Dün Hopa ve Ankara’da yaşananları tekrar tekrar yazmanın bir anlamı yok. Uzun yazmak da gerekmiyor. Dün Hopa’da, Kemalpaşa Halkevi üyesi öğretmen Metin Lokumcu’yu gaz bombalarıyla öldürdüler. Onlarca arkadaşımızı dövdüler, gözaltına aldılar; 12 Eylül günlerini aratmayan bir insan avı başlattılar. Ankara’da Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş’ı öldüresiye dövdüler, kalça kemiğini kırdılar. Ankara’da gece yarısına kadar sokaklarda […]
Dün Hopa ve Ankara’da yaşananları tekrar tekrar yazmanın bir anlamı yok. Uzun yazmak da gerekmiyor.
Dün Hopa’da, Kemalpaşa Halkevi üyesi öğretmen Metin Lokumcu’yu gaz bombalarıyla öldürdüler. Onlarca arkadaşımızı dövdüler, gözaltına aldılar; 12 Eylül günlerini aratmayan bir insan avı başlattılar.
Ankara’da Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş’ı öldüresiye dövdüler, kalça kemiğini kırdılar. Ankara’da gece yarısına kadar sokaklarda terör estirdiler. Onlarca arkadaşımızı derdest ettiler. Vahşete tanık oldu Ankara sokakları dün gece.
Başbakanın Trabzon balkon(!) konuşmasında Halkevleri’ni hedef göstermesi boşuna değilmiş demek ki. Öylesine konuşmalar değil bütün bunlar. Onlar, Komünizmle Mücadele Dernekleri, Milli Türk Talebe Birlikleri’nde örgütlenerek Türkiye solunu ezmeye çalışırken karşılarına Halkevleri dikiliyordu. Bugün de hayatımızı satmaya kalkışırken karşılarında yine Halkevleri var. Demek ki başbakan taammüden yapıyor bu işleri.
Ya biz ne yapıyoruz?
Bizim canımız yanıyor. Hem de fena halde yanıyor.
Bir taraftan da başbakanın hevesini kursağında bırakmak istiyoruz fena halde. Yanıp tutuşuyoruz bunun için.
Başbakanın konuşmasından, bu darbe dönemi zulmünden bir sonuç çıkarıyoruz. Halkevleri ne Metin Hoca’nın ne de Dilşat’ın yokluğunu hissetmeli.
Metin Hoca’nın gözü arkada, Dilşat’ın aklı sokaklarda kalmamalı.