Tüm Anadolu’da su kullanım hakkı sözleşmeleri ile HES yapımı için 49 yıllığına şirketlere devredilen 2000 civarında dere parçası ve havzasının, 10.000 civarında olacağı varsayılan mikroHES’in yapılacağı alanların ticarileştirilmesinin, tüm ormanların ve meraların şirketlerin kullanımına sokulmasının, maden arama ve çıkarma için şirketlere engel tanınmaksızın yapılmasının yolu, bu alanlarda var olan SİT kararlarının kaldırılması ve bu alanlarda […]
Tüm Anadolu’da su kullanım hakkı sözleşmeleri ile HES yapımı için 49 yıllığına şirketlere devredilen 2000 civarında dere parçası ve havzasının, 10.000 civarında olacağı varsayılan mikroHES’in yapılacağı alanların ticarileştirilmesinin, tüm ormanların ve meraların şirketlerin kullanımına sokulmasının, maden arama ve çıkarma için şirketlere engel tanınmaksızın yapılmasının yolu, bu alanlarda var olan SİT kararlarının kaldırılması ve bu alanlarda hedeflenen faaliyetlere idari ve gerekçeli onay verilmesi ile yasal olarak açılmaktadır
2009 tarihinden beri hazır halde bekletilen ve 27 Ekim 2010’da meclise sunulan ve Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı ile
1. Tüm tabiat kararları (Tabiat Sit kararları, Milli Parklar, Tabiat Parkları, Doğal alanların korunması ve bu alanların kullanıma açılması) Çevre ve Orman Bakanlığının yetkisine verilmektedir (taslak yasa Md 37)
2. Özerk olan Kültür ve tabiat koruma kurullarından tabiat kararları alınmakta, Tabiat konusundaki kararlar bakanlığa bağlı kurullara devredilmektedir (taslak yasa Md 6,7,8)
3. Yasa tasarısı yürürlüğe girdiği andan itibaren o tarihe kadar alınmış tüm koruma alanları hakkındaki kararlar yeniden düzenlenecektir. (Geçici Md 1)
Bu; Milli Park olan Munzur Vadisi’nin, Arılı, Çağlayan, İkizdere Vadileri gibi 1. derece sit alanı ilan edilen vadilerin statülerinin kaldırılması ve yeniden değerlendirilmesi anlamına gelmektedir. Koruma statüleri değiştiril değiştirilmez bunlara benzer tüm korunan alanlarda Su Kullanma Hakkı Sözleşmesi imzalamış ve /veya HES için ruhsat almış tüm şirketlerin faaliyetleri yasallaşacak ve koruma altındaki vadilerde HES inşaatları hız kazanacaktır.
4. Bu yasa ile Koruma statüsü kaldırılan alanlarda diğer yasaların bu vadilerde verilecek kullanma kararlarına engel olmaması için de düzenlemeler getirilmiştir. (Geçici Md 2) Bugüne resmileşmiş 1. derece sit alanlarının, Tabiat Parklarının, Milli parkların koruma statüsünün kalkmasına engel teşkil edecek tüm yasal düzenlemeler de bu taslak yasa ile yapılmıştır:
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanununun Milli park ve 1. derece sit alanlarının kullanıma açılmasına engel olması mevzuat düzenlemesi ile önlenmiştir.
Ancak düzenlemenin hangi mevzuatla yapıldığı yasada açık değildir. Muhtemelen Tabiat sit alanlarının ve tabiat parklarının bu yasa ile kullanıma açılabilmesini önleyen diğer yasalar da bu yasa meclisten geçerse revize edilecek yada kanun hükmünde kararnamelerle 2863 sayılı yasanın ve diğer örtüşen yasaların uygulamayı önlemesi engellenecektir. Aksi takdirde Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu (yasallaşırsa) 2863 sayılı yasa ile çelişmektedir.
