Son on günde, ayrı ayrı iki başbakan yardımcısı, hükümetin IMF ile anlaşmaya yakın olduğunu açıkladı. Düne dek, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın makamından ‘IMF heyetini davet’ açıklaması gelmemişti. O nedenle, anlaşmanın ne kadar yakın olduğu, hala kesin değil. Buna karşın, Ankara’da ekonomi bürokratları, yılbaşından bu yana gerçekleşen gelişmeleri ‘anlaşmanın sessiz zemini’ olarak okuyor… Ekonomi yönetiminin ‘içeride’; […]
Son on günde, ayrı ayrı iki başbakan yardımcısı, hükümetin IMF ile anlaşmaya yakın olduğunu açıkladı.
Düne dek, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın makamından ‘IMF heyetini davet’ açıklaması gelmemişti. O nedenle, anlaşmanın ne kadar yakın olduğu, hala kesin değil.
Buna karşın, Ankara’da ekonomi bürokratları, yılbaşından bu yana gerçekleşen gelişmeleri ‘anlaşmanın sessiz zemini’ olarak okuyor…
Ekonomi yönetiminin ‘içeride’; uluslararası ekonominin ise ‘dışarıdan’ attığı adımların her birinin, IMF’ye dönük ‘tasarlanmış bir mesaj değeri’ olduğu tartışılıyor.
Fikrini aldığımız bürokratların yaklaşımları derlendiğinde, 31 Aralık-8 Ocak arası gelişme ve mesajların listesi şöyle:
– Adım: Akaryakıt ve sigara zamları Mesaj: Gelir ayağımız sağlam
– Adım: Emekli maaş artışları. Mesaj: Bütçede karşılığı var, mali disiplini bozmadık
– Adım: Hazine’nin son tahvil ihracı Mesaj: 5.5 milyar dolarlık talep geldi, borç döndürülebilirliğinde çok iyi durumdayız.
– Adım: Kredi kuruluşlarının ardarda not arttırımı Mesaj: Türkiye’nin kredibilitesi yüksek
– Adım: Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu’nun Türkiye’yi öven son İlerleme Raporu: Mesaj: ‘Kardeş’ kuruluştan güncel ve büyük destek var
Bürokratlar, tüm bu gelişmeler üst üste konulduğunda, ‘Kamu finansmanımız güçlü. Acziyet içinde değiliz’ mesajı verdiğini vurguluyor. Bu görüş, Babacan’ın ‘Anlaşma, krizden çıkış değil, büyümeyi destekleyen bir program olacak’ cümlesini de teyit ediyor.
Öte yandan bürokratlar, olası bir anlaşmayla sağlanacak kredinin ‘dokunulmadan tutulacağı’ seçeneğine de dikkat çekiyor. Bu tahmin ise IMF anlaşmasını; gelecek kaynağın döviz kurunu, dolayısıyla ihracatı olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle, aslında istemeyen ihracatçı için önem taşıyor.
Sürpriz tartışmalara hazır olalım
IMF ile olası anlaşmada; son stand-by’ın ardından, 2008 Eylül’ünde hazırlanıp rafa kalkan ‘taslak Niyet Mektubu’ da güncellenecek.
‘Taslak’ olduğu için açıklanmayan mektuptan, o sıra iki talep öne çıkmıştı: Gelir İdaresi’nin özerkleştirilmesi ve ‘mali kural’.
Ancak, TBMM’de dört yıldır bekleyen Sayıştay Kanunu tasarısının da bir ‘performans kriteri’ olduğunu öğrendik. Mali Kontrol Kanunu’na uyumlu olması amacıyla hazırlanan Sayıştay tasarısının yasalaşmasının, yine ‘kriter’ olmasının sonuçları çok önemli….
Sadece ekonomi değil, siyaset sahnesinde yeni bir türbülans başlatabilir.
Bu kriterin aynen korunması, Sayıştay’ın, ‘fiilen’ denetimi dışındaki Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF) hesaplarını ve belediyeleri denetleyebilmesi anlamına geliyor.
Bu da trilyonluk savunma ihalelesi dosyalarını gündemimize sokabilir.
Söz, bu konudan açıldığında, bir bürokratın yorumunu aktaralım:
‘Kozmik odaya girildikten sonra, SSDF hesaplarının denetlenmesi artık imkansız değil.’
Ziraat’ın özelleştirilmesinden vazgeçilebilir
Küresel kriz, ekonominin değişmez sanılan kurallarını ters yüz etti. Devasa finans kuruluşlarına yapılan devlet yardımları ve kamu fonları bunların başında geliyor.
Değişen yaklaşımların Türkiye’ye de etkisi olacak. IMF, neredeyse on yıldır Ziraat Bankası’nın özelleştirilmesini istiyor. Anlaşma sağlanırsa, yeni dönemde IMF’nin, bu talebinden vazgeçmesi bekleniyor.
Kamu bankaları 90’lı yıllarda ‘kötülüklerin kaynağı’ olarak anılıyordu. Nereden nereye.
Bütçeden üç partiye 92.5 milyon aktarıldı
Yeni yılla yağan zamlar, hayatların daha da zorlaşması demek. Ama yeni yıl, her
kesim için kayıp anlamına gelmiyor. Zamlar nedeniyle, milyonlar için gelir kaybı demek olan yeni yıl, o milyonları temsil eden siyasi partiler için ‘bereket’tir.
Siyasi Partiler Yasası’na göre şartları tutan partilere, bütçeden her yıl aktarılan Hazine yardımı, 2010 için de dağıtıldı. Bütçe Kanunu’nun 6 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımından hemen sonra; AKP (52.7), CHP (23.6) ile MHP (16.1) hesaplarına toplam 92.5 milyon lira aktarıldı. Bunlarla, son üç yılda üç partiye yapılan Hazine yardımı 367 milyon lirayı geçti.