Ünlü ABD’li düşünür ve dilbilimci Noam Chaomsky, Ortadoğu’yu tanıyan önemli isimlerden biri. Chomsky’ye göre, Batı Ortadoğu’da yeşerecek bir demokrasiden korkuyor, çünkü bölgede diktatörlüklerin yerine demokratik rejimlerin gelmesi Batılı güçlerin bölgeden kovulması demek. Özellikle ekonomik çıkarları için bunu istemeyen Batılı devletler, demokratik girişimleri sözde destekliyorlar. Aslında yaptıkları bu tür girişimlerin önünü kesmek. -Çoğu insan Arap dünyasının […]
Ünlü ABD’li düşünür ve dilbilimci Noam Chaomsky, Ortadoğu’yu tanıyan önemli isimlerden biri. Chomsky’ye göre, Batı Ortadoğu’da yeşerecek bir demokrasiden korkuyor, çünkü bölgede diktatörlüklerin yerine demokratik rejimlerin gelmesi Batılı güçlerin bölgeden kovulması demek. Özellikle ekonomik çıkarları için bunu istemeyen Batılı devletler, demokratik girişimleri sözde destekliyorlar. Aslında yaptıkları bu tür girişimlerin önünü kesmek.
-Çoğu insan Arap dünyasının demokrasiye uygun olmadığını iddia ediyor. Son gelişmelerin bu tezi çürüttüğünü söyleyebilir miyiz?
Bu tezin hiç bir zaman sağlam bir dayanağı olmadı Arap-İslam dünyasının çok uzun bir demokrasi tarihi var. Bu tarihe sürekli olarak batılı ülkeler tarafından zarar verildi. 1953’de İran’da parlamenter sistem vardı ve Amerika ile İngiltere bu sistemi dağıttılar. Irak’ta 1958’de bir devrim oldu, ancak demokrasiyi getirebilecekken sistemin ne şekilde geliştiğini bilemiyoruz. Amerika ona karşı bir darbe örgütledi. Irak’ın demokratik bir şekilde seçilmiş Başbakanı Musaddık CIA’nin darbesinden 2 yıl önce Amerika’yı ziyaret ettiğinde, Eisenhower Arap dünyasında bize karşı bir nefret olduğundan bahsetmişti. Ancak hükümetlerden değil, Arap halklarından. Ulusal güvenlik Konseyi bu konuyla ilgili bir rapor hazırlamıştı. Arap Dünyasındaki algının şu olduğunu söylüyordu raporda: Amerika bizim demokrasimizi ve gelişmemizi engelliyor ve zalim diktatörleri petrolümüzü kontrol altında tutmak için destekliyor. Bir kamuoyu yoklaması bile bu algının var olduğunu göstermişti.
-Bu, Batı demokrasilerinin Arap dünyasında demokrasinin gelişimini engellediği anlamına mı geliyor?
Detaylarına girmeyeceğim, ancak evet; bu şekilde olmaya devam ediyor. Şu anda demokratik kalkışmalar var. Ancak Amerika, İngiltere ve Fransa’nın desteklediği diktatörler tarafından bastırılıyorlar. Şu anda demokrasi yok, çünkü onu batılı ülkeler yok etti. Latin Amerika için de aynı şeyi söyleyebilirsiniz, bir düzine diktatör ve azılı katil. Amerika yarım küreyi kontrol ettiği sürece demokrasi olmayacak, çünkü demokrasilerin altını oyan Amerika’nın ta kendisi.
-Öyleyse Arap Baharı’nın ortaya çıkmasına şaşırmadınız.
