DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri (Dev Sağlık-İş) sendikası bugün 12.30’da Çapa Kızılay Kan Merkezi önünde, sendikalı oldukları için önce sürülen daha sonra da işten atılan Kızılay Kan Merkezi çalışanları ile birlikte bir basın açıklaması yaptı. Sağlık emekçileri işten atılan işçilerin işe iadesini ve sendikal çalışma önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Eylemde ilk önce söz alan Dev […]
DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri (Dev Sağlık-İş) sendikası bugün 12.30’da Çapa Kızılay Kan Merkezi önünde, sendikalı oldukları için önce sürülen daha sonra da işten atılan Kızılay Kan Merkezi çalışanları ile birlikte bir basın açıklaması yaptı. Sağlık emekçileri işten atılan işçilerin işe iadesini ve sendikal çalışma önündeki engellerin kaldırılmasını istedi.
Eylemde ilk önce söz alan Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Sendikamıza üye oldukları için arkadaşlarımızın Ardahan ve Şırnak’a sürgün edilmelerini iki hafta önce yine burada yaptığımız bir eylemle protesto etmiştik” dedi. Çerkezoğlu, ‘Bir milyon iyi insan’ aradığını söyleyen Kızılay Kan Merkezi’nin Dev Sağlık-İş’e üye olan çalışanlarını ilk önce sürgün ettiğini daha sonra ise işten çıkardığını belirtti.
Ülkenin dört bir yanındaki krizleri bahane eden sermayedarların çalışanlarını kapı önüne koyduğunu ifade eden Çerkezoğlu, bu dönemde halkın dayanışma kültürüyle var olan Kızılay Kan Merkezi’nden daha farklı tavır beklediklerini söyledi.
Kızılay Kan Merkezi yöneticilerinin asılsız iddialarla polisi buraya çağırarak, “bizim olan kurumu bizden korumaya çalıştığını” ifade eden Çerkezoğlu, “Soruyorum, kimin kurumunu kimden koruyorsunuz” dedi. Çerkezoğlu sözlerine, “Kızılay yönetimi bilsin ki bu mücadele devam edecek” dedi.
Daha sonra işten çıkarılan Çapa Kızılay Kan Merkezi çalışanları söz aldı.
İlk olarak söz alan Dudu Tekkanat, Türkiye’nin ilk hemşirelik okulu olan Kızılay Özel Hemşirelik Koleji’nde dört yıl yatılı okuduktan ve dört yıl da mecburu hizmetini yaptıktan sonra ülkenin dört bir yanında Kızılay’ı alınlarının akıyla temsil ettiklerini söyledi. Dosyalarının teşekkür ve başarı belgeleriyle dolu olduğu belirten Tekkanat, iki yıldır Kan Merkezi’nde sözleşmeli olarak çalıştıklarını söyledi. Tekkanat son olarak, “Hac görevi, Pakistan, Sudan, Endonezya deprem bölgeleri gibi birçok yerde özveri ve gururla Kızılay’ı temsil ettik” dedi.
Ardından söz alan Funda Keleş, Kızılay’ın gönüllü bir yardım hareketi olduğunu belirterek, Kızılay’ın kurban bağışı toplayan, okullara gönderdikleri zarflarla-mektuplarla minik çocukların harçlıklarıyla dolan kumbaralarını bağışladıkları bir kurum olduğunu söyledi.
Daha sonra basın açıklamasına devam eden Filiz Koçak, “Kanımızın yetmemesi kanımıza dokunuyor” sloganıyla 39 birimde yaklaşık 1000 çalışanıyla kan bağışını kabul eden Kızılay’ın kanları tetkik ettikten sonra bu kanları ihtiyaç sahiplerine 93 liraya sattığını söyledi. Koçak kar eden Tıp Merkezleri’nin özellikle kar edenlerinin satışa çıkarıldığına dikkat çekti.
Son olarak söz alan Arzu Örün, yaşananların ardından Dev Sağlık-İş üzerinden hukuksal mücadeleyi başlattıklarını söyleyerek, Kızılay’ın göstermiş olduğu bu tahammülsüzlüğün kamuoyu vicdanında yargılanacağını ifade etti. Örün son olarak, “Kan bağışı konusunda ‘davranış değişikliği’ yaratma kampanyaları düzenleyen Kızılay yönetimini bu tahammülsüz ve antidemokratik tutumunu değiştirmeye davet ediyoruz” dedi.
Basın açıklamasının ardından söz alan DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, yaşanan bu hukuksuzluğun sıradan bir sendikal hak ihlali olmadığını belirterek, Türkiye’nin en büyük dayanışma kurumunun geleceğinin de söz konusu olduğunu söyledi. Görgün, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasını ve yasalarını çiğneyen Kızılay’ın toplumda var olan güvenini devam ettirebilir mi diye sordu. Görgün sözlerini, “Akınızı başınıza alın, sendikalaşma yasal hakkımızdır” dedi.
Görgün’ün ardından söz alan İstanbul Tabip Odası yönetim kurulu üyesi Nazmi Algan, yaşanan bu hukuksuzluklara karşı birleşik örgütlü mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Hukuksuzluğun Kızılay’la sınırlı olmadığını ifade eden Algan; Desa, E-Kart, burada bulunan belediye işçileri ve daha bir sürü yerde işçiler sendikalaştıkları ve haklarını aramaya başladıkları anda baskıların başladığını söyledi. Algan sözlerini, “Emek örgütleri olarak ortak mücadele geliştirmeliyiz” diyerek bitirdi.
Açıklamaya, DİSK’e bağlı sendikalar, KESK Şubeler Platformu, TTB Yönetim Kurulu üyeleri, tıp öğrencileri ve Çapa’da direnişte olan belediye işçileri destek verdi.
Sendika.org – İstanbul