Nazi rejiminin insanlık dışı uygulamalarında Osmanlı’nın son dönem politik pratiğinden önemli ölçüde yararlanıldığı söylenir.(1) Bu savın ileri sürülmesindeki gerçeklik payı elbette büyüktür. Başta ordu(2) olmak üzere, Osmanlı kurumlarında görev yapmış, birçok Alman (ve Avusturyalı), Almanya’da, Nazi rejiminin kuruluşunda önemli işlevler görmüştür. Bunlardan bazılarının, -özellikle Ermenilere karşı gerçekleştirilen soykırımın planlama ve uygulamasında aktif rol oynayanların-, Osmanlı […]
Nazi rejiminin insanlık dışı uygulamalarında Osmanlı’nın son dönem politik pratiğinden önemli ölçüde yararlanıldığı söylenir.(1) Bu savın ileri sürülmesindeki gerçeklik payı elbette büyüktür.
Başta ordu(2) olmak üzere, Osmanlı kurumlarında görev yapmış, birçok Alman (ve Avusturyalı), Almanya’da, Nazi rejiminin kuruluşunda önemli işlevler görmüştür.
Bunlardan bazılarının, -özellikle Ermenilere karşı gerçekleştirilen soykırımın planlama ve uygulamasında aktif rol oynayanların-, Osmanlı egemenlik alanında edindiği deneyimleri Nazi rejimine aktardığına şüphe yoktur.
Alman Federal Parlamentosu Bilimsel Hizmetleri’nce, Ermeni Soykırımı üzerine hazırlanan
3 Nisan 2000 tarihli ve WD 1-23 /00 kayıt numaralı raporda, ʺçalıştırarak imha etmeʺ, ʺhayvan vagonlarıyla nakilʺ ve ʺtıbbi deneyʺ gibi uygulamaların yanı sıra, örneğin Trabzon’da Ermeni çocukların hamam süsü verilmiş odalarda zehirli gazlarla öldürüldüğü; bunların da kısa bir zaman sonra nasyonal sosyalistler tarafından örnek alındığı yazılıdır.(3)
Bu çalışmada, Osmanlı İmparatorluğunda görev yapmış ve daha sonra Nazi saflarına katılmış Alman ve Avusturyalı’lardan birkaçının serüveni konu edilecek.
Karl Dönitz (1891-1980)
Karl Dönitz, 16 Eylül 1891’de Berlin / Grünau’da doğmuş bir Alman deniz subayıdır. 1910’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na girmiştir.
Osmanlı’nın Almanlardan satın aldığı(4) ve Enver Paşa’nın emriyle Karadeniz’e açılarak Rusya gemilerine ve limanlarına saldıran savaş gemilerinden birinin, Breslau’nun kaptanıydı.
Breslau, diğer adıyla Midilli, 20 Ocak 1918’de İmroz’da, İngiliz donanmasına karşı yapılan bir baskın sırasında, mayına çarparak batmıştı.
Dönitz, I. Paylaşım Savaşı yıllarındaki ʺbaşarıʺ sından ötürü, hem Alman hem de Osmanlı yönetimi tarafından birçok nişana layık görülmüştür. Kendine, Osmanlı tarafından ʺHilal Madalyası / Eisernen Halbmondʺ ve ʺ4. Sınıf Mecidî Madalyası / Medjidie-Orden IV. Klasseʺ verilmiştir.(5)
1935’te güneydoğu Asya’ya yaptığı uzun bir geziden döndüğünde, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Erich Raeder ile birlikte, yeni denizaltı silahlarının geliştirilmesiyle görevlendirilmiştir.
1943’te oramiralliğe yükselen Dönitz, II. Paylaşım Savaşı yıllarında Alman Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmiştir. Hitler’in vasiyeti üzerine, halefi olarak, Devlet ve aynı zamanda da Genel Kurmay Başkanlığı gibi görevleri üstlenmiştir. Ancak bu görevlerini, İngilizler tarafından yakalanıp tutuklandığı 23 Mayıs 1945 tarihine kadar, yalnızca 23 gün sürdürebilmiştir.