Aslında, gerçekten böyle bir şey beklemiyordum. Ancak bu kalkışmanın gerçekten sağlam bir altyapısı var. Örnek olarak Mısır’ı ele alalım. 25 Ocak’ta olayları başlatan gençler kendilerine 6 Nisan Hareketi adını taktılar. Bunun bir sebebi vardı. En büyük Sanayi merkezlerinde olan Mahalla tekstil kompleksindeki büyük işçi eylemleri 6 Nisan 2008’de olmuştu. Grevler, ülke genelinde sokak gösterileri, vs… Hepsi diktatörlük tarafından bastırıldı. Öte yandan Batıda bizler buna hiç bir ilgi duymadık. Başlarında diktatörlük olduğu sürece, bizim umurumuzda değil!!! “Demokrasiyi kurmak için çabalar”: 6 Nisan 2008′ de devletin elindeki tekstil endüstrisinde, artan gıda fiyatları ve düşük ücretlere karşı bir grev başlattılar. Mısır’da grevler yasaktı ve protestolar şiddetle bastırıldı.Ancak Mısır’da militan grev eylemleri ortaya konuldu. Bazıları da başarıya ulaştı. Bunları araştıran güzel çalışmalar var. Joel Beinen adında Stanford’da iyi bir akademisyen var. Mısır’daki İşçi hareketi üzerine çok derin çalışmaları var. İşçi eylemleri ile birlikte demokrasiyi kurma çabaları Mısır’da devam ediyor.
-Obama’nın öncülü George Bush, kendi ” Yeni Ortadoğu” politikasının domino etkisiyle demokrasiyi yaygınlaştıracağını iddia etti. Bush’un politikalarıyla Arap Baharı arasında bir ilişki var mı?
İkinci Dünya Savaşı sonrasının ana teması domino etkisidir: Küba, Brezilya, Vietnam… Henry Kissinger bu etkiyi bulaşıcı olabilecek bir virüsle karşılaştırırdı. Şili’de demokratik yollardan seçilmiş Allende’yi devirme planlarını Başkan Nixon ve Kissinger yaparken, Kissinger Şili’deki virüsün Avrupa’daki ülkeleri dahi etkileyeceğinden bahsediyordu. Özünde, o ve Brezhnev bu noktada anlaştılar, çünkü ikisi de demokrasiden korkuyorlardı ve Kissinger bu virüsten kurtulmaları gerektiğini söyledi. Aynen de öyle yaptılar. Bugün de durum aynı. Hem Obama hem de Bush Arap Baharından korkuyorlar. Bunun çok mantıklı bir gerekçesi var. Arap Dünyasında demokratik hükümetler istemiyorlar. Eğer Arap kamuoyu siyasette temsil edilir hale gelirse,
Amerika ve İngiltere Ortadoğu’dan kovulurlar. Bu yüzden bölgedeki olası demokrasilerden ödleri kopuyor.
-Ümlü Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Obama’nın politikalarının bölgedeki gelişmelere yabancı olduğunu söylüyor..
Evet o makalesini okudum ve iyi bir makale. Robert Fisk bölgeyi iyi bilinen son derece zeki bir gazetecidir. Bence söylemek istediği şey şu: 6 Nisan Hareketi eylemcileri Amerika’yla ilgilenmiyorlar. Amerika’yı çoktan boş vermişler. Amerika’nın onların düşmanı olduğunu biliyorlar. Gerçekten Mısırdaki kamuoyunun yüzde 90’ı ABD’nin karşılaştıkları en büyük düşman olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden Amerika alakasız, ancak Tai askeri olarak çok kuvvetli.
-Bazıları Arap entellektüelleri sessiz ve pasif kaldıkları gerekçesiyle eleştiriliyorlar. Bugün Arap entellektüellerinin rolü ne olmalı?
Entellektüellerin özel sorumlulukları vardır. Onlara ayrıcalıklı ve diğer insanlardan daha zeki oldukları için entellektüel demiyoruz. Ancak eğer ayrıcalıkların ve statün varsa ve bunu kullanıyorsan, o zaman entellektüel oluyorsun. Başka her yerde olduğu gibi bu durum Arap dünyası için de geçerli.
http://www.zcommunications.org/the-west-is-terrified-of-arabic-democracies-by-noam-chomsky