5. Yetki kargaşasının ortadan kalkması ve Tabiat varlıkları ile ilgili tüm bilgi ve verinin çevre ve orman bakanlığına devredilmesi için taslak yasada 3 yıl öngörülmüştür (Geçici Md3)
Bilgi ve verilerin diğer kurumlardan Çevre ve Orman Bakanlığına aktarılması (3 yıl) ve daha önce koruma statüsünde olan tabiat alanının korunması için gereken veri ve bilgilerin bilimsel çalışmalarla desteklenmesi (en az 5 yıl) ve komisyonun o alan için yeniden koruma statüsü kararı alması (en az 1yıl) dikkate alınırsa korunan alanların tekrar koruma statüsüne alınması 3yıl ile 8 yıl arasında değişeceği aşikardır.
6. Taslak tüm biyoçeşitliliğin ve doğal alanların koruma- kullanma dengesine göre sürdürülebilirliğini kapsamaktadır. Böylece sadece doğal alanlar değil biyoçeşitlilik de kullanma ilkesi nedeniyle ticarileştirilecek (Taslak yasa Md. 1)
7. Tasarı 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı ile 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu kapsamında korunan alanlar da yeniden gözden geçirilecek ((Taslak yasa Md 2)
8. Taslak yasada koruma alanlarını belirleyecek kurul 20 kişiden oluşmaktadır. (Taslak Yasa Md 6)
Yirmi kişinin dağılımı :
14 ü kamu kurumlarının temsilcisi
Dört kişi çevre ekolojisi ve biyolojik çeşitlilikle ilgili akademik temsilci
İki kişi Bakanlıkça belirlenecek doğa koruma alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından iki temsilci.
Ondört Kurum temsilcileri ise Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı veya görevlendireceği Müsteşar Yardımcısı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü, Çevre Yönetimi Genel Müdürü, Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürü, Orman Genel Müdürü, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı, Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürü, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürü, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürü, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı; Maden İşleri Genel Müdürü, Enerji İşleri Genel Müdürü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürü veya bunların görevlendireceği yardımcıları
Yasada belirtilen Kurul (Tabiatı Koruma Bilim Heyeti Çevre ve Orman Bakanlığı 28. 10.210 tarihli basın açıklaması) engin tecrübesi ile daha önce sit kararı ya da koruma statüsü olan ve yasayla koruma statüleri iptal edilen alanların yeniden korumaya alınmasını sağlamayacaktır.
9. Taslak yasa 7. md ye göre mahalli gelişme planının hazırlanmasından sorumlu Mahalli biyolojik çeşitlilik kurulları ve Bakanlığın koordinatörlüğünde danışma organı niteliğinde Tabiatı Koruma Bilim Heyeti kurulacaktır (Taslak yasa Md 8).
Taslak Yasa 6, 7 ve 8. Md lerde belirtilen kurullar salt çoğunlukla çalışacaktır ve bu kurulların teşkili ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenecektir.
Yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren tüm tabiat koruma statüleri iptal edilecektir ancak yeniden koruma statüsü kararlarının verileceği kurulların çalışma usulleri ile ilgili yönetmelikler çıkarıldıktan sonra kurullar çalışmaya başlayacaktır. Yönetmeliklerin hazırlanması ve kurulların oluşturulması ve çalışmaya başlaması en az üç yıl ( Taslak yasa Md 35) alacaktır.
10. Yasa tasarısına göre uzun devreli gelişme planları da dâhil olmak üzere korunan alanlara ait her tür ve ölçekteki planlar Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır (Taslak yasa Md 9)
Bakanlık koruma alanlarına ait planlamayı özel kuruluşlara yaptırmayı ve koruma statüsü kazandıracağı alanları yada türlerin işletmelere devrini bu madde ile yürürlüğe sokmaktadır.
