Hükümet, gecikerek de olsa Kürt meselesine, kamuoyunu da katarak çözüm getirme yolunda bir çalışma başlattı. Şu ana kadar yapılanlar, Ankara’da “kurumlar arası uyum” halinde bir çözüm iradesinin varlığını gösteriyor. 1991 yılından beri, farklı hükümetler böyle bir irade gösterir gibi olmuş, ama hızla o iradeyi kaybetmişlerdi. Aynı durum daha önce AKP’nin de başına geldi, 2005 yılında […]
Hükümet, gecikerek de olsa Kürt meselesine, kamuoyunu da katarak çözüm getirme yolunda bir çalışma başlattı. Şu ana kadar yapılanlar, Ankara’da “kurumlar arası uyum” halinde bir çözüm iradesinin varlığını gösteriyor.
1991 yılından beri, farklı hükümetler böyle bir irade gösterir gibi olmuş, ama hızla o iradeyi kaybetmişlerdi. Aynı durum daha önce AKP’nin de başına geldi, 2005 yılında önemli bir çıkış yapan Başbakan Erdoğan önemli herhangi bir adım atmadan en gerideki bir konuma çekilmişti.
***
Hükümetin yaptığı ilk çalışma, Kürt meselesi ve terörün sona ermesiyle ilgili düşünceler üreten gazeteci ve yazarları doğrudan “dinlemek” oldu. İki muhalefet partisi de bu toplantıya tepki gösterdi ama MHP’nin tepkisi bütün tahminlerin ötesinde oldu. MHP lideri Bahçeli’ye göre bu sorunun üzerine düşünmek bile vatan haini olmak için yeterlidir.
Terörün ortaya çıkışının üzerinden 25 yıl geçti, yaklaşık 40 bin kişi canından oldu, milyonlarca kişi evinden oldu, toplumun çektiği bütün maddi manevi acıların üstüne 1 trilyon dolarlık bir maddi kayıptan da söz ediliyor.
***
Geçen 25 yılda Türk toplumu birkaç meseleyi öğrenmiştir. Bunlardan biri, terörün Cumhuriyetin başından beri üstü örtülmüş olan kürt meselesi ile bağlantısıdır. İkincisi de teröristleri tek tek öldürmekle sorun çözülemediğidir. Acı tecrübelerle bunları öğrendik.
Şimdi ise toplum olarak, tek tek vatandaşlar olarak şu soruya cevap vermeliyiz: Kan dursun ve Türkiye bir barış ülkesi mi olsun, kan durmasın, insanlar birbirlerini öldürmeye devam etsin, şehit cenazeleri gelmeye devam etsin ve Türkiye bir acılar toplumu olarak mı kalsın?
CHP de MHP de, hükümetin atmaya çalıştığı adımları küçümsemeden önce bu soruya cevap vermek durumundadır.
***
Kendisinden başka herkesi, her farklı düşünceyi, her çözüm çabasını vatana ihanet ile suçlamak, kan dökülmeye devam etmesini istemek anlamına gelir.
Bu ruh haline göre Yunanlılar düşmandır, Araplar düşmandır, Kuzey Irak Kürtleri düşmandır, Ermeniler düşmandır, Yahudiler düşmandır, Avrupa Birliği düşmandır, Amerika düşmandır, Türk vatandaşlarının bir bölümü de düşmandır…
Bu kompleks yumağının tam karşısında ise bütün komşularıyla iyi geçinen, iyi ilişkiler kurmuş, kendi vatandaşlarının tümüyle barışık bir Türkiye vardır. Ve herkesin istediği “Büyük Türkiye” de bu Türkiye’dir.
Eğer AKP hükümeti, MHP’nin başını çektiği “çözüme hayır, kan dökülmesine devam” kampanyasının etkisiyle duraksar ya da yavaşlarsa “düşmanlıklar toplumu” isteyenlerin tuzağına düşmüş olur.