Ben bu aptalca “ulusal birlik” marşını söylemeyeceğim. Artık net bir tutum alma, kimin devrimden yana olduğunu, kimin karşıdevrimin yanında durmaya karar verdiğini belirginleştirme zamanıdır. İslamcı güçlerin liderleri açık seçik bir biçimde karşıdevrimci generallerin safında durmaktadır İslamcı güçler şu anda hiç istisnasız Tahrir, Süveyş, İskenderiye ve ülkenin diğer yerlerinde düzenlenen oturma eylemlerine muhalif durumdalar. Üstelik burada […]
Ben bu aptalca “ulusal birlik” marşını söylemeyeceğim. Artık net bir tutum alma, kimin devrimden yana olduğunu, kimin karşıdevrimin yanında durmaya karar verdiğini belirginleştirme zamanıdır. İslamcı güçlerin liderleri açık seçik bir biçimde karşıdevrimci generallerin safında durmaktadır
İslamcı güçler şu anda hiç istisnasız Tahrir, Süveyş, İskenderiye ve ülkenin diğer yerlerinde düzenlenen oturma eylemlerine muhalif durumdalar. Üstelik burada sözünü ettiklerimiz de Müslüman Kardeşler (MK), Selefiler, İslami Cemaat ve hatta Wasat Partisi’ne bağlı “ılımlı” patetik entelektüeller. Tümü de, Askeri Yargıtay’ın (ki siz bunu Mübarek’in ordusunun generalleri diye okuyun), oturma eylemlerini ve protesto gösterilerini, Devlet Güvenlik Polisi’nin isyan sürerken kullanmaya alıştığından ve ordunun da hala kullanmaya devam ettiğinden hiç de farklı olmayan bir dille, “kaos”, “kökü dışarıda komplolar”, “üç-beş çapulcunun işleri”, “karşı devrim” falan filan diye tanımlayan amentüsüne katılmış durumdalar.
Bu durumda, gençliğin, (isyanı güçlü biçimde destekleyen ancak daha sonra Askeri Yargıtay’ın uşaklığına terfi etmekten büyük mutluluk duyan Müslüman Kardeşler kökenli İslamcı vaiz) Şeyh Saffet Hegazi’yi, iki gece önce boy gösterdiği Tahrir Meydanı’ndan oportünizmle ve Askeri Yargıtay’ın ajanı olmakla suçlayarak kovalamasına şaşmamak gerek.
Dahası, Müslüman Kardeşler tarafından kurulan ve kıdemli MK avukatı Moneim Abdül Maksut tarafından yönetilen bir “insan hakları merkezi” olan Sawasiya da bugün Heliopolis’te, Tahrir karşıtı bir protesto ve yürüyüş yapılması çağrısında bulundu:
“Cuma günü Kahire’nin Roxy Meydanı’ndan Tahrir Meydanı’ndakine paralel bir gösteri yapılacağı haberi Facebook’a düştü. Eylemde, Tahrir Meydanı’nda sürmekte olan oturma eylemine karşı Askeri Yargıtay merkezine bir yürüyüş düzenlenmesi planlanıyor.
“Çağrıyı yapan Sawasiya Hukuk Merkezi tarafından yapılan açıklamada, Tahrir Meydanı’ndaki oturma eyleminin ‘Mısır halkının çoğunluğunu temsil etmeyen küçük bir grubun taleplerini dayattığı’ ifade ediliyor. Açıklamada ayrıca ‘halkla silahlı kuvvetleri arasında ayrılık yaratmaya çalışan utanmazca girişimler’ de kınanıyor.”
Utanması gerekenler kendileridir. Ben bu aptalca “ulusal birlik” marşını söylemeyeceğim. Artık net bir tutum alma, kimin devrimden yana olduğunu, kimin karşıdevrimin yanında durmaya karar verdiğini belirginleştirme zamanıdır. İslamcı güçlerin liderleri açık seçik bir biçimde karşıdevrimci generallerin safında durmaktadır. Umuyorum ki, liderlerinin emirlerine uymayıp isyana katılan İslamcı gençlik de uyanır ve örgütlerini ne cins oportünistlerin yönettiğini görürler.
* Hüssam el-Hamalawy Mısırlı sosyalist gazeteci ve fotoğrafçı. Blog adresi: www.arabawy.org. Hüssam el-Hamalawy twitter.com/3arabawy adresinden de izlenebilir. Bu makale ilk kez kendi blogunda 15 Temmuz 2011 tarihinde Creative Commons lisansıyla yayınlandı. (“Yoğun bir tereddüdün ardından geçen Cuma günü yapılan protestolara katılan Müslüman Kardeşler, Nihai Uyarı’nın yapılacağı Cuma eylemini boykot ettiğini açıkladı. Ancak, Mısır devriminin 25 Ocak tarihindeki başlangıcından bu yana yaygın biçimde tekerrür ettiği gibi bu kez de gruba bağlı gençler karara isyan ederek katılma kararlarını ilan ettiler. Arap Twahid Partisi ile Barış ve Demokrasi Partisi isimli iki Selefi grup da katılacaklarını açıklayarak, Mısır’ın geleceğinin belirlenmekte olduğu bu “kritik zamanda” “sokağı terk” edemeyeceklerini bildirdiler. … Şu anda on binler Tahrir Meydanı’nda, sayıları geçen Cuma günündekinden hayli az olmasına karşın son günlerdekinden de hayli fazla. Roxy’de, istikrar yanlısı bin kadar göstericinin karşı gösterisine sahne olan Heliopolis meydanında ise, Birleşik Krallık’tan meslektaşımızın bildirdiğine göre bir Ahram Online muhabiri bazı “kızgın kimselerce tartaklandı.” “Bana yönelik gerilim neredeyse bıçakla kesilebilir nitelikteydi. Yabancı olmamdan hoşlanmamışlardı” diyen muhabirimiz bazı iri adamların yanına gelerek gazeteci kimliğini sorduklarını bildirdi. Kalabalıkta casuslar olduğunu söylediler. Britanyalı muhabirimiz “protestoculardan biri kimliğimin sahte olduğunu düşünüyordu” dedi. … Tahrir’dekilerin sayısı artıyor ancak kalabalık hala beklenenin altında. Ünlü “Poor First’ blogunun yazarı Dr_Mokka Eslam Nour el-Den ise twitter hesabında, hayal kırıklığını ifade ederek “Dürüst olmak gerekirse meydandaki manzara mide bulandırıcı ve bu yüzden ben de şu anda fotoğrafları göndermiyorum. Belki bir süre sonra sayı artar” diye yazmış. Kimi Twitter kullanıcıları ise kalabalığın azlığı hakkında şakalar yaparak Askeri Yargıtay yanlısı Roxy protestosunu alaya almaya başladılar. Tweet hesabına yazılan yorumlar arasında şunlar da var: “Roxy’deki protestocular protesto gösterisini bir arkadaşlarının evine taşımaya karar verdiler”. (“Egypt’s Friday of Final Warning: A Blow by Blow Update,” Ahram Online, 15 Temmuz 2011).
[Mrzine’deki İngilizcesinden 5deniz (Sendika.Org) tarafından çevrilmiştir]