11. Taslağın 12. Md ne göre hazinenin mülkiyetindeki taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine uygun olarak Bakanlığın talebi üzerine Maliye Bakanlığınca, orman sayılan alanlar ise Orman Genel Müdürlüğünce Bakanlığa tahsis edilebilir. Tahsis edilen bu alanların bu Kanun hükümlerine göre değerlendirilmesi ve işlem tesis edilmesi yetkisi Bakanlığa aittir.
Yani bu yasa ile hazine arazileri, meralar ve ormanlar kullanıma açılabilmesi için Çevre ve Orman Bakanlığının yetkisine sunulacaktır.
12. Yasa tasarısının 13 Md sine göre ise korunması uygun görülen alanların korunması özel güvenlik görevlileri marifetiyle sağlanacaktır.
HES lisansı alan şirketler ile ilgili yönetmelikte de şirketlere yönetmeliğin geçici maddesinde tesisi özel güvenlik kuvvetleri ile korumaları belirtilmiştir. HES yapmak isteyen şirketler ile yöre halkı arasında yaşananlarda derelerini korumaya çalışan yöre halkına Jandarma ve özel güvenlik kuvvetleri müdahale etmektedir. Benzeri müdahalelerin elin
den merası, deresi, ormanı, ya da kamulaştırılarak tarlası alınanlar için de yaşanacağı açıktır.
13. Yöre halkının satabileceği bir ürünü varsa o ürünü belgelendirmesi ve kar amaçlı satışı ile yöre halkına da destek verilecektir. Bu yasaya göre ekonomik değeri olamayan çiftçinin yani geçimlik tarım ve hayvancılık yapanların idarenin yetkisindeki alanlarda söz hakkı yoktur (Taslak yasa Md 9)
14. Korunması gereken alan olarak bakanlıkça uygun görülen yerlerde ülke düzeyinde, üstün kamu yararı ve stratejik kullanımı gerektiren kullanma izni, intifa ve irtifak hakkı kararı Bakanlar Kurulu ile verilebileceği belirtilirken aynı maddenin son fıkrasında bakanlığın gerekli gördüğünde izinler, intifa veya irtifak hakları Bakanlığın izni ile üçüncü şahıslara devredilebileceği belirtilmektedir.
15. Yasa tasarısının 34 . Md sine tür ve habitatların korunması amacıyla koruma alanlarının işletme yetkisi il özel idarelerine, belediyelere, bu Kanunun amacına uygun faaliyetleri yürütmek üzere kurulan vakıf veya derneklere Bakan onayı ile devredilebilir.
Bakan tek başına korunan alanın devri konusunda yetkilendirilmiştir. Sadece bakan onayı ile koruma alanları il özel idareler, belediyeler, ve vakıf, dernekler tarafından işletilmek üzere devralınabilecektir.
Bu yasa tasarısı Anadolu’nun her köşesindeki doğal varlıkları şirketin kullanımına sokmak için hazırlanmıştır bir başka deyişle bu yasa şirketlerin dereleri, gölleri, yer altı sularını, ormanları, meraları, yeraltı katmanlarını (madenleri) sınırsızca kullanmalarının önünü açmak için hazırlanmıştır.
Yukarıda sayılan açıklamalara ek olarak:
Gerekçe1:
Yasa meclisten geçmeden önce korunan, üzerinde nehir tipi, baraj tipi HES yapılamayan, kum çakıl ocağı işletilemeyen, maden aranamayan ve çıkarılamayan, herhangi bir işletmeye kullanım hakkı verilmeyen alanların koruma statülerinin ortadan kaldırılması ve kullanıma açılması hedeflenmeseydi:
bu taslak yasa ile daha önce verilmiş sit kararları iptal edilmezdi ya da Tabiat ve milli parkların koruma statülerine dokunulmazdı. Kısaca taslak yasada “geçici 1.md” olmazdı.
