KESK’in çekildiği toplu görüşme süreçleri sonuçlandı. Kamu-Sen ve Memur-Sen’in devlet ile yürüttüğü toplu görüşmenin sonunda 2009 yılı için yüzde 8.7 oranında zam artışı yapıldı. Devlet adına görüşmeleri yürüten Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, artış oranlarının enflasyonun gerisinde kalması halinde, geçmişte olduğu gibi farkın kamu çalışanlarına verileceğini kaydetti. Açıklamalarına devam eden Başesgioğlu, “Takdir edilir ki Hükümet olarak, […]
KESK’in çekildiği toplu görüşme süreçleri sonuçlandı. Kamu-Sen ve Memur-Sen’in devlet ile yürüttüğü toplu görüşmenin sonunda 2009 yılı için yüzde 8.7 oranında zam artışı yapıldı. Devlet adına görüşmeleri yürüten Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, artış oranlarının enflasyonun gerisinde kalması halinde, geçmişte olduğu gibi farkın kamu çalışanlarına verileceğini kaydetti.
Açıklamalarına devam eden Başesgioğlu, “Takdir edilir ki Hükümet olarak, makro istikrarı korumak, bütçe dengelerini korumak, bunun dışında milyonlarca işsiz vatandaşımızın, emeklimizin ve diğer sosyal kesimlerin de hak ve hukuklarını gözetmekle sorumluyuz. Bütçe imkânları bugün itibariyle buna imkân verdi. Değerli konfederasyon başkanlarımızla, bu makul çizgide buluşmuş olduk. Bütçe imkânları elverdiği ölçüde, önümüzdeki dönemlerde de memurlarımızın ekonomik durumunu düzeltmek konusundaki gayretlerimiz devam edecek” dedi.
Makul çizgi nedir? Kime göre makul çizgi? Devlete yani işverene göre mi, emekçiye göre mi?
Makul çizgi devletin makul çizgisidir. Bir de toplu görüşme masasında oturan işbirlikçi iki sendikaya göre makul çizgidir. İlk altı ay için verilen %4 diğer altı ay için verilen %4,5 zam şimdiden zamlar tarafından sıfırlanmıştır. Üç ayda bir sistematik olarak elektriğe, doğalgaza vb. yapılan zamlar karşısında emekçilerin zamlı ücretleri bir anlam ifade etmemektedir.
İşbirlikçi sendikalar ve devletin uzlaştığı çizgi, “emekçiye sefalet sınırında yaşa” demektir. Bu durumu emekçilerin daha kolay kabul etmesi için de enflasyon artışlarına göre düzenlemenin yapılacağını söylüyorlar. Ücret eşitliğine gidileceğini ifade ediyorlar. Aslında bu şekilde artan enflasyonla düşen ücretleri artırma değil düşük olan ücret gerçeğini emekçilerden saklamak amaçlanmaktadır. Nitekim KESK’in internet sitesinde yayınlanan veriler bunu çok iyi göstermektedir.
“Hükümet, ücretleri düşük tutmak amacıyla 2006 yılından bu yana, enflasyon hedefi uygulaması yapmaktadır… Kamu emekçilerine yapacağı zamları da buna göre belirlemektedir. Ancak enflasyon hedefleri, geçekleşen enflasyonun çok gerisinde kalmaktadır. 2006 yılı enflasyon hedefi % 5 iken gerçekleşen enflasyon % 9,6 olmuştur. 2007 yılı enflasyon hedefi % 4 iken gerçekleşen enflasyon % 8,4 olmuştur. 2008 yılı enflasyon hedefi % 4 iken Temmuz ayı itibariyle gerçekleşen enflasyon % 7,8 olmuştur, yılsonu beklentisi ise % 12 düzeyindedir. Bu tablodan hareketle 2009 yılında hedeflenen % 7,5 enflasyonun tutmayacağı, en iyimser ihtimalle % 15 düzeyinde enflasyon gerçekleşeceği aşikârdır. Tüm ekonomik göstergeler bu doğrultudayken, % 8,5’lik maaş zammı öneren Hükümet ve bunu kabullenen Konfederasyonlar, kamu emekçilerini yoksulluğa mahkûm etmek istemektedir”.*
Emekçiler 2009 yılında da sefalet içinde yaşayacak. Yeri geldiğinde ise 12 Eylül mantığını, Özal’ın dediği “benim memurum işini bilir” yaklaşımıyla hareket edecektir ya da etmektedir. Yani ikinci bir iş çalıştığı sektörde gerekli olmayan ama ekonomik kazanç getiren düzenlemeler v.s demektir.
Emekçilerin özlük ve demokratik hakları da insanca yaşama hakkı için gerekli olan ekonomik düzenlemeler gibi kötü durumda.
Sosyal güvenlik ile iş güvenliği ve sağlığı ile ilgili kararların sendikalara sunulması ve öyle karar alınması gerektiğinde mutabakata varılmış (15. madde). Oysa emekçilerin sağlık ve sosyal güvenlik hakları yok denecek noktaya gelmiş durumda. Uzmana muayyene olmak istiyorsanız fark veriyorsunuz. Ağır ve uzun süreli tedavi gerektiren bir hastalığınız varsa bir aşamadan sonra ücret ödemek zorunda kalıyorsunuz. Kısacası sağlık hakkını kullanabilme emekçinin parası ile orantılı bir hal almıştır. Paran varsa sağlık da var yok ise bekleyeceksin…
Yine emeklilik hakkı. Artık emekçiler mezarda emekli olacaklar. Ortalama yaşam süresi düşünüldüğünde 60-65 yaş mezarda emeklilik anlamına gelmektedir.
2009 toplu görüşme süreçlerinde görüşmelere katılan Türk Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, bu toplu görüşme sürecinde gerçekleştirilmesi konusunda üzerinde net olarak mutabakatın sağlandığı, üzerinde çalışılacak ve daha sonraki süreçte ele alınacak konuların ortaya çıktığını ifade etti.
Toplu görüşmelere “kamu çalışanlarını açlık sınırından kurtaracağız” sloganı ile geldiklerini belirterek 15 Ağustos’taki ek ödemeler dahil, askerliğini yapmış, lise mezunu bekar bir çalışanın aylık ücretinin 1030 YTL’ye yükselip açlık sınırının üzerine çıkacağını anlatan Akyıldız, açlık sınırının altında maaş alan