iktidar olan Erdoğan’ın partisi aynı zamanda neredeyse 20 yıldır başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok şehirde önemli bir belediyecilik tecrübesi de kazandı.
Yıllar geçtikçe inşaat teknolojisindeki gelişmelerin arttığı ve devletin birçok konuda elindeki imkânların geliştiği de ortada.
İşte bu durumda Başbakan Erdoğan, hükümetinin deprem sonrasındaki faaliyetlerini övmek için ilginç bir yola başvurdu ve tek parti dönemi CHP’sini eleştirdi:
“CHP 1950’ye kadar tek partiydi, ne yaptı? 1939’da Erzincan’da 33 bin kişi hayatını kaybetti, CHP ne yaptı?”
Erzincan depremi 26-27 Aralık 1939 tarihinde gerçekleşti. İktidarda CHP vardı. Zaten başka parti de yoktu.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü idi. Dönemin hükümetinin başbakanı ise Celal Bayar’dı.
Celal Bayar, Demokrat Parti’nin kurucusu, Türkiye’nin üçüncü cumhurbaşkanı olması ve 27 Mayıs’ta mağdur edilmesi sebebiyle Erdoğan dahil memleketin sağcı siyasetçileri tarafından özellikle el üzerinde tutulan bir şahıstır.
Erdoğan, Bayar’ın ölüm yıldönümünde yaptığı açıklamalarda, Erzincan depremindeki performansı sebebiyle eleştirdiği Bayar’ı “Siyasi hayatımızda ve yakın tarihimizde derin izler bırakan değerli bir siyaset ve devlet adamı” olarak değerlendirmekten çekinmemiştir.
Hatta Erdoğan’ın, Celal Bayar’ın torunu Akile Gürsoy’a milletvekilliği teklif ettiği de unutulmamalıdır.
Tek parti CHP’sinin günah ve sevaplarında, Atatürk’ün son başbakanı Celal Bayar’ın ya da tek parti döneminin parti müfettişi Adnan Menderes’in payları da akılda tutulmalı.
Sadece tek parti CHP’sinin değil, İttihat ve Terakki döneminin de ondan önceki Osmanlı padişahlarının da tüm icraatları elbette masaya yatırılmalıdır.
Fakat bu tarihle yüzleşme arzusu şayet Van-Erciş depremi sonrasında getirilen eleştirileri savuşturmak için yapılırsa hem hakiki bir yüzleşme yapılamaz hem de kabul edilmelidir ki biraz absürd bir durum meydana gelir.
1939’daki teknolojik ve iktisadi imkânlarla 2011 senesindekiler kıyaslanmadan “Bakın, 1939’da depremden sonra beceriksiz davranmışlardı” anlamına gelecek sözler sarf etmek sadece günü kurtarmaya yönelik hamleler olarak algılanacaktır.
Bir de nasıl olsa tek parti dönemini seven pek az diyerek her fırsatta o döneme saldırmak, İnönü hayatta ve bizzat muhalefet partisinin başındaymış gibi davranmak, topu taca, kornere atıp oyalanmaktır.
Hatta bunu yaparken yanlışlıkla Celal Bayar’ı da araya karıştırmak gibi yol kazaları da mümkündür.
1939’un cumhurbaşkanı, başbakanı ve içişleri bakanı ölmüş bulunduğundan 1939 Erzincan depreminin hesabını sormak biraz güç.
Ancak Van depremi 2011’de oldu. Hâlâ çadırlarda çocuklar soğuktan ölüyor. Soğuktan ölmeyen, yanan çadırlarda tutuşarak ölüyor. “Evler sağlam, girin” çağrılarına uyup denetimi yapılmamış otellerde can verenlerin ise daha kırkı çıkmadı.
Başbakan, bize Van’ı izah edin. Mümkünse bunu 72 senelik depremlerin enkazına sığınmadan yapın.