Gerekçe2:
28 Ekim 2010 Tarihine kadar 1. derece sit alanı olan veya milli park statüsünde olan vadiler için şirketlerle su kullanım hakkı anlaşması imzalanmazdı ya da koruma statüsü kararından önce imzalanan anlaşmalar iptal edilirdi.
Örneğin:
1. derece sit alanı ilan edilen Çağlayan Vadisindeki Çağlayan HES ve regülatörü için 24.11.2009 tarihinde şirketlerden ihale teklifleri alınan projeler yapılması için bekletilmektedir. (Ref: www.dsi.gov.tr 21.10.2010 güncelleme ile HES katkı payı teklifleri)
Munzur Vadisi milli parkı sınırları içinde kurulması planlanan Akyayık HES ve Regülatörü için 17.09.2008 da şirketlerden teklif alınmıştır, yapımı için beklemektedir (Ref: www.dsi.gov.tr 21.10.2010 güncelleme ile HES katkı payı teklifleri)
Bu örnekleri 1. derece Sit Alanında ya da Milli Park sınırlarında olan Konaktepe 1 ve Konaktepe 2 yi, Bozkaya, İkizdere vadisinde yapımı bekleyen 22 HES, Çağlayan ve Arılı Vadilerinde yapılamayan ancak sözleşmeleri iptal edilmeyen onlarca proje ile arttırmak mümkündür.
Gerekçe 3:
Yasa Çevre ve Orman Bakanlığının 28. 10. 2010 basın açıklamasında belirttiği nedenle AB mevzuatlarına uyum için yapıldıysa çok açıktır ki amaç; su havzalarının, ormanların ve meraların kullanıma açılmasıdır. AB su çerçeve direktifi nehir havzalarının bütünleşik yönetilmesini, suyun doğru fiyatlandırılmasını, tüm paydaşların su yönetimine katılmasını önermektedir.
Tüm paydaşların su yönetimine katılması ve AB mevzuatına uyum için tüm yasal ve kurumsal düzenlemeler günümüze değin sağlanmıştır:
• 26.06.2003 tarihinde (25150 asyı ile) (2007 ve 2009 da iki değişiklik ile )Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik çıkarılmıştır.
• 08.05.2003 de Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlığı birleştirilmiş Çevre ve Orman Bakanlığı oluşturulmuştur.
• 31.08.2007 de Çevre ve Orman Bakanlığı ile sulama ve baraj konularında sorumlu kurum DSİ Çevre ve Orman Bakanlığına bağlanmıştır.
• Suyun ticarileştirilmesini yaşama geçiren, su şirketlerinin bütçe desteği verdiği BM Dünya Su Konseyi 22Mart 2009 da 5. Dünya Su Forumu Çevre ve Orman Bakanlığı- DSİ ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirilmiş ve Kentsel Su Mutabakatı taraflar arasında imzalanmıştır.
• Belediyelerin görev ve sorumluluklarının belirlendiği 5393 sayılı yasa “Belediye……..hizmetlerini yapar veya yaptırır” olarak değiştirilmiş ve böylece belediyenin özel şirketlerden hizmet alımının önü açılmıştır.
• Yasal düzenleme ile (01.09.2000tarihli ve 3848/9631.348 sayılı Genelge ile) 2003 yılında yayımlanan 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik ile) ” Bayındırlık ve İskan Bakanlığından 1/100.000 lik çevre nazım planı yapma yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığına aktarılmış, Çevre ve Orman Bakanlığı yaptığı protokolle İstanbul 1/100.000 lik çevre nazım planı yapması için İstanbul Büyükşehir Belediyesini görevlendirmiş İBB de ….yetkisini 5393 sayılı yasadan aldığı yetki ile BİMTAŞ isimli şirkete vermiştir. Böylece üst ölçekli plan yapma- değiştirme yetkisi de şirketlere devredilmiştir.
