AKP rejiminin, sermaye birikimini, hele ki küresel kriz koşullarında ağır aksak da olsa sürdürebilmek için canhıraş biçimde sarıldığı tek alan kaldı: Büyük kent rantları, özellikle de İstanbul’un “altın kent rantı”… Özelleştirilecek KİT bırakmayan AKP için varsa yoksa satılacak kamu varlığı, başta İstanbul’unkiler olmak üzere kent toprakları, arsaları, otoyollar, köprüler… Bunların paketlenip satılmaları… Bugüne kadar Özelleştirme […]
AKP rejiminin, sermaye birikimini, hele ki küresel kriz koşullarında ağır aksak da olsa sürdürebilmek için canhıraş biçimde sarıldığı tek alan kaldı: Büyük kent rantları, özellikle de İstanbul’un “altın kent rantı”… Özelleştirilecek KİT bırakmayan AKP için varsa yoksa satılacak kamu varlığı, başta İstanbul’unkiler olmak üzere kent toprakları, arsaları, otoyollar, köprüler… Bunların paketlenip satılmaları…
Bugüne kadar Özelleştirme İdaresi’nce satılan Karayolları arsası, İETT arsası gibi emsalsiz varlıklara yenileri eklenmek isteniyor. İstanbul’un en değerli kamu alanları Galataport, Haydarpaşaport, sağlık kampuslarına taşınarak boşaltılacak tarihi hastane binaları, rantı yüksek alanlardaki üniversite binaları, liseler, diğer kamu binalarının yer aldığı kamusal varlıkların yanında Levent, Maslak, Ayazağa gibi gözde semtlerdeki askeri bölgeler, hepsi özelleştirme listesi içinde.
4 Temmuz’da yani seçimin üstünden daha 3 hafta geçmeden çıkarılan 644 sayılı kanun hükmünde kararname ile neler yapılıyor? TOKİ’yi merkezine alan yeni rant bakanlığına, öncelikle belediyelerin yetkileri verilirken rant operasyonlarına ayak bağı olacak mimar, mühendis odaları ile bilirkişi kurumunun da “hakkından gelecek” hamleler yapılıyor.
AKP rejiminin TBMM’yi devre dışı bırakarak KHK yoluyla yaptığı düzenleme, belediyelerin yetkilerine el atmakla işe başlıyor. Yeni düzenlemeye göre; Bakanlar Kurulu kararı ile belediye sınırları dahil olmak üzere belirlenen alanlarda “… iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek, Bakanlar Kurulu’nca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaşmalar ile 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan uygulamalara ilişkin her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı ve yapı projelerini yapmak, yaptırmak, onaylamak, kamulaştırma, ruhsat ve yapım işlerini gerçekleştirmek, yapı kullanma izinlerini vermek ve bu alanlarda kat mülkiyetinin kurulmasını sağlamak” gibi yerel yönetimlerin anayasa ve ilgili yasalara göre yetkisinde olan işler, bu yeni rant bakanlığının işi haline getiriliyor.
Bu çerçevede Bakanlık, belediyelerin plan yapma, ruhsat ve iskân verme, harç alma gibi işlerini de üstlenebilecek. Yani TOKİ’nin eski patronu, tüm belediye başkanlarının üstünde bir yetkiyle donatılıyor. Böylece bir kısmı CHP, MHP, BDP’den olmak üzere seçilmiş tüm belediye başkanlıkları, yerel meclisler, diğer yerel kurumlar, resmen hadım ediliyor.
Operasyonun üçüncü ayağını da “bilirkişilik” oluşturuyor. Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu’nun deyişiyle, bilirkişilerin doğru seçimi ve bağımsız karar vermelerinin desteklenmesi yönünde düzenlemeler yapılması gerekirken KHK ile bilirkişilik yeni bakanlığın emrine verildi ve iktidardan yana, “taraflı” hale getirildi. Herkes de bilir ki kentleşme, planlama, çevre ile ilgili davalarda bilirkişi raporlarının yargı kararlarında belirleyici önemi vardır. Bu nedenle raporların bilimsel kriterlere, kamu ve toplum yararına uygun objektif bir şekilde hazırlanması önem taşır. Rant bakanı, gerçekte kendisi “bilirkişilik” yaparken tayin edilmiş kukla bilirkişilere sadece kafa sallamak kalacaktır.
Devasa rantlar için kaş-göz arasında çıkarılan bu kararnameye bütün yerel yönetimlerin, yurttaşların, meslek kuruluşlarının, bilim dünyasının karşı koyması, muhalefetin kararnamenin iptali için harekete geçirilmesi gerek.