II. Paylaşım Savaşı sonrası kurulan Uluslararası Askeri Mahkeme’de (Nürnberg Mahkemeleri), önemli savaş suçlusu olarak yargılanan 24 kişiden biridir. Üst düzey askerlerin yargılanması Sovyet ve Fransızların ortak görüşü, Amerikalıların da ilgi alanındaydı. Bu çerçevede, İngilizlerin önerdiği Keitel’in yanı sıra Jodl, Raeder ve Dönitz’in de, Alman militarizminin öncüleri olarak yargılanması düşünüldü.(6) 1 Ekim 1946’da, kendisine yöneltilen 3 suçlamanın 2’sinden suçlu bulunarak 10 yıl hapse mahkum edildi. Hapisten, 11 yıl 4 ay sonra, Ekim 1956’da ancak çıkabildi.
Karl Dönitz, anılarında kendini, Nazi rejimiyle mesafeli duran bir asker olarak nitelese de, 1976’da New York’ta yayımlanan bir kitapta, çoğunluğunu politikacı, tarihçi ve askerden oluşan birçok kişi Dönitz’in savaş suçlusu olarak cezalandırılmış oluşunu haksızlık olarak görse de, eldeki belgeler onun suçluluğunu yeterince ele veriyor.
17 Eylül 1942’de Alman denizalt filosuna ʺLaconia Orderʺ olarak bilinen bir emir verdi. Buna göre; batırılan gemilerden hayatta kalanlara yardım edilmeyecekti.
1943’ten sonra da deniz savaşı üzerine stratejik kararlarda Hitler’e danışmanlık yaptı.
Donanma Komutanı olarak, 30 Ocak 1943’te, düşman ticaret gemilerinin olduğu kadar bağımsız ticaret gemilerinin de batırılmasını Alman denizaltılarına emretti.
14 Şubat 1945’te gençliğe hitaben yaptığı radyo konuşmasında, gençliğin, beden ve ruh olarak Führer (Hitler)’e bağlanması gerektiğini ve asıl önemli olanın Führer’e olan bu koşulsuz bağlılık olduğunu belirtti.
Devlet Başkanlığı görevini üstlendiği 1 Mayıs 1945 günkü radyo konuşmasında, Führer’in Avrupa halklarını bolşevizmden koruma büyük idealine sadık kalınması gerektiğini, onun bu uğurda canını feda edip kahramanca öldüğünü söyledi. Sonra da, ʺBen, bolşevizme karşı savaşı sürdürmek için Alman ordusunun her türlü kumandasını üstleniyorum…..ʺ dedi.
Buna karşın, Nürnberg duruşmalarında, ne Hitler ile Oshima arsındaki konuşmalardan, ne denizaltı savaşında verilen emirlerden, ne de Alman denizaltı filosunun kayıp ve başarılarından bilgisi olduğunu söyledi. Ayrıca, Yahudi soykırımından da habersizmiş!
Hitler’in kendi yerine geçmesini istediği kişinin, olanlardan bihaber olması düşünülemez.
İmparatorluğun son devlet başkanı olan Karl Dönitz, 24 Aralık 1980’de öldü.
Max Erwin von Scheubner-Richter (1884-1923)
Baltık Almanı(7) bir ailenin çocuğu olarak Riga’da (Letonya) doğdu. Rusya’daki devrimci durum (1905) üzerine Almanya’ya geldi. 1914 yılında savaş gönüllüsü olarak orduya yazıldı. 1915’te konsolos yardımcısı olarak Erzurum’a atandı. Ermeni soykırımı haberlerini Berlin’e iletenlerden biri oldu.(8)
Daha sonra, Avrupa’nın değişik yerlerinde görev yaptıktan sonra Riga’daki ordunun başkomutanlığına getirildi. Savaş sonrasında, Alfred Rosenberg önderliğindeki Freikorbs birliklerinde; Mart 1920’de de, ʺKapp Darbesiʺ ya da ʺKapp-Lüttwitz Darbesiʺ olarak bilinen ve Wolfgang Kapp’ın önderliğindeki, Weimar Cumhuriyetini yıkmaya yönelik sağ darbe girişiminde yer aldı. Darbe başarısız olunca Münih’e kaçtı.
Ekim 1920’de, Hitler’le ilk kez buluştu. Bu görüşmenin sonucu, Hitler’in dış politika danışmanı ve finansal destekçisi oldu. Başka para kaynaklarına ulaşmada önemli ve başarılı aracılıklar yaptı.
