Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsünün bir Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırıldığı 4 Temmuz Pazartesi günü Halkevleri Genel Merkezine tebliğ edildi. Ancak karar 4 Nisan tarihliydi. Hak mücadeleleri ekseninde yürüttüğü AKP karşıtı muhalefeti ile son yıllarda giderek öne çıkan Halkevleri, vaktiyle Demokrat Parti ve 12 Eylül yönetimlerinin yaptığı gibi yeni bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya. Halkevleri […]
Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsünün bir Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırıldığı 4 Temmuz Pazartesi günü Halkevleri Genel Merkezine tebliğ edildi. Ancak karar 4 Nisan tarihliydi. Hak mücadeleleri ekseninde yürüttüğü AKP karşıtı muhalefeti ile son yıllarda giderek öne çıkan Halkevleri, vaktiyle Demokrat Parti ve 12 Eylül yönetimlerinin yaptığı gibi yeni bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya. Halkevleri tarafından yapılan açıklamada, demokratik halk muhalefetinin tüm unsurlarını hedef alan ve sürpriz olmayan bu saldırıya karşı, “sokakta” ve “kamu yararına” mücadeleye devam edileceği belirtildi
Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsünün bir Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırıldığı 4 Temmuz Pazartesi günü Halkevleri Genel Merkezine tebliğ edildi. 4 Nisan 2011’de alınan bu kararın Halkevleri’ne bildirilmesinin neden üç ay bekletildiği ise soru işaretleri yarattı.
Konu ile ilgili yazılı bir açıklama yayımlayan Halkevleri, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP iktidarının seçim öncesi bu kararı açıklamayı göze alamadığı için Nisan’da karar alıp tebliği Temmuz’a kadar beklettiğini belirtti.
“Bu, seçim sürecinde Erdoğan’ın her konuşmasında hedef gösterdiği Halkevleri’ne yönelik siyasal iktidardan gelen ne ilk saldırıdır ne de son olacaktır” denilen açıklamada, geçmişte de Halkevleri’nin siyasi iktidarlarca kapatıldığı hatırlatıldı: “Halkevleri tarihi, halk düşmanı, emek düşmanı siyasal iktidarların ve darbelerin saldırıları ve bu saldırılara karşı direnişlerle doludur. İki kez kapatılıp, tüm mal varlıklarına el konulan; yöneticileri ve üyeleri türlü baskı ve şiddetle karşılaşan ama halkın içinden her seferinde yeniden doğan bir örgüttür Halkevleri. Gericiliğin, faşizmin, karanlığın temsilcileri daha önce iki kez Halkevlerine saldırmışlardı.”
İki kez kapatıldı, küllerinden doğdu
Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol’un imzasını taşıyan açıklamada Demokrat Parti iktidarı döneminde ve 12 Eylül darbesinin ardından iki kez kapatılan Halkevleri’nin “Zümrüdü Anka Kuşu misali küllerinden yeniden doğdu”ğu belirtildi. Halkevleri üçüncü döneminde de yeniden açılışından itibaren yoğun saldırılara maruz kalıyor: “… kontrgerilla başta olmak üzere devletin tüm kuvvetlerinin saldırısına uğradı. Şubeleri sürekli kapatıldı, gidip gelenler tehdit edildi, genel başkanları dahil üye ve yöneticileri hapse atıldı. Tarikatların her türlüsünün ihya edildiği, ülkede cirit attığı bu dönemde; her gün kurslarımız basılmakta, okuma yazma öğrenmeye gelen kadınlar kimlik kontrolünden geçirilmekteydi. Halkevleri tüm bunları aşarak bugüne geldi ve yine Türkiye’nin en büyük sol demokratik kitle örgütü haline geldi.”
“Bu süreçte ne devletten beslendik, ne gurbetçileri dolandırdık, ne acıları sömürdük, ne yoksulluğu istismar ettik, ne de bunlardan sermaye yaptık. Böyle de kalmaya devam edeceğiz ve biz böyle temiz durdukça kirliler karşı tarafta sırıtmaya devam edecek.”
