Wilhelm Wolff Derneği’nden biri, size Paktalos ırmağının kıyılarında toplanmazsanız, tıpkı Rosa’nın dediği gibi barbarlığın girdaplarında boğulacağınızı söylese, ne yapardınız? Gerçekten böyle bir dernek, gerçekten bu derneğin böyle bir üyesi, gerçekten böyle bir ırmak ve de gerçekten böyle bir Rosa var mı? Çok şükür, bütün bu soruların cevabı, “evet.” Ve bu sorularda adı geçenlerin hiçbiri bize […]
Wilhelm Wolff Derneği’nden biri, size Paktalos ırmağının kıyılarında toplanmazsanız, tıpkı Rosa’nın dediği gibi barbarlığın girdaplarında boğulacağınızı söylese, ne yapardınız?
Gerçekten böyle bir dernek, gerçekten bu derneğin böyle bir üyesi, gerçekten böyle bir ırmak ve de gerçekten böyle bir Rosa var mı? Çok şükür, bütün bu soruların cevabı, “evet.”
Ve bu sorularda adı geçenlerin hiçbiri bize yabancı değil. Wilhelm Wolff (Toplum Araştırmaları) Derneği İzmir’de kurulmuş bir dernek. Bizi Paktalos ırmağının, yani Manisa/Salihli’deki Bozdoğan’dan doğan Sart çayının kıyılarına çağıran bir üyesi de var. Rosa da, bildiğimiz kızıl Rosa, Rosa Luxemburg.
“Sart çayının kıyılarına gelin” çağrısı geçtiğimiz günlerde yayınlanan Paktalos Irmağının Kıyısından Kriz Notları kitabının Sunuş‘undan. Kitap, Gültekin Akarca’nın yazdığı ‘Çan sesleri’ bölümünün dışında, Olcay Hayta’nın ‘Bunalımın Olanakları’, Nuh Aslan’ın ‘Zıt Yönde Etkiler, Ne Kadar Etkiler’ ve Alper Öztaş’ın ‘Bireysel Mülkiyetten Sınıfsal Mülkiyete; Sermayenin Gelişim Serüveninde Kriz’ bölümlerinden oluşuyor. Ve de bu ortak ürünün en heyecanlandırıcı yanı, topluca Marx’ın Kapital‘ini okuma serüveni sırasında “onlarca kişinin uykusuz gecelerinden, düşlerinden, haftalar, aylar süren tartışmalarından” vücud bulması.
Tabii, beni heyecanlandıran sadece bu kitabın ortaya çıkış şekli değil, aynı zamanda muhtevası. Ortalıkta kriz üzerine yazan çizen mebzul. Bu yayınların çoğunun Marx’a, Kapital‘e vakıf olduklarını, onun bunun görüşlerini bir araya getiren 2. el takdim statüsünün ötesine geçip, herhangi bir orjinallik içerdiklerini söylemek maalesef mümkün değil. Paktalos Irmağının Kıyısından Kriz Notları‘nın bu iki husus bakımından da birçok okullu Marksistin yazdıklarını aştığını düşünüyorum.
Üç yıldır, topluca Kapital‘le boğuşmanın ürünü olan bu kitaptaki iddialardan biri şu: Yaşadığımız krizin gözlemlenen somut veçheleri olan, “şişen balonlar, toksik kâğıtlar, suyunun suyu piyasaların… [ötesinde]… yüzlerce yıl önce başlamış sermayenin kolektifleşmesi sürecinin, servetin toplumsallaşmasının koşullarının” olgunlaştığı. Daha da önemlisi, bu olgunlaşmaya tekabül eden bir dönüşüm yaşanmadığı takdirde -yani kapitalizmi ilga etmediğimiz sürece– yıkım ve kokuşmanın başlayacağı. Bu önermenin teorik dayanağı ise, Marx’ın Kapital‘in III. cildindeki hisse senetli şirketlerin ortaya çıkışı, yaygınlaşması süreciyle özel sermayenin dönüşümü öngörüsünde: Sermaye “…doğrudan doğruya toplumsal sermaye [abç] (doğrudan bir araya gelmiş bireylerin sermayeleri) biçimini alır ve bunun girişimleri, özel girişimlerden ayrı ve farklı toplumsal girişimler şekline girer. Bu, özel mülkiyet olarak sermayenin, kapitalist üretimin kendi çerçevesi içerisinde ortadan kalkmasıdır. ”
Orjinallik boyutuna gelince, Kriz Notları‘nın birbiriyle ilişkili iki iddiası dikkate değer: ilki, “sermaye birikiminin niteliksel tedrici dönüşümünde yeni bir evreye tekabül eden sıçramalı teknik gelişme[nin], tarihsel bir eşik yarat[tığı]” ve bunun da “yaratıcılık ve tasarım dışındaki kafa emeği unsurları[nın], bugün, ölü emeğin bileşeni haline dönüşme[si sonucu]… kafa emeği ve kol emeği ayrımının giderilebileceği olanakları” ortaya çıkartmaya başladığı. Diğeri ise, “bu yeni durum[un], kapitalist üretim tarzının öznesi olan işçinin yerine, sınıfsız toplumun öznesi olarak komünist insanın doğmasının maddi koşullarını yarat[tığı] ve işçi sınıfının nihai özgürleşmesinin “kendi sınıfsal kimliğini yadsımaksızın -kendi kendisini ortadan kaldırmaksızın” gerçekleşemeyeceği.
İzmirli dostlarımızın derneklerine seçtikleri ad vesilesiyle Marksist çevrelerde hâlâ kabul gören bir yanılgının da düzeltilmesi imkânı doğmuş oluyor. Wilhelm Wolff, Marx’ın Kapital‘in I. cildini gerçekten ithaf ettiği komünist yoldaşıdır. Hem de, Charles Darwin’in bu ithafı kabul etmemesi üzerine değil, bizzat Marx’ın gerçekten ilk ağızda düşündüğü kişi olduğu için.