1920 yılında, Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi’ne (NSDAP) girdi ve Hitler’in ilk ʺpolitik genelkurmay başkanıʺ ve milliyetçi Erich Ludendorff’un sadık adamı oldu.
Münih’te, Alman milliyetçileriyle Rus monarşistlerinin ilişkisini geliştirmek amacıyla
ʺİktisadi Kalkınma-Birlikʺ adlı organizasyonu kurdu. ʺWeimar Demokrasisiʺ ne karşı, Alfred Rosenberg ile birlikte ʺHitler-Ludendorffʺ darbesi için plan önerdi. 8 Kasım’da Ludendorff’u bizzat kendisi ayaklanmacıların yanına getirdi. 9 Kasım günü darbecilerin ön safında, Hitler, Ludendorff ve Hermann Göring ile birlikte, Savaş Bakanlığı’na gitmek üzere Feldherrnhalle’ye yürüdü. Çıkan çatışmada, Münih polisi tarafından vurularak öldürüldü.
Bu olay nedeniyle hapse atılan Hitler, cezaevinde yazdığı ʺKavgamʺ adlı kitabının birinci bölümünde onun için, ʺHerkesin yerine biri koyulabilir, biri hariç: Scheubner-Richter.ʺ demiştir.(9)
Scheubner-Richter, İstanbul Alman Büyükelçisi Hans Freiherr von Wangenheim’a, 20 Mayıs 1915 tarihinde yazdığı bir raporda, Ermeni kadın ve çocuklarının, yardım isteğiyle kendilerini atının önüne attığını (Die Frauen warfen sich und Kinder vor mein Pferd und baten um Hilfe.) yazıyordu. Yine yazdığına göre, sürgüne gönderilen ve yiyeceği olmayan Ermenilere ekmek dağıtılmasını sağlamıştı.
Viktor Pietschmann (18
81-1956)
Avusturyalı Balıkçılık Bilgini. 1905 yılında zooloji eğitimini tamamlayarak Viyana Doğa Tarihi Müzesi Balık Koleksiyonu Bölümü’nde, Franz Steindachner’in asistanı oldu. Steindachner’in emekliliği üzerine (1919) onun görevini üstlendi ve emekli olduğu 1946 tarihine kadar bu görevi sürdürdü. Bilimsel araştırmalar için birçok yere gitti. 1914’te yine ʺbilimselʺ bir araştırmada bulunduğu sırada 1. Paylaşım Savaşı başladı. Pietschmann, askerlik görevini subay olarak Osmanlı’da yerine getirmek için orduya yazıldı. Erzurum’da bir kayakçı birliği yetiştirmekle görevlendirildi. Aslında bir Alman ajanı olan Pietschmann, Almanya’nın isteğiyle, Doğu Anadolu’nun etnik yapısı üzerine bir rapor ve bölgenin birçok haritasını hazırladı.
ʺAskeri strateji açısından 1914 yılında Doğu Vilayetleri’ndeki etnik durumʺ u anlatan rapor, ʺTürkiye-Ermenistan’ına Dair Rapor, yazan Dr. Victor Pietschmann, Viyanaʺ diye başlıyor.
Raporun bir yerinde, ʺHalihazırdaki durumu kısaca ortaya koymak gerekirse, Rusya’ya doğru yapacakları bir ileri harekât durumunda, Türkler, büyük kısmı rakip taraf tarafından işlenmiş, kin ve nefret tohumları ekilmiş, düşmanlaştırılmış bir halkın yaşadığı topraklardan geçmek zorunda kalacak, üstelik bunu aynı halkın oğullarından oluşan birliklerle yapacaklardır.ʺ (10) diye yazıyor.
Ardından da, ʺbu durumu -elbette mümkün olduğu kadar çabuk- değiştirebilmek içinʺ diyor ve alınabilecek önlemleri dört madde halinde özetliyor.
Raporun, Osmanlı Genelkurmay Başkanı Bronzart von Schellendorf’a iletilmek üzere, dönemin 1. Ordu Komutanı General Liman von Sanders’e yazıldığı imzalardan anlaşılıyor.
