Kuşlar dal değiştirdikçe Balıklar elbirliğiyle Derindeki durumlarını Savunurlar huni şeklinde Cemal Süreya Eskişehir-Osmangazi Kültür Dernekleri Federasyonu’nun, 6 Ocak 2009 tarihinde dernekleri önünde yaptığı basın açıklaması sırasında, dernek üyeleri ellerinde ırkçı parolalar bulunan dövizler bulundurmuştu. Bu dövizlerde, Ermeni ve Yahudileri aşağılayan sözler yazılıydı.(*) Sorumluları hakkında, ʺAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesi de dikkate alınarak… TCK 216. […]
Kuşlar dal değiştirdikçe
Balıklar elbirliğiyle
Derindeki durumlarını
Savunurlar huni şeklinde
Cemal Süreya
Eskişehir-Osmangazi Kültür Dernekleri Federasyonu’nun, 6 Ocak 2009 tarihinde dernekleri önünde yaptığı basın açıklaması sırasında, dernek üyeleri ellerinde ırkçı parolalar bulunan dövizler bulundurmuştu. Bu dövizlerde, Ermeni ve Yahudileri aşağılayan sözler yazılıydı.(*)
Sorumluları hakkında, ʺAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesi de dikkate alınarak… TCK 216. maddesi nedeniyle ırk ayrımı yaptıkları gerekçesiyleʺ soruşturma başlatılması için suç duyurusunda bulunuldu.
Belirtmekte yarar vardır ki, aşağılanan topluluk üyelerinin TC vatandaşı olup olmaması, yaklaşımın suç olma niteliğini değiştirmez!
Bir topluluğu, bütüncül bir yaklaşımla; Türkler, İspanyollar, Ermeniler, Romanlar ya da Kazaklar diye övmek ya da yermek, düşünüş/söyleniş biçimine göre milliyetçi, ırkçı, şoven (kısaca, MIŞ) ya da bunların bir karışımıdır.
Toplumlar homojen olmadığından, -sınıflı toplumlarda bu zaten söz konusu olamaz,- bir bütün olarak iyi ya da kötü olarak adlandırılamaz.
Bunun tersini düşünen ya da hayal edenler milliyetçi, ırkçı ve şoven kesimdir.
Günümüz devletler genel politikasının açık ya da gizli bir parçası haline gelen MIŞ virüsü, toplumsal atmosferi öylesine etkisi altına almıştır ki, virüs, karşısında olması gereken sol-sosyalist düşüncelilere bile sirayet etmiştir. Bu durum Türkiye’de daha da belirgindir.
Bu kirlenmişlik içinde Türkiye toplumsal formasyonu acıdan acıya sürüklenmektedir.
Sürecin tersine çevrilebilmesi için, söz konusu olan akımların her türlüsüne karşı olmak ve karşı duruşun örgütlenmesine katkıda bulunmak, günümüz insanlık görevlerinin baş sıralarında gelmektedir.
Anılan MIŞ virüsünün toplumsal zararlarını -en ʺmasumʺuna kadar, ayrımsız ve hiçbir biçimde meşrulaştırmaya kalkışmadan-, her platformda göstermeliyiz.
‘Öteki’nin ‘olumsuzluğu’ üzerinden kendine yaşam alanı arayan MIŞ’ın, bilinci körleştirici özelliği, Eskişehir örneğinde bir kez daha görülmüştür. ‘Öteki’ne hakaret edeceğim derken, kendilerini ne konuma düşürdüklerini, okuduğunu düşünen herkes görebilir!
Ötekileştirmeden ve de ötekileştireceğim derken farkında olmadan kendini aşağılamadan yaşamak olanak dahilindedir ve insanlık bunu öğrenmek zorundadır.
Irkçılık suçu işleyenlerin yasa önünde cezalandırılması elbette gerekli ve önemlidir. Ancak, asıl önemli olan, ırkçılığın toplumsal bilinçte mahkum edilmesini sağlamaktır. Bunun için daha çok çaba göstermemiz gerekir.
Değilse, bu düşüncelerle zehirlenmiş özel ve tüzel kişilerin, özellikle koşulların kendileri için elverişli olduğu dönemlerde, içlerindeki zehri kusmaları kaçınılmazdır.
(*) Dövizlerdeki sözler, haber içeriğinde olsa bile tekrarlanmasının -sözleri yaygınlaştırarak canlılığını korumasını sağlayacağından- yanlış olacağı bilinciyle, yazıya alınmadı.