Dünya, Tunus’a bakarken liderler Lübnan’daki krizin savaşa dönüşmemesi için seferber oldu. Sarkozy, Şam öncesi Erdoğan’a mektup yazıp işbirliği önerdi Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkiler en son ‘kedi’ polemiği ile buzdolabına kaldırılmıştı. Fransız cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin NATO’nun Füze Kalkanı projesinde İran isminin yer almamasını kendi hanesine yazan Türkiye’ye “Bizde kediye kedi derler” diye ters çıkmasından bu […]
Dünya, Tunus’a bakarken liderler Lübnan’daki krizin savaşa dönüşmemesi için seferber oldu. Sarkozy, Şam öncesi Erdoğan’a mektup yazıp işbirliği önerdi
Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkiler en son ‘kedi’ polemiği ile buzdolabına kaldırılmıştı. Fransız cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin NATO’nun Füze Kalkanı projesinde İran isminin yer almamasını kendi hanesine yazan Türkiye’ye “Bizde kediye kedi derler” diye ters çıkmasından bu yana, en azından kamuoyu önünde bir temas olmamıştı.
Sarkozy’nin dün Başbakan Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazarak Lübnan’daki krizin aşılması için işbirliği önermesi, kedi gerilimini geride bıraktı.
Erdoğan dün Şam’a hareket etmeden önce Sarkozy’nin teklifine sıcak baktı ve yedi ülkenin katılımı için önerilen yedi ülkelik toplantı için Paris’in tarih belirlemesinin beklendiğini söyledi, Sarkozy’nin teklifinde Fransa ve Türkiye dışında yer alan diğer ülkeler Suudi Arabistan, Mısır, Suriye, Katar ve doğal olarak Lübnan.
‘Durumun kötüleşmesi’
Erdoğan dün Şam’da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve Katar Emiri Hamad El Tani ile yanlarında dışişleri bakanları olduğu halde görüştü.
Görüşme sonrasındaki bildiride durumun kötüleşmesi ihtimali resmen dile getirildi.
Erdoğan’a eşlik eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’ye dönüşünde İran Dışişleri Bakanı Ali Akbar Salehi ile görüşmesi dün kararlaştırılmıştı. Davutoğlu’nun, dün gece İranlı meslektaşı ile Ankara’da görüşmesi ardından Beyrut’a geçerek kriz sonrasındaki ilk yüz yüze temasları gerçekleştirmesi planlandı.
Davutoğlu’nun daha önce ertelenen Irak ziyaretini kısa kesip Suriye’ye geçmesi, Lübnan krizi ile bağlantılıydı ve ortak nokta İran olmuştu.
İran yanlısı Iraklı Şii lider Mukteda Es Sadr’ın geçen hafta uzun aradan sonda Bağdat’a dönmesi yalnızca Irak’taki hükümet organlarını oluşturma çalışmalarını etkilemekle kalmamıştı. Es Sadr’ın dönüşünden hemen sonra Lübnan’da İran yanlısı Hizbullah’ın lideri Şeyh Hasan Nasrallah, koalisyondan çekilerek Saad Hariri kabinesinin düşmesine neden olmuştu.
Hariri o sırada ABD’de idi ve Başkan Barack Obama ile ülkesinde kopmak üzere olan krizi görüşüyordu. Dönüş yolunda Paris’te durarak Sarkozy ile görüştü, Sarkozy zaten Lübnan üzerinde Obama ile temas halindeydi.
O sırada Tunus’ta bardak taştı ve Zeynel Abidin bin Ali devrildi. Bin Ali’nin devrilmesi ile Lübnan olayının doğrudan bir ilişkisi yoktu, ama Libya, Mısır, Cezayir, Fas başta olmak üzere bütün Magrip bir anda diken üstüne geçmiş, Arap yöneticileri devrilme korkusu sarmıştı. Dahası, Nasrallah bir basın toplantısı düzenleyerek başında Hariri oldan bir hpükümette Hizbullah’ın yer almayacağını duyurdu.
Esas barut fıçısı Lübnan
Hariri bu koşullar altında Paris’ten Ankara’ya geçerek Erdoğan ile görüştü. Erdoğan, Davutoğlu ile görüşerek Şam’a gitme kararı aldı; Şam’a gitmeden önce de -başa dönüyoruz- Sarkozy’nin mektubu geldi.
Sarkozy’nin mektubundan kısa süre sonra -Şam’a hareket öncesinde- Fransa Dışişleri Bakanı Michele Alliot-Marie, Davutoğlu’nu telefonla aradı. Türkiye ve Fransa’nın, Lübnan’daki bütün taraflarla görüşebilen iki ülke olarak, Lübnan’daki krizin iç savaşa dönüşmemesi için işbirliği yapmayı konuştu. Davutoğlu’nun Lübnan merkezli temaslarında bu görüşmede konuşulan bir tür işbölümünün de payı var.
Diplomatik kaynaklar, dünyanın dikkati Tunus üzerineyken asıl barut fıçısının Lübnan’da patlamak üzere olduğuna dikkat çekiyorlar. Lübnan’da patlayacak bir iç savaş, İsrail’i de işe dâhil edebilir. Ve tabii Suriye’yi de, Filistinli grupları da… Böyle bir durum, nükleer programı nedeniyle zaten çıkmasından korkulan bir İsrail-İran çatışmasına zemin hazırlayabilir.
Zaten bütün bu gelişmelerin iki gün sonra, 21 Ocak’ta İstanbul’da BM Güvenlik Konseyi Daimi üyeleri (yani ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) artı Almanya ile İran arasında yapılacak olan nükleer pazarlık öncesinde vuku bulması da ayrı bir gerilim nedeni.
Özetle, Lübnan’da Hizbullah’ın silaha sarılacağı bir çatışma ortamı, bölgede zincirleme tepkimeye yol açabilir, bütün bölgeyi çatışma ortamına itebilir.
Bu nedenle başka pek çok konuda anlaşamayan Fransa ve Türkiye, bu konuda işbirliği kararı alıyor.
Erdoğan’ın İsrail karşıtı söylemiyle Arap sokağında parlayan yıldızı, Lübnan özelinde Arap yönetimleri açısından da bir çıkış yolu imkânı doğurabilir. Diğer yandan Türkiye’nin Ortadoğu siyasetinde artan önemi, onun Avrupa siyasetinden uzaklaşmasına, uzaklaştırılmasına meydan vermemeli.