Kararın altında Gül ve Erdoğan’ın imzası var
Açıklamada şöyle denildi: “Bugün Halkevlerini ‘kamu yararına dernek statüsü’nden çıkartan, altında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve bakanlara ait imzaların bulunduğu karar; Halkevlerinin temsil ettiği tüm ilerici tarihsel değerlere, demokratik ve toplumsal haklar alanına, kamuya dönük bir saldırı kararıdır.
“Bu imza sahipleri neyi amaçlamaktadır?
1- Daha önce Menderes ve Kenan Evren İktidarının yaptığı gibi sol bir kitle örgütünü yok etmeyi amaçlamaktadırlar. Hamuru, CIA’nın kurdurduğu kontrgerilla örgütü Komünizmle Mücadele Dernekleri‘nde yoğrulmuş AKP’liler dinamik, halkın haklarını savunan sol bir derneğe tahammül edememektedir. Kurmak istedikleri toplumsal yapının önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyorlar: emekçi yerine maraba, yurttaş yerine ümmet, özgürlük yerine itaat, demokratik toplum yerine cemaat sistemi kurmak istiyorlar.
2- Halkevlerinin temsil ettiği tarihi ortadan kaldırmak istemektedirler. Bu tarih ümmetten yurttaşa dönüşmenin tarihidir. Bu tarihte Halkevleri; biat etmeyen, hakkını bilen, hakkını arayan kuşaklar yetiştirmiştir. Siyasal iktidar intikam almaya çalışmaktadır. Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde, Milli Türk Talebe Birlikleri’nde sola yönelik saldırılarda yetişen ve karşılarında o dönemde de Halkevleri’ni gören siyasal iktidar kadrolarının Halkevleri’ni özel olarak hedef seçmeleri tarihsel bir süreklilik taşımaktadır.
3- Halkevlerinin sahip olduğu gericilik karşıtı misyonu ortadan kaldırmak istemektedirler. Bulunduğu her yere bilimi, sanatı, sorgulamayı, özgürlüğü taşıyan Halkevleri gerici ideolojilerini ve uygulamalarını yaymaları önünde engeldir ve tehlikelidir.
4- Halkevlerinin, neo-liberalizm karşıtı hak mücadelesi eksenli mücadele programı AKP iktidarının tekerine çomak sokmuştur. AKP bu uygulamalar karşısındaki en direngen yapıyı yok etmeye çabalamaktadır.
5- AKP, yeni dönem çok daha azgınca saldırarak tüm demokratik, toplumsal muhalefeti yok etmeyi hedefleyen bir süreci başlatmıştır. En önde gördüğü Halkevlerine saldırarak diğer tüm demokrasi bileşenlerine “tehdit mesajı” vermektedir. Bu saldırı dalgası diğer tüm demokratik, toplumsal muhalefet bileşenlerine daha da azgınlaşarak yayılacaktır.
AKP kamu yararından ne anlamaktadır?
“AKP iktidarı neoliberalizmin toplumsal alandaki kamusal hakları yani halkın ortak-toplumsal haklarını iç bütünlüklerini parçalayarak ortadan kaldırma; kamuyu neo-liberal ilkeler etrafında dönüştürme politikasının ülkemizdeki kurucu iktidarıdır. Halkın çalışma ve yaşam alanlarındaki; güvenceli çalışma; eğitim, sağlık, barınma, beslenme gibi tümü toplumsal ve evrensel hak kategorileri; sosyal kazanımlar ve doğa; güvencesizleştirme, piyasalaştırma ve metalaştırma ekseninde imha edilmektedir. Yurttaşların müşteriye, kamu hizmeti üretmekle yükümlü kurumların şirkete dönüştüğü Başbakan’ın deyişiyle “devletin özel sektör gibi yönetildiği” neoliberal saldırganlık politikaları AKP eliyle özel bir “terör-güvenlik” doktrini eşliğinde sürdürülmektedir.
“AKP iktidarı, sürdürdüğü politikalarla “kamu yararı”nı temelinden dinamitlemektedir. AKP kadrolarının bal tutarken parmaklarını yaladıkları, birkaç yoksula sadaka dağıtırken bir kaç AKP’liyi zenginleştiren, çürümüşlüğünün sembolü Deniz Feneri”ni “kamu yararına dernek ilan edip üzerine bir de TBMM üstün hizmet ödülü verirken, Halkevlerine saldırması bizim için sürpriz değildir. Halkın toplumsal kolektif hakları için mücadele eden; parasız eğitim, sağlık; parasız ulaşım, barınma hakkı, su hakkı gibi mücadeleleri her alanda yükselten; aynı zamanda bu topraklarda görülmemiş bir tarihsel süreklilikte ve yaygınlıkta bir eğitim kültür ve sanat örgütü olarak çalışmalarını yürüten “Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsünün kaldırılması AKP iktidarının zihniyetini de niyetini de açık etmektedir.