İstanbul için İMP (BİMTAŞ) tarafından yapılan ve TMMOB ne bağlı meslek örgütleri tarafından dava edilen ve hükümsüz kılınan planda yapılan sürekli değişiklikler ile dava kararları idare tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Dava konu itirazlar; planı yapanın yetkisizliği ve planın yok hükmünde olması, su havzalarının plan değişiklikleri ile tehdit altına alınması, Kıyı alanlarının özelleştirilmesi, ormanların tahribine yol açacak çekim merkezlerinin oluşturulmasıdır. Bu tehditler 3. Köprü ve bağlantıları, Zeyport olarak planda görülen bölgeden Anadolu kıyısına yapılan su altı tünellerinin ihaleleri ve Marmaray ile hızlıca yaşama geçirilmeye çalışılmaktadır.
Gerekçe 4:
Taslak yasada belirtilen kurulların ağırlıklı Çevre ve Orman Bakanlığı ile Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığından oluşturulması, seçilecek STK temsilcisinin seçiminin ilgili bakanlık tarafından yapılacağı, doğal alanların koruma esaslı değil kullanma esaslı değerlendirileceğinin göstergesidir. Kurul kararlarının İdarenin yani Çevre ve Orman Bakanlığının isteği ve politikası doğrultusunda alınacağı açıktır.
İdarenin şirketlerin önünü açmak, doğal varlıkları şirketlerin kullanımına sokmak için yasa tanımazlığı bu taslak yasa ile de sınırlı değildir. Bilindiği gibi Hasankeyf ve Allianoi için Tarihi sit kararları bulunmakta iken her iki sit alanında da baraj yapımı için çalışmalar hızla sürmektedir.
Unutulmamalıdır:
Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı ve Doğal, Tarihi ve Kültürel Varlıkları şirketin kullanımına açmak Türkiye’nin taraf olduğu
• Bern Sözleşmesi Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Alanlarını Koruma Sözleşmesi (l982-Türkiye 1984 de imzaladı)
• CITES Sözleşmesi (l996 Türkiye 124. üye/140üye arasında)
• Dünya Mirası Sözleşmesi Dünya Kültürel ve Yaban Mirasının Korunması (l983 Türkiye katılımı)
• Ramsar Sulak Alanlar Sözleşmesi (l971-Türkiye l994)
Uluslararası anlaşmalara da aykırıdır.
Doğal alanların
korunması ile ilgili yapılan tüm uluslar arası anlaşmaların da yok sayıldığı bugün, gelinen noktada, idare; yasa yapma- yürütme, plan değişikliği yapma ve uygulama hakları ile donatılmış, su havzalarını bütünleşik olarak yöneten, AB su çerçeve direktifine uyumlu kamu- özel ortaklığıdır.
Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun tasarısı ile sit ve tabiat koruma kararlarının iptal edilmesi de dahil yukarıda sayılan tüm değişikliklerle, doğal ve kültürel varlıkların kullanımı; paydaşların yönetimine/ kullanımına sunulmaktadır.
Paydaşlar doğayı ve doğal varlıkları sermaye birikimine sokan/sokacak olan şirketler, ilgili kamu – özel kurumları, ve bu kurumların seçtiği (şirket- kamu işbirliğindeki) sivil toplum kuruluşlarıdır.
Böylece Tüm Anadoluda su kullanım hakkı sözleşmeleri ile HES yapımı için 49 yıllığına şirketlere devredilen 2000 civarında dere parçası ve havzasının, 10.000 civarında olacağı varsayılan mikroHES’in (0.5 MW dan daha az kurulu gücü olan HES lerin) yapılacağı alanların ticarileştirilmesinin, tüm ormanların ve meraların şirketlerin kullanımına sokulmasının, maden arama ve çıkarma için şirketlere engel tanınmaksızın yapılmasının yolu, bu alanlarda var olan SİT kararlarının kaldırılması ve bu alanlarda hedeflenen faaliyetlere idari ve gerekçeli onay verilmesi ile yasal olarak açılmaktadır.