Eczacıların ‘kepenk kapatma’ eylemi şerefine, Piyasacı sağlık politikalarının geleceği üzerine kakaralar ve kikiriler Aslında bu yazı daha farklı olmalıydı. ‘Neo-Liberal Politikalar’dan bahsetmeliydim girişte. Ardından ‘ayrıcalıklı meslek grupları’nın ayrıcalıklarını yitirmesinin öyküsünü anlatmalıydım biraz. Sonra sağlık sisteminin içler acısı halini, Temel Demirer’den ve Türk Tabipler Birliği’nin internet sitesinden aşırdığım istatistiklerle göstermeliydim. Son olarak da eczacıların hemen hemen […]
Eczacıların ‘kepenk kapatma’ eylemi şerefine,
Piyasacı sağlık politikalarının geleceği üzerine kakaralar ve kikiriler
Aslında bu yazı daha farklı olmalıydı. ‘Neo-Liberal Politikalar’dan bahsetmeliydim girişte. Ardından ‘ayrıcalıklı meslek grupları’nın ayrıcalıklarını yitirmesinin öyküsünü anlatmalıydım biraz. Sonra sağlık sisteminin içler acısı halini, Temel Demirer’den ve Türk Tabipler Birliği’nin internet sitesinden aşırdığım istatistiklerle göstermeliydim. Son olarak da eczacıların hemen hemen ‘firesiz’ yaptığı ‘kepenk kapatma’ eylemini biraz övüp, ardından da büyük puntolarla bir “AMA” yazdıktan sonra, bu tepkinin, altının doldurulmaması; yani politikleştirilememesi halinde yalnızca bir ekonomik tepki olarak kalacağını ve bu hareketliliğin herhangi bir sonucunun elde edilemeyeceğini anlatmam gerekiyordu. Fakat kalem öyle yürümedi!
* * *
Tanıdık gelecek (!) bir takım öneriler
Diplomayı kapan eczacı, o diplomayı fotokopiyle çoğaltıp, istediği kadar eczane açabilsin… Tabii her şeyi de kapitalistten beklemeyelim. Bir düzine eczane açıp bunları zincir yapana, 2 tane ‘dayalı-döşeli eczane’ de devlet açsın.
Artık İlaç fiyatları kafaya göre belirlenebilmeli ve bölgeden bölgeye, şehirden şehre ve sıkı durun; dükkândan dükkâna bile değişebilmeli bu fiyatlar, değil mi? İşte özgürlük budur; ‘Bir malı istediğin fiyattan satabilme özgürlüğü’, daha ne isteyebiliriz ki bir toplumsal modelden?
‘Çok önceden piyasalaşmış’ olan hizmetlerle eşleştirince durum komikleşiyor iyice.
İLAÇ-MATİK
Bankamatiklerin hemen yanlarına ‘ilaç-matik’ler kurmak… Böylece nöbetçi eczaneye son! Paranı at, ilacını seç…
‘Eczane’ lafı da, ‘c’ sinin telaffuzunun kıllığı bir yana, oldukça keyifsiz bir isim, her şeyden önce ‘fresh’ değil!
Öneri: “Schifa Markt” olabilir. Mekânın büyüklüğü ve içerisindeki ürün miktarına göre de başına “Hiper”, “Süper”, “Mega” lafları yerleştirilebilir.
(İç ses) EcSAne falan da olabilir mi acaba?
Neyse…
Sonracığıma…
Fabrikadan halka
İlaç tekelleri, binalarının önüne ‘Fabrikadan Halka’ tezgâhları açabilsin. Tıbbi Mümessiller(…) buralarda çığırtkanlık yapsın.
Ardından, “hangi ilacı alırsan bi milyon”cular da türesin işlek caddelere, Çin malı ‘ucuz’ ilaçlar buralarda alıcısını bulsun.
Hani kendini şu ‘sigara saçmalığı’na kaptırmış liseliler, köşe başındaki bakkaldan ‘Dal sigara’ talep ederler ya… Evet, ‘Tane İlaç’ dönemi de başlar artık. Dur, dur daha iyisini buldum, hani şu ‘açık deterjan’lar var ya, onun gibi olabilir. Aspirin olur mesela çuvalların içinde, daha önce ufalanmış, kilo işi satılır…
Örnekler: “Bana 200 gram Aspirin”, “Abi 50 kuruşluk Vermidon alabilir miyim?”
Sonra…
Reklamları da olmalı ilaçların. Mesela son model bir kadın (!) dışarı çıkık ve kalın dudaklarının arasında ‘Apranax’…
Ya da 68 kuşağı ODTÜ’lülerin ‘steril’lerini toplayıp, stadyumdaki ‘DEVRİM’ yazısının üzerine ‘Lamisilin’ yazmak gibi fikirler çıkabilir. Geçmişin komünisti olup da bugün doğru yolu (!) bulan aslan reklamcılara çok iş düşebilir bu anlamda.
Hiç biri olmazsa Zülfü Vodafonelu’dan -pardon Livaneli olacaktı- bir şarkı ister Eczacıbaşı. O da kırmaz herhalde!
Sonra şaklabanın biri, isminin önüne ‘araştırmacı-gazeteci’ yapıştırır ve “Parol mucizesi” isimli bir kitap yazar. Bu kitap, ‘Çok satanlar’ bölümünde raflanıp, böylelikle hakikaten de çok satması sağlanabilir. Tabi ilacın da…
Best of tansiyon
“Best of” ilaçlar falan da çıkabilir. Yani bir kutunun içinde 1 tane aspirin, 1 doz Aferin, 1 tablet novalgin… Hatta çoklu hastalıklara özellenir; kalp, şeker, tansiyon sorunları için paket1, baş ağrısı, stres için paket2…
İkinci el ilaç…
“O kadar da olmaz artık” demeyin, Mesela internet ilanları falan; sahibinden az kullanılmış aşılar…
Ne hayal gücü, ne de hayal!
Serdar
5 Aralık 2009
Mersin