Saldırı halkın örgütlü politik gücüne
“AKP iktidarı halkı yıkıma uğratan politikalarını; halkın siyasal iktidar mekanizmalarından tamamen dışlandığı; iktidar politikalarına muhalefet zeminlerinin ortadan kaldırıldığı kısaca önündeki tüm engellerin temizlendiği bir siyasal toplumsal atmosferde gerçekleştirmeye çalışmaktad
ır. Bunu halk örgütlülüklerini hedefe koyarak; toplumsal hakları ve kamu yararını tarihsel olarak savunan ve AKP’nin neoliberal programını uygulaması önünde engel olarak gördüğü Halkevleri, TMMOB ve TTB gibi tüm kurumları hedefe oturtarak; yargı-medya-polis gücünü kullanarak türlü komplolar, terör konseptleri, itibarsızlaştırma gibi yöntemlerle tüm muhalefet güçlerine saldırarak; en temel demokratik hakları bile kullanılamaz hale getirerek yapmaya çalışmaktadır. Korktuğu sürdürdüğü yıkıcı saldırganlık karşısında siyasal alandan dışladığı halkın örgütlü politik bir güç olarak karşısına dikilmesidir.
“Halkevleri 79 yıllık bir halk örgütüdür. Halktır. Hiçbir saldırı Halkevleri’nin; halkın, emekçilerin, ezilenlerin kolektif çıkarını toplumsal haklarını savunmasını engelleyemez. Bu topraklarda sanatı, bilimi, kültürü halkla birlikte üretmesini ve yaygınlaştırmasını engelleyemez. Halkın hakları için halkla birlikte mücadele etmesini ve bu hakları söke söke kazanmasını engelleyemez. Demokratik bir ülke kurma ve kamusal alanın demokratik yeniden inşası hedefini engelleyemez. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül başta olmak üzere o bakanlar kurulu kararının altına imza atan ve Halkevleri’ne yönelik saldırıları planlayan AKP iktidarı bu kararlarının altında kalacaklarını bilmelidir.
Gerekli adımlar atılacak
“AKP’nin aldığı karara karşı hukuk alanında gerekli adımları atacağız ancak her zaman söylediğimiz ve yaptığımız gibi kazanacağımız yer halkın haklı, meşru mücadelesidir. Tarihimize, bugünümüze, geleceğimize haklarımıza ve örgütlülüğümüze insanca yaşam ve demokratik bir ülke mücadelesini yükselterek sahip çıkacağız.
“Halkevleri bir ülkenin kuruluş tarihiyle denk 79 yıllık tarihiyle; ülkenin dört bir yanında kurduğu kütüphanelerle, okuma yazma seferberlikleriyle; yetiştirdiği sanatçı ve aydınlarla yaşamını değiştirdiği on binlerce insanla; özgürlükleri için harekete geçen kadınlarla, Halkevleri’nde bilimi sanatı öğrenen binlerce çocukla, su haktır diyerek dere başında nöbet tutan nine ve dedelerle; eğitimden sağlığa, barınmadan ulaşıma Halkevleri’nde örgütlenerek haklarını arayan halkla, emek ve demokrasi güçleri ile birlikte bu saldırının karşısında duracak; AKP iktidarına halk, emek ve doğa düşmanı politikalarını sokakta geriletecektir.
“Halkevleri kendisini halka yani kamuya yararlı çalışmalara adamıştır ve öyle çalışmaya devam edecektir. Halkevleri “Halkın Hakları”nı yani kamunun haklarını savunuyor. AKP ise kamuyu talan ediyor. Bu nedenle diyoruz ki AKP’nin Bakanlar Kurulu ne derse desin Halkevleri kamuya yararlıdır! AKP kamuya zararlıdır!”
Sendika.Org