ÇHD, İHD ve BDP, düzenledikleri bir basın açıklaması ile 27 Kasım 2010’da Ankara’daki Gençlik Kültür Merkezi’ne yapılan baskın sonucu tutuklu yargılanan 11 üniversite öğrencisinin duruşmasında jandarmanın, mahkeme heyetinin önünde kelepçeli sanıkları sopalarla ve coplarla dövdüğünü belirtti Ankara’daki Gençlik Kültür Merkezi’ne 27 Kasım 2010’da yapılan polis baskını sonucu 41 kişi gözaltına alınmış, 11 kişinin ise tutuklu […]
ÇHD, İHD ve BDP, düzenledikleri bir basın açıklaması ile 27 Kasım 2010’da Ankara’daki Gençlik Kültür Merkezi’ne yapılan baskın sonucu tutuklu yargılanan 11 üniversite öğrencisinin duruşmasında jandarmanın, mahkeme heyetinin önünde kelepçeli sanıkları sopalarla ve coplarla dövdüğünü belirtti
Ankara’daki Gençlik Kültür Merkezi’ne 27 Kasım 2010’da yapılan polis baskını sonucu 41 kişi gözaltına alınmış, 11 kişinin ise tutuklu yargılanmasına karar verilmişti. Davanın ilk duruşması dün (20 Temmuz) Ankara Adliyesi’nde gerçekleşti. Duruşmada sanıkların mahkeme heyetinin önünde jandarma tarafından tahta sopalar ve coplarla dövüldüğü iddia edildi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) bir basın açıklaması gerçekleştirerek duruşmayı anlattı ve iddiaları doğruladı.
Kürtçe savunma hakkı saldırı sebebi
Açıklamaya göre ÇHD ve İHD üyesi avukatların da takip ettiği duruşmada sanıklar Kürtçe savunma yapmak isteyip “Ez li virim (Buradayım)” dedi. Mahkeme başkanı, duruşma salonunun bir eylem alanı olmadığını söyleyerek jandarmadan sanıkları dışarı çıkarmasını istedi. Avukatlar; sanıkların ifadelerinin henüz alınmadığını, dışarı atılamayacakları, aksi durumda tutanak tutturacaklarını belirterek duruşmanın devamını talep etti.
Mahkeme heyetinin Kürtçe savunma talebini değerlendirmek üzere duruşmaya ara vermesi ile birlikte jandarmalar tutuksuz sanıklara sert bir biçimde müdahale etmeye başladı. Sanıkların müdahaleye yanıt vermesi üzerine salonda büyük bir arbede çıktı. Jandarma, mahkeme heyetinin ve savcının gözleri önünde ellerindeki coplarla ve salondaki parmaklıkları kırarak yaptığı sopalarla saldırdı.
Salonda, koridorda, araçlarda saatlerce işkence
Avukatların tepkilerine mahkeme heyeti “Bizim de gücümüz yetmiyor” ve “Bizim görev alanımıza girmiyor, savcılığa şikayet edin” diyerek yanıt verdi ve böylece müdahalenin önü iyice açılmış oldu. Salonun içinde başlayan işkence, koridorlarda, merdivenlerde ve cezaevi araçlarında da sürdü. Sanıklar aracın içinde “13 askerin hesabını vereceksiniz” sözleriyle coplar, tahta sopalar ve dipçikler ile işkenceden geçirildi.
Gece yarısına kadar müvekkilleri ile görüştürülmeyen avukatlar, basın açıklamasında Hasan Ertuğrul adlı sanığın kafasının yarıldığını, Erhan Ölçer adlı sanığın ise morluklar nedeniyle yüzünün tamamına yakınının sarıldığını belirttiler. Avukatlar, hemen hemen hepsi yaralı olan sanıkların, jandarma eşliğinde hastaneye gitmeyi reddettikleri için cezaevinde kaldıklarını ifade ettiler.
Basın açıklaması insan hakları, barış ve demokrasiden yana kurumların işkence faillerinin belirlenmesi, hak ihlallerinin engellenmesi ve sorumluların cezalandırılması için gerekli bütün girişimlerde bulunulacağının açıklanmasıyla son buldu.
Sendika.Org