DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk, Emine Ayna ve DTP TBMM Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş dün Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüştü. Görüşmeye AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay da katıldı. Bu görüşme Kürt sorununda çözümün işareti olmasa bile, Türkiye siyasi yaşamında bir ‘Normalleşme’nin başlangıcıdır. ‘Normalleşme’nin sürüp sürmeyeceği hiç kuşkusuz hükümete bağlı. Hükümet, Başbakan ve […]
DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk, Emine Ayna ve DTP TBMM Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş dün Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüştü. Görüşmeye AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay da katıldı.
Bu görüşme Kürt sorununda çözümün işareti olmasa bile, Türkiye siyasi yaşamında bir ‘Normalleşme’nin başlangıcıdır. ‘Normalleşme’nin sürüp sürmeyeceği hiç kuşkusuz hükümete bağlı. Hükümet, Başbakan ve görüşmeye katılan İçişleri Bakanı DTP ile görüşmeden sonra, emirlerindeki Emniyet güçlerine DTP’ye karşı yürütülen ardı arkası alınmayan gözaltı ve tutuklama kampanyasına son vermelerini istemeliler. Normalleşmenin bir diğer koşulu ise İmralı’daki koşulların acilen düzeltilmesidir.
Bugün içinde bulunduğumuz aşama, henüz barışın sağlanması ve Kürt sorununda çözüm aşamasından çok, barış ve çözüm için müzakere ortamının güvenceye alınma aşaması olsa gerek. Dağdaki muhatabın ateş altında olduğu, Adadaki muhatabın ‘beyaz işkence’ altına alındığı ve Meclis’teki muhatabın yerel seçimlerden beri gözaltı ve tutuklamalarla baskıya uğradığı, bu arada barış ve çözümü destekleyen özgür medyada çalışanların hapis tehdidi altında tutulduğu koşullarda, barış ve çözüm için özgür ve verimli bir müzakere sürecinden söz edilebilir mi?
Kürt kamuoyunda, hükümetin ‘Demokratik Açılım’ı hakkında haklı kuşkular var. Halk bir kere daha hayal kırıklığına uğramamak için içi boş iyimserlikten uzak duruyor. Hükümet ise CHP ve MHP’nin, bu arada kendi içindeki milliyetçilerin, ona destek veren Zaman gazetesi çevrelerinin provokatif kampanyalarının etkisi altında, kendi seçmen tabanını koruma amacıyla cesur bir ‘açılımdan’ uzak duruyor. Oysa hükümetin Kürt sorununda çözüm için her şeyden önce kendi tabanını milliyetçi önyargılardan kurtarmak için bu kışkırtmalara karşı cesur bir şekilde karşı koyması gerekiyor. Kendi tabanını korumak gibi aslında tam tersine sonuç doğuracak yöntemler, bir yandan Kürt sorununu çözmekten söz edip, öte taraftan bu çözüm sürecinin özneleri ve muhataplarına karşı askeri operasyonlar, gözaltılar, davalar yoluyla baskı uygulamak hem kendi tabanında çözüme dönük güçlü bir iradeyi çökertir, hem de Kürt kamuoyuna hiçbir şekilde güven duygusu vermez.
Bunun sonucu, AKP hükümetinin iki cami arasında bi-namaz kalmasına neden olur.
AKP-DTP görüşmesi bu kayıtlarla elbette olumlu bir gelişmedir. Müzakere ortamına katkıdır.
Bilindiği gibi DTP, Başbakan’dan görüşme talep ettiği zaman şu yanıtı almıştı: PKK’nin terörist olduğunu kabul edin, görüşelim…
DTP bu yakışık almaz önkoşulu kabul etmedi.
Şimdi görüşme yapıldı.
Başbakan PKK ile DTP’yi ‘aynı kefeye’ koymadığını açıkladı.
Ama aynı zamanda tıpkı Hamas’la yapılan görüşmede uygulanan AKP yöntemi burada da uygulandı. Tayyip Erdoğan DTP’yle Başbakan olarak değil de AKP Genel Başkanı olarak konuşmuştu.
Başbakan’ın DTP’yle PKK’yi aynı kefeye koymaması gerçeğin kabul edilmesidir. PKK ile DTP’yi aynı kefeye koymak mümkün değildir. Silahlı ile silahsız, legal ile illegal örgüt aynı kefeye konamaz.
Ama hepsi bu kadar. Şu anda benim görebildiğim kadarıyla, Kürt sorununda çözüm programı bakımından PKK ile DTP arasında hiçbir ilkesel fark yok.
DTP’nin kabulünde Hamas’a uygulanan ‘devlet olarak değil parti olarak görüşme’ yöntemine gelince. Hangi aklı evvel Başbakan’a ‘DTP’ye de Hamas protokolü’ uygulama aklı verdi bilinmez. Bilinmesi gereken DTP’yle ilişkiler diplomasinin değil politikanın işi olduğudur. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketi ‘ayrı bir devlet’ talebini öne sürmüyor.
Bunu da size biz mi hatırlatmalıyız Sayın Başbakan?
Tayyip Erdoğan AKP Genel Başkanı sıfatıyla DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk, Emine Ayna ve Selahattin Demirtaş’la nihayet görüştü. Görüşmeye AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ katıldı. Bu arada görüşmede Beşir Atalay da bulundu. Hangi sıfatla? İçişleri Bakanı olarak mı, AKP üyesi olarak mı?