6. Karaburun Bilim Kongresi’nin çağrı metni yayınlandı. 8-11 Eylül tarihleri arasında Karaburun – Mordoğan’da düzenlenecek bilim kongresi bu yıl geçen Ocak ayında yaşamını yitiren sosyolog Hasan Ünal Nalbantoğlu anısına düzenleniyor. Kongrenin teması ise “Dünyanın dört bucağı: kapitalizm ve mücadele” olarak belirlendi. Kongreyle ilgili gelişmeler www.kongrekaraburun.org adresinden duyurulmaya devam edilecek. Kongre düzenleyicilerinin yayınladığı çağrı metni: “Bu […]
6. Karaburun Bilim Kongresi’nin çağrı metni yayınlandı. 8-11 Eylül tarihleri arasında Karaburun – Mordoğan’da düzenlenecek bilim kongresi bu yıl geçen Ocak ayında yaşamını yitiren sosyolog Hasan Ünal Nalbantoğlu anısına düzenleniyor.
Kongrenin teması ise “Dünyanın dört bucağı: kapitalizm ve mücadele” olarak belirlendi. Kongreyle ilgili gelişmeler www.kongrekaraburun.org adresinden duyurulmaya devam edilecek.
Kongre düzenleyicilerinin yayınladığı çağrı metni:
“Bu yıl altıncısını yine Karaburun ve Mordoğan’da düzenleyeceğimiz Karaburun Bilim Kongresi’nin ana temasını “dünyanın dört bucağı: kapitalizm ve mücadele” olarak belirledik. 8-11 Eylül 2011 tarihleri arasında gerçekleştireceğimiz kongrede, dünyanın dört bucağını değişik biçimlerde denetleyen, ekonomik müdahalelerden fiili savaşlara kadar iktidarını tahkim etmenin bir dizi yolunu hayata geçiren kapitalizmi ve yine bu iktidar biçimlerine karşı dünyanın dört bir yanında baş gösteren mücadele pratiklerini tartışmalarımızın odağına taşımayı hedefliyoruz.
Bugün yaşanan döneme bir milat ilan edeceksek, kuşkusuz bu Soğuk Savaş’ın bitişi olacaktır. Soğuk Savaş’ın bitişinin kapitalizmin tarihsel gelişimi açısından kritik ve öncelikli önemi, kapitalizmin mekânsal yayılımının önünde herhangi bir engelin kalmamış olması ve mekânsal sınırının sonuna gelindiği gerçeğidir. Bu gerçekliğin operasyonel süreçler açısından izlenebilir olduğu en önemli gelişme, mevcut mekânsal sınırların yeniden gözden geçirilmesine dönük emperyalizmin kendi içinde yaşadığı çatışmaların geriye dönük bir denetim savaşı sürecine girilmesiyle oldu. Burada kritik olan, mekâna dönük yeniden denetim çatışmalarını anlamlı kılan, aynı zamanda kapitalizmin ve dolayısıyla sermayenin birincil çelişki ve çatışmasının sistemin kendi içine taşınmış olmasıdır.
Söz konusu çatışmaları “normalleştiren” ve bir anlamda geniş kitlelerin gözünde meşrulaştıran en önemli etken, genel olarak kapitalizmin dünyanın dört bucağında kendini yeniden üretmesinin bir ifadesi olarak da anlamlandırılacak neoliberal hegemonyanın inşa edilmiş olmasıdır. Bütün bağlamlarda bir dizi karşı çıkışa rağmen, bu hegemonya aracılığıyla uzun süredir meşruiyetini sürdüren neoliberalizm, kapitalizmin aynı zamanda dünya ölçeğinde yeni ve toptan bir entegrasyon sürecine işaret eder. ”
Sendika.Org