“Haberin dili, haberde kullanılan kelimeler ve kelime oyunları, haberin taraflı dilini inşâ eden ince ayrıntılardır. Bize haber diye seyrettirilenlerin de birilerinin şahit olduklarını, gördüklerini; hatta bazen de sadece duyduklarını bize aktarmasından ibaret olduğunu hatırlayalım” Ankara’da 2-3 Haziran’da yaşanan faşist saldırılar sonrası gazetelere yansıyan haberler, medyanın taraflılığını ele almak açısında çarpıcı örnekler oluşturdu. Bu taraflılık, açık […]
“Haberin dili, haberde kullanılan kelimeler ve kelime oyunları, haberin taraflı dilini inşâ eden ince ayrıntılardır. Bize haber diye seyrettirilenlerin de birilerinin şahit olduklarını, gördüklerini; hatta bazen de sadece duyduklarını bize aktarmasından ibaret olduğunu hatırlayalım”
Ankara’da 2-3 Haziran’da yaşanan faşist saldırılar sonrası gazetelere yansıyan haberler, medyanın taraflılığını ele almak açısında çarpıcı örnekler oluşturdu. Bu taraflılık, açık seçik bir biçimde değil ama haber anlatımında seçilen kelimelerde ve olayın haberleştirilmesi sırasında öne çıkartılan unsurların tercihinde kendini gösteriyordu.
Yüksel Caddesi’nde stant açan liselilere cadde üzerindeki bir dükkanda çalışan bir grup faşist saldırdı. Olaya polisin de karışmasıyla gerilim tırmandı. Bölgede saatler süren bir çatışma yaşandı. Ertesi gün saldırıları protesto için biraraya gelenlere, yine aynı grup ‘sallama’ olarak tabir edilen büyük ve kesici bıçaklarla saldırdı.
Yaşanan olay ve taraflar son derece net: Stant açan bir grup, bu gruba saldıran ve kesici aletler kullanan bir diğer grup, silah kullanan polisler. İki güne yayılan bu olayın, kamuoyuna yansıtılış biçimi ise haberin dilindeki taraflılığın nasıl ince ayrıntılarda gizli olduğunu gösteriyor.
Ortada ‘çatışma’ var gerekçe yok
İlk örnek haberi, medyada ana akımı temsil eden Doğan grubunun ‘amiral gemisi’ olarak adlandırılan Hürriyet’ten alalım. Gazete, haberi ‘Ankara’da kavga’ başlığıyla verirken olayın, stant açan grubun saldırıya uğramasıyla başladığını belirtiyor. Daha sonra “olayı protesto için sol görüşlü olduğu belirtilen bir başka bir grup da aynı sokakta toplandı. Bu grupla diğer grup arasında da yine taşlı sopalı kavga çıktı” diyor. Habere bakıldığında taraflardan birisinin sol görüşlü olduğu vurgulanırken diğer grubun dünya görüşünün ne olduğu belirtilmiyor. Bu cümleyi takip eden cümlede ise muhabir ve editörün neden bu bilgiyi eksik ya da fazla verdiğini anlıyoruz. Çünkü taşlı sopalı çatışma yaşandığı anlatılıyor. Yazanın ve yayınlayanın ezberi taşlı sopalı çatışmalarla sol görüşlü grupları özdeşleştirmek üzerine kurulu. Olayda sol görüşlü olarak nitelenen grubun ÖSS’ye karşı stand açan liseliler olduğu ise itina ile belirtilmiyor.. Bu ezberi okura da kazandırmak için fazladan bilgiler verilirken haberin 5N+1K olarak formüle edilen temel unsurlarının ihmal edilmesinde bir sakınca görülmüyor. Gazete bu olayın nasıl başladığı ve ‘sol görüşlü grubun’ neden bu çatışmanın tarafı olduğunu anlatmaya lüzum görmemiş. Benim gibi alıngan kimi okurlar ‘acaba gazete, saldırıya uğradığı için mağdur olanların sol görüşlü olması nedeniyle mi bu konulara girmiyor’ sorusunu kendine sormadan edemiyor.
Zaman gazetesinin ‘arıza’ solcuları
Aynı saldırıyı Zaman gazetesi ilk gün yaşananları çarpıtarak ‘Kızılay’da gösteri yapan grupla esnaf birbirine girdi’ başlığı ile verdi. Cihan Haber Ajansı mahreçli haberde başlıktan da anlaşılacağı gibi bir eylem sırasında iki taraf arasında çatışma yaşandığı aktarılıyor. İlk yanlış daha doğrusu tahrip edilmiş bilgi kim sorusuna cevapla veriliyor. Çünkü taraflardan birisi göstericiler olarak tarif edilince bu ortada bir gösteri olduğu anlamına gelir. Oysa olayın aktörleri Yüksel Caddesi’nde açılan stantta duran liseli öğrenciler. Esnaf diye kastedilen de cadde üzerindeki dükkan sahipleri anlamına gelir ki; ertesi gün yapılan ortak açıklamada Yüksel Caddesi Esnaf Derneği’nin de göstericiler olarak tarif edilen grupla birlikte olayı kınadığını öğreniyoruz. Yani haberin kim unsuru haber içerisinde tahrip edilerek veriliyor. Görüldüğü gibi tarafları küçük oyunlarla farklılaştırarak göstericilerin esnafa saldırdığı çağrışımı yaratılıyor.
