Size hala “güncel” üç dava hatırlatacağım. Belki size değil de size. Hatırlamak isteyene. Bunca matrak, popüler vaka arasında, güçsüz olanlara dair bir şeyler de hissetmek isteyene. Yoksa, verilen rahatsızlık için özür! *** Şemdinli: Bence hatırlıyorsunuz. Ama bir taraf tuttunuz. Tam 5 yılda (9 Kasım 2005) bir sürü şey oldu zaten. Belki safları bile karıştırdınız. “Şemdinli […]
Size hala “güncel” üç dava hatırlatacağım.
Belki size değil de size. Hatırlamak isteyene. Bunca matrak, popüler vaka arasında, güçsüz olanlara dair bir şeyler de hissetmek isteyene.
Yoksa, verilen rahatsızlık için özür!
Şemdinli: Bence hatırlıyorsunuz. Ama bir taraf tuttunuz. Tam 5 yılda (9 Kasım 2005) bir sürü şey oldu zaten. Belki safları bile karıştırdınız.
“Şemdinli bomba sanığı astsubay” için “Tanırım, iyi çocuktur” dediği sıra, Büyükanıt Genelkurmay Başkanı bile değildi. Olmak üzereydi.
O sıra, “hükümet yandaşı” için zanlı…
“Hükümet karşıtı” için şanlı idi.
O günden bu yana dördüncü Genelkurmay Başkanı geldi ama hükümet aynı.
Büyükanıt‘tan “büyük darbe” bekleyen “şanlıcılar” 27 Nisan muhtırasıyla yetindi.
Büyükanıt‘ı sanık görmek isteyen “zanlıcılar” ise Dolmabahçe mutabakatı ile “zırhlı araba” gördü.
Şimdi “zanlıcılar”ın bir kısmı nezdinde Şemdinli de fasa fiso, Büyükanıt da “O muhtıra değildi. Darbe aptallık” diyen, Fener maçlarında tak-şak yapan emekli amca!
“Şanlıcılar” ise yapmadığı darbe, hükümetle mutabakat, zırhlı araba için veryansında.
CHP bile, “Şemdinli Genelkurmay’a darbe” diyen başkandan, “Şemdinli ve muhtıra için yargılayın onu” diyen başkana kadar geldi!
Ama hükümet aynı!
5 yılda fiilen tek mahkûm, Büyükanıt‘ı da zanlı yapmak isteyen Savcı oldu.
Özkök, Büyükanıt, Başbuğ Genelkurmay’ı bastırdı; hükümet ile kanlısı HSYK el ele kıstırdı; Savcı kazındı!
Dava ise, “çift başlı bağımsız yargı” arasında tenis topu gibi gidip geliyor.
Patlama, bir ölü, neredeyse suçüstüne rağmen;
3.3.2006 iddianamesi ve 19.6.2006’da “İki astsubay, bir itirafçı” için “39 yıl 5 ay 10’ar gün hapis” cezası…
16.5.2007 Yargıtay’ın kararı bozup Askeri Mahkeme’ye gönderilmesini istemesi…
14.9.2007 Van Ağır Ceza’dan Kolordu Askeri Mahkemesi’ne gönderilmesi…
14.12.2007 ilk duruşmada sanıkların Askeri Mahkeme’de tahliyesi…
22.1.2010 Askeri Mahkeme’nin davada sivil mahkemelerin görevli olduğuna karar vermesi…
Bugün 8.11.2010, dosyanın hala Askeri Yargıtay’da beklemesi derken…
Tam 4 Genelkurmay Başkanı görev yaptı; hükümet aynı hükümet, Adalet aynı adalet!
Bir tek Savcı mahkûm oldu!
Bayrampaşa: Önceki hükümetin, Genelkurmay ve Jandarma marifetli cezaevi katliamları.
10 yılı devirmesine bir ay kaldı.
“Hayata Dönüş” diye; devlete emanet, çoğu hükümlü, yani mahkum değil sadece tutuklu 30 insan öldürüldü. Oruçlarda 120’den fazla ölü eklendi.
Çok sevdiğiniz nice ünlü gazeteci, yazar, yönetmen katliam yardakçısı oldu, yardım ve yataklık etti (maalesef). Ve (maalesef) hala utanmıyorlar; hala vicdanları sızlamıyor.
Hükümet ve medya bir sürü yalan inşa etti; katliamı, koğuşta yakılan kadınları, öldürdükten sonra bile cesetleri delik deşik etmeyi makul ve mazur göstermek için.
Hakikat yine de dayanamıyor: 23 Kasım’da, tam 10 yıl sonra, Bayrampaşa’nın ilk duruşması var.
Ne ki sanıklar epey eksik. Sadece 39 er. Vur denirse vuran, dur denirse duran 39 gariban asker. Komutanlar yok. Bakanlar yok. Bürokrat tosunlar yok!
Hala yoklar. Henüz yoklar.
Çünkü Adalet aynı adalet!
Esenyurt: Alaattin Karadağ, bir yıl önce, 19 Kasım’da mahallenin ortasında, herkesin gözü önünde polis tarafından öldürüldü.
Daha önce ölüm oruçlarına katılmış olması yüzünden, devlet, polis ve de “yandaş ya da sözde muhalif” medyada, çok sayıda mermi boşaltılarak öldürülmesi makul ve mazur gösterildi.
Hakikat ortaya çıkmadan da önce, polis de mahkûm edilmemeliydi elbet, ama öldürülen insan, bir de öldükten sonra “yargısız” infaz edildi!
O duruşma da yarın (9 Kasım) işte.
Adalet, “aynı adalet” olmamalı; sadece adalet olsun yeter!
Tamam mı terazili abla ile kantarcı amcalar!