Taraf gazetesi, büyük sevinçle vermiş haberi: Boğaz’ın silüeti sivilleşiyor! Her nedense haberi okuyunca sevinmek bir yana, karalar bağladım. Efendim, İstanbullular, Orgeneral Üruğ’un döneminde, Sıkıyönetim Komutanlığı’nın belirlediği esaslara göre yaşamak durumundaymış… Çünkü 1982 yılında hazırlanan “Boğaz öngörünüm çizgisi” kanunu aynen yerinde duruyormuş. Darbeyle ilgili tüm hesaplaşmalarımız bitti, Boğaziçi öngörünümü kaldı, öyle mi? Vallahi gözyaşlarım sel oldu! […]
Taraf gazetesi, büyük sevinçle vermiş haberi: Boğaz’ın silüeti sivilleşiyor! Her nedense haberi okuyunca sevinmek bir yana, karalar bağladım. Efendim, İstanbullular, Orgeneral Üruğ’un döneminde, Sıkıyönetim Komutanlığı’nın belirlediği esaslara göre yaşamak durumundaymış… Çünkü 1982 yılında hazırlanan “Boğaz öngörünüm çizgisi” kanunu aynen yerinde duruyormuş.
Darbeyle ilgili tüm hesaplaşmalarımız bitti, Boğaziçi öngörünümü kaldı, öyle mi? Vallahi gözyaşlarım sel oldu! Zavallı İstanbullular, ne çok zulüm gördüler bu yasa yüzünden! Sahile beton blokları şöyle gönüllerince konduramadılar.
Oysa şimdiden çeşitli şekillerde deliniyor Boğaz Kanunu. “Bazı”ları hiç yoktan yalılar var etti. “Bazı”ları kat çıktı. “Bazı”larıysa öngörünüm çizgisini, arka tepelerden zeballah gibi yükselen apartmanlarla, biteviye delmekle meşgul.
Fakat “asker ruhuyla” belirlenmiş bir Boğaz, elbette günümüzün sivil rantçı ruhuyla hiçbir şekilde uyum sağlamıyor. Ne yapılacak? Tabii ki hemen değiştirilecek!
İnşaatçı belediyeciler
“Boğaz sivilleşecek” haberini zil takıp oynayarak anons eden haberin müjdesi şu: Boğaz Belediyeler Birliği’nin başkanlığını yürüten Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Boğaz’ı “militarist ihtiyaçlara göre düzenlenmiş bir su yolu” olmaktan çıkaracak yeni bir “öngörünüm çizgisi” projesi üzerinde çalışıyormuş.
Kimdir Mustafa Kara? Elbette AK Parti kurucularından ve elbette mühendislik kökenli. Üsküdar Belediyesi’ndeki 2.5 yılında hizmetleri övülüyor. Aynı zamanda işadamı.
Kendi sitesinde gururla yazmış: Halen inşaat ve gıda sektöründe, aile şirketi olan Ada Yapı ve Çağrı Hipermarketleri ile “aktif” iş hayatına devam etmekte. Ada Yapı, Heybeliada’da tarihi eser restorasyonu ve Üsküdar’ın çeşitli semtlerinde konut-işyeri projelerini tamamlamış.
Burada bir parantez açalım: İster AKP’li olsun, ister CHP’li veya BDP’li… Bir belediye başkanının aynı zamanda inşaat sektöründe faaliyet göstermesi, derhal yasaklanmalı! Belediyecilikle işadamlığı, birbirinden ayrı tutulmalı. Ancak o zaman dürüstlüğü, hizmeti sorgulanmaz, etik sıkıntı yaratmaz.
Öcü yasa değişince
Peki “öcü asker”in koyduğu bu “öcü yasa” değiştiği anda ne olacak dersiniz?
Ee, İstanbul bir megakent oldu! İmar planları yüzünden manasız ağaçlar, erguvanlarla dolu. Oysa Boğaz’daki askeri yeşilliklerde ne şahane rezidanslar, oteller yapılır! Hem askerler Boğaz’a yeterince baktı. Yıkın Boğaz’a nazır garnizonları da şenlensin ortalık…
Yaşasın sivil Boğaziçi!
Sivil Boğaz Projeleri
Mühendis-inşaatçı belediye başkanı düşünmüştür ama ben de “Sivil Boğaz”a naçizane katkıda bulunmak istedim.
1. Bir kere Kuleli Askeri Lisesi otel olmalı. Nasıl ki sakallılar içeriye alınmıyordu, askerler adım atmamalı. Otel bu kardeşim, sivil olacak!
2. Haydarpaşa’nın restorasyonu dert. Baksanıza çatısı bile sorun çıkartıp yanıyor. Haydarpaşa Port Projesi hayata geçirilmeli, yanına ikinci bir Başbakanlık ofisi isteriz. Trafik tıkanıyor Dolmabahçe’ye her gittiğinde.
3. Selimiye Kışlası boşaltılmalı ve orası da otel olmalı. Buraya nefis bir Ada Yapı tesisi de yakışır hani. Yanına üç beş tane belediye cafesi konmalı.
4. 1. Ordu taşınacak elbette! Gitsinler Büyükçekmece’ye. Silivri’ye de yakın hem.
5. Poyraz, Riva, Rumelifeneri güzergâhının acilen sivilleşmesi gerekiyor. Boru değil, 3. köprü yapacağız. Bu çağda güzelim topraklarımızı askeri alanlarla harcayamayız.
6. Ayrıca Boğaz kıyılarındaki tüm tarihi ve askeri binalar turizmin hizmetine açılmalı. Okullar kapatılıp şehir dışına taşınmalı. Kent kültürü, sivil kültür dediğin budur işte!
Rize komedisi
– Rize’deki son sel felaketinin ardından şehrin perişan halini hepimiz gördük. Konuyla ilgili bir yazı yazıp belediye başkanının son sekiz yılda hangi projelere onay verdiğini, TOKİ’nin hangi inşaatları yaptığını açıklamasını istemiştim. Tabii ki ses çıkmadı.
– Dün gazetelere yansıdı: Çevre, Şehircilik ve TOKİ’cilik uzmanlarına göre kesin çözüm kentsel dönüşümden ve sahil yolunu yenilemekten geçiyormuş. Daha da iyisi kent merkezini taşımakmış!
– Elbette Karadeniz ruhuna daha uygun öneriler de getirilmiş: Apartmanların ilk üç katı otopark olsun, bu ayakların üzerinde yükselsin. Tek kelimeyle dahiyane! İşte ruh budur!
– İnsanın “Şimdiye kadar neredeydiniz uşaklar?” diyesi geliyor. Aman neme lazım, bu bile bir suç olabilir.