Gazete ikinci gün gerçekleşen saldırıyı ise ‘Ankara’nın göbeğinde linç girişimi’ başlığıyla duyuruyor. Haberde ‘sallamalı’ saldırıya ve Yüksel Caddesi’ni adeta işgal ettiği halde 5 tane bıçaklı saldırganı engellemeyen polise hiç değinmeden “Olay yerinde toplanan sol grup, bir şahsı tekme ve sopalarla dövdü. Yerde kanlar içinde kalan şahsı tekmeleyenler, kendilerini uzaklaştırmak isteyenlere rağmen şahsa saldırmaya devam etti. Grup, şahsı sopalarla da dövdükten sonra ayrıldı” diyor. Gazete bu mağdur şahsın linç girişiminden birkaç dakika önce kendini tartaklayanların arasına ‘sallama’yla daldığını gizleyerek durduk yerde insanlara saldıran bir takım ‘arıza’ solcular olduğu izlenimini vermeyi tercih ediyor. Bu algıyı yaratmak için de haberin 5N+1K’sınınneden unsurunu es geçiyor.
Sabah gazetesi çok şüpheci: her görünen doğru olmayabilir!
Zamanla aynı çizgideki Sabah ise olayın başlangıcını doğru anlatırken habere dair verdiği detaylarda yalan yanlış ve yanlı bilgi verme yoluna gidiyor. “Dün akşam üzeri aynı yerde olay çıkartan Devrimci Liseliler adlı grup ile kendilerine Halk Evleri adını veren aşırı sol grup Yüksel’de yaşananları protesto için bugün stant açtı. Kalabalık olan caddede bir vatandaşın kendilerine sallama tabir edilen kesici alet ile saldırdığı iddiası ile protestocular şahsı linç etme girişiminde bulundu.” Habere bakıldığında zaten olayların ‘aşırı solcu’ gruplar tarafından çıkartıldığına dair yönlendirici ifadeler yer alıyor. Aşırı solcu ifadesinde aşırılığın hangi ölçüye göre saptandığı ayrı bir muamma konusuyken her türlü taşlı sopalı kavgayı aşırı solcu gruplara mal edip toplumsal muhalefet kurumlarının adını da aşırı solcu grup olarak sıralamak bu grupların meşruiyetini zedeleme çabası anlamına gelebilir. Bu grupların adının yazılışı konusunda bile fikir sahibi olmayan muhabir ve editör her nedense sallama fotoğraflarına ve yüzlerce görgü tanığına rağmen sallamalı saldırıyı da bu aşırı solcu grupların bir ‘iddiası’ olarak niteliyor. İddia ne demek TDK sözlüğüne göre“Kendinde olmayan bir yeteneği, bir durumu varmış gibi gösterme”. Gazete kameraların ve yüzlerce kişinin gördüğü şahit olduğu bir durumu bu aşırı sol gruplar uydurmuş, yokmuş da varmış gibi gösteriyor demeye getiriyor.
Görüldüğü gibi sadece bir olayın haberleştirilmesi konusunda farklı çizgideki farklı yayın organlarının haberlerine bakıldığında bile onlarca tarafgir detayla karşı karşıya kalınıyor. Olayı taraflardan birinin ‘esnaf’ olduğu çarpıtması altında yanlış aktararak sol görüşlü grupları itici göstermekten, kitlesel hezeyana sebep olan sallamalı saldırıyı gizleyip solcular için şuursuz saldırgan profili çizmeye kadar farklı eğilimler var. Tüm haberlerin ortak noktası saldırının odağı olan ÖSS karşıtı liselilerden bahsetmek yerine saldırıya uğrayan liselilerin nefsi müdafası sonucu başlayan çatışmaya odaklanmak.
Haberin dili, haberde kullanılan kelimeler ve kelime oyunları, haberin taraflı dilini inşâ eden ince ayrıntılardır. Bize haber diye seyrettirilenlerin de birilerinin şahit olduklarını, gördüklerini; hatta bazen de sadece duyduklarını bize aktarmasından ibaret olduğunu hatırlayalım. Anlatıcının, bir defada milyonlarca seyirciye, okura sesleniyor olması onu daha güvenilir kılmıyor.