30’lu yıllarda yasa dışı Nazi faaliyetlerinde bulunan Pietschmann(11), Nazi partisi NSDAP’a üye olmadı. Bunun nedeni, Pietschmann’ın Viyana merkezli bir Nazi hareketi önerisine Hitler’in ilgi göstermemesi olarak düşünülüyor.
Nazilerin Avusturya’yı işgalinden sonra, Viyana Doğa Tarihi Müzesi’nin basın sözcüsü oldu. 2. Paylaşım Savaşı yıllarında Polonya’da, Almanya adına balık fabrikası kurma çalışmalarında bulundu.
Konstantin Freiherr von Neurath (1873-1956)
Hukuk eğitimi gördü. 1903’te Londra’da başladığı konsolos yardımcılığı ve elçilik müşaviri (legationsrat) görevinden sonra, büyükelçilik danışmanı olarak 1914’te İstanbul’a geldi ve 1916’ya kadar bu görevde kaldı.
1. Paylaşım Savaşı’nda ʺWürttemberg Humbaracı Alayıʺnda yedek subay olarak görev yaptı.
Roma Büyükelçiliği yıllarında (1921-30), İtalyan faşizmini hoş görmemekle birlikte Benito Mussolini’ye karşı saygılıydı.
1932’den 38’e kadar başta Franz von Papen olmak üzere, Kurt von Schleicher ve Adolf Hitler’in şanşölyelikleri altında dışişleri bakanı olarak görev yaptı.
Dışişleri Bakanlığı sırasında; Almanya, Ekim 1933’te Milletler Cemiyeti’nden ayrıldı, 1936’da Ren bölgesi (Rheinland) yeniden silahlandırıldı, İtalya ile müttefik olundu (Achse Berlin-Rom) ve Japonya ile Komintern Karşıtı Antlaşma (Antikominternpakt) yapıldı.
Neurath, 1937’de NSDAP’a üye oldu.(12) İşgal altındaki Çekoslavakya’ya, Böhmen ve Mähren İmparatorluk Hamisi (Reichsprotektor) olarak, general rütbesiyle atandı (1939-41). Yasa çıkarmak, basın özgürlüğünü kısıtlamak, işletmeleri ve partileri dağıtmak (lağvetmek) gibi yetkilere sahipti. Nazilere karşı yapılan sabotaj eylemlerinden bütün Çek halkını sorumlu tutacağına dair uyarılarda bulundu. Eylül 1939’dan itibaren Çek aydınlarına yönelik bir tutuklama dalgası başlattı. Bunların çoğu toplama kamplarına gönderildi.
Bütün bu yaptırımlara karşı yine de Çek direniş hareketine karşı başarı sağlayamadı. Hitler, onu genişleyen Çek direnişini bastırma konusunda yeterince sert olmamakla suçladı. 1941 yılında yetkileri azaltıldı. Yerine atanan protektor Reinhard Heydrich ise Çek direniş savaşçıları tarafından öldürüldü.
Neurath, 6 Mayıs 1945’te, Fransız birliklerince esir alındı ve Uluslararası Askeri Mahkeme’ye (IMT) sevkedildi.
1946’da, Nürnberg Savaş Suçluları Mahkemesi’nde, savaşın baş sorumluları olarak gösterilen 24 kişi arasında yer aldı. Kendisine yöneltilen suçlamaların hepsinden suçlu bulunarak, 15 yıl hapse mahkum edildi. 6 Kasım 1954’te, cezasını çekmekte olduğu Berlin / Spandau’daki savaş suçlularının kaldığı hapishaneden hastalık dolayısıyla salıverildi.
Fritz Bronzart von Schellendorf (1864-1950)
1914-17 yılları arasında Osmanlı genelkurmay başkanıdır. Bu zaman aralalığı aynı zamanda Sarıkamış felaketinin yaşandığı tarihtir de.
Ermenilere karşı önyargılı olan Bronzart Paşa, 1919’da, ʺErmeni, Yahudi gibidir. Anayurdu dışında, yerleştiği yerin sağlığını emen parazit gibidir / Der Armenier ist wie der Jude, außerhalb seiner Heimat ein Parasit, der die Gesundheit des anderen Landes, in dem er sich niedergelassen hat, aufsaugt.ʺ(13) demiştir.
