29 Mart’ta yapılacak yerel yönetim seçimleri, oldukça ilginç bir süreçten geçiyor. Yolsuzluk dosyalarının havalarda uçuştuğu, kimin kirinin daha kalın olduğu üzerine yapılan tartışmalar birbirini takip ediyor. Seçim kampanya döneminin en fazla tartışma koparan olaylarından birisini de önce kömürle başlayan, beyaz eşya, mobilyaya yayılan, bugün için soğanla devam eden “yardım dağıtımı” oluşturuyor. Küresel kriz başlamadan “kuru […]
29 Mart’ta yapılacak yerel yönetim seçimleri, oldukça ilginç bir süreçten geçiyor.
Yolsuzluk dosyalarının havalarda uçuştuğu, kimin kirinin daha kalın olduğu üzerine yapılan tartışmalar birbirini takip ediyor.
Seçim kampanya döneminin en fazla tartışma koparan olaylarından birisini de önce kömürle başlayan, beyaz eşya, mobilyaya yayılan, bugün için soğanla devam eden “yardım dağıtımı” oluşturuyor.
Küresel kriz başlamadan “kuru soğana muhtaç” hale getirilmiş vatandaşlarımız en hafif deyimle minnet duyguları esir edilerek, “yardım”la bağımlı seçmen haline getirilmeye çalışılıyor.
Seçim sonuçları seçmenin davranışlarını etkilemenin dışında yollarla da belirlenebiliyor.
Bunlardan birincisi seçmen listelerinin ayarlanması, daha etkili olanı ise sandığa atılan oylar ile listeye yansıyanlar arasında fark yaratılması, yani doğrudan müdahale.
Kraldan fazla kralcı olmak diye tanımlanan bir davranış kalıbı devlet görevlilerinde kendini hızla açığa vuruyor.
Yardım dağıtımları seçmenin davranışını etkilemeye yönelik çabaların açık bir örneğidir. Olmasa Yüksek Seçim Kurulu Tunceli’deki yardımların durdurulması kararı vermezdi.
Ancak gözden kaçan ve genellikle iş işten geçtikten sonra akla gelen asıl sorun seçim sandıklarının güvenliğidir.
Son genel seçimler sonrasında günlerce, haftalarca çeşitli seçim çevrelerinde çöplüklerden, boş arazilerden oy pusulaları toplandığını unutmuş gibiyiz.
Bugün yetkilerini iktidar partisinin seçimi kazanması için kullanan, mahkeme kararları bile takmayan valilerin, kaymakamların, emniyet görevlilerinin, kısaca devlet görevlilerinin seçimler sırasında nasıl bir etkisi olabileceği çok fazla tartışılmıyor.
Daha seçim listeleri hazırlanırken yaşananlar bile seçim sonuçlarının belirlenmesi konusunda birilerinin ciddi hazırlık yaptığını ortaya koymaya yeterlidir.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu Başkanvekilinin yaptığı bir açıklama bu konuda herkes için uyarıcı niteliktedir:
“Her sayımdan sonra gene sayamadık, sokağa çıkma yasağı uygulandı, gene otobüslerle taşındı deniyordu. Ne yapsın kurum? Kurum suçlanıyor. Bazı yerlerde ilgili erkanın esiri vaziyetinde, bir yerde bekletilip, sen orda dur, görme deniyordu. Otobüs geçince insanları görme diye yani. … Şöyle düşünün geçmişte otobüsle taşımayı kimler yapıyordu? Onlar bu sefer bunu da yapıyorlar. Teknolojiye onlar da adapte oldular.”(*)
Ama daha önemlisi var, TÜİK Başkanvekili biz sayımı yaptık, İçişleri Bakanlığına teslim ettik, sonra ne oldu bilemem diyor. Yani bugün seçmen listelerine veri tabanı olan sayım listelerinin durumu, İçişleri Bakanlığı’nın yetkisine bırakılmış. Bu bile yeterince şüphe duyulmasına gerekçe oluşturabilecek bir nedendir.
Seçmen listeleri üstüne gölge düştükten sonra seçimlere hile karıştırılması olasılığı, bu kadar iktidar gönüllüsü vali, kaymakam, emniyet görevlisiyle önemli oranda artmaktadır.
Geçmişte siyasi partiler sandıklar konusunda titiz davranırlardı, her sandığın başında en az bir görevli olurdu. Sayım dikkatle izlenir, notlar tutulur, sonuçlar hızla ilçe, il merkezlerine aktarılırdı.
Günümüzde seçim sandıklarını en iyi takip eden yine iktidar partisi, muhalefet partileri sandıkların başlarına koyabilecekleri bir örgütlenmeden uzaklar.
Bu durumda iktidar partisinin kadroları ve yandaş devlet görevlileri rahatlıkla seçimin sonucunu tayin edebilecek olanağı yakalayacaklardır.
2009 Yerel yönetim seçimleri çok önemli bir eşiktir, seçim sandıklarına giren oylarla, sandık kurulunun saydığı ve listelere yazılarak seçim kuruluna teslim edildiği oy sayıları, dağılımları bir olmalıdır.
Bunun için sadece siyasi partiler değil, vatandaşlar da oy kullanma sona erdiğinde sayımın başında bulunmalı ve yeniden biçimlendirilmesine izin vermemelidir.
(*) TÜİK Başkanı’ndan nüfus sayımı ve seçmen itirafları 09.03.2009 (http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=118463)