Bu ırkçı sözlerde iki nokta önemlidir. Bir: Alman kamuoyunu yanlış yönlendirmek için, Osmanlı Ermenileri kendi anayurtlarında değilmiş gibi gösterilmektedir. İki: Daha sonraki Yahudi soykırımının ideolojik altyapısı hazırlanmaktadır.
Gerçekten de, A. Hitler, Kavgam adlı kitabında, Yahudilerin ‘parazit’ olduğunu defalarca söylemiştir.(14)
Bronzart Paşa’nın, Nazi Almanyası dönemindeki yaşamına ilişkin yeterince kaynak bulamadım.
Johannes Friedrich Leopold von Seeckt (1866-1936)
Aralık 1917’de görevinden alınan Schellendorf’un yerine göreve, Osmanlı genel kurmayının başına getirilmiştir. 1. Paylaşım Savaşı’nın başında albay rütbesinde iken, savaşla birlikte generalliğe kadar hızla yükselmiştir.
1918’de Alman ordusunun başına getirilen Seeckt, 1926’ya kadar bu görevde kalmıştır. Versay antlaşmasına göre silahlanmaması gereken Alman ordusunun yeniden ve gizlice silahlanmasını sağlamıştır.
Nasyonalistlerin ʺKapp Darbesiʺne sessiz kalan Seeckt, 1926’da görevden alındıktan sonra Nazilere katılmış, daha sonra Çin ordusunun modernizasyonu çalışmaları için Hitler tarafından Çin’e yollanmıştır.
Notlar:
1. Hitler’in, Polonya’ya saldırısından kısa bir zaman önce, 22.08.1939’da, ordunun üst düzey komutanlarına yaptığı bir konuşmada, dünya kamuoyu vicdanının unutkanlığına işaret ederek; ʺErmenilerin ortadan kaldırılmasından söz eden var mı?ʺ demiştir.
2. Osmanlı’nın Alman subaylarının rütbeleri, görev yerleri ve süreleri hakkında geniş bilgi için: http://forum.axishistory.com/viewtopic.php?f=80&t=107127#p946738
3. Wissenschaftliche Dienste Des Deutschen Bundestages, Ausarbeitung, Türkischer Genozid an den Armeniern im Jahr 1915, 03. April 2000
4. Ayrıntılı bilgi için bkz. Güngör Şenkal, Bir Başka Açıdan ʺGoebenʺ ve ʺBreslauʺ, Resmi Tarih Tartışmaları -3- (içinde), Türkiye ve Ortadoğu Forumu Vakfı, Nisan 2007 Ankara
5. O dönemde, Alman ve Osmanlı askeri personeli arasında karşılıklı onurlandırma yaygındı. Almanlar da ʺDemirhaç Nişanı / Eisernes Kreuzʺ veriyordu.
6. Annette Weinke, Die Nürnberger Prozesse, Verlag C.H. Beck oHG, München 2006
7. Rusya Türkleri’nin, Türk milliyetçiliğinin gelişmesinde oynadığı rolün bir benzerini, Baltık Almanları’nın Alman milliyetçiliğinin gelişmesinde oynadığı düşünülebilir.
8. Taner Akçam, İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu – İttihat ve Terakki’den Kurtuluş Savaşı’na, İmge Kitabevi Yayınları, Ocak 2002 – Ankara
9. http://le
xikon.freenet.de/Max_Erwin_von_Scheubner-Richter
10. Hans – Lukas Kieser, Iskalanmış Barış – Doğu Vilayetlerinde Misyonerlik, Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938, Çev: Atilla Dirim, İletişim Yayınları, s. 782-786, 1. Baskı, 2005 İstanbul
11. Anne-Catherine Simon, ʺKriegsbedingte Zwangsumsiedlungʺ, Die Presse, 16 Ekim 2006
12.
http://www.dhm.de/lemo/html/biografien/NeurathKonstantin/index.html
13. Wolfgang Gust, Der Völkermord an den Armeniern, München 1993, s. 267, Aktaran: Ulla Kux, http://mkll.de/?p=60
14. Adolf Hitler, Kavgam, Tercüme: A. Nejad, Toker Yayınları, s. 326-327, 7. Baskı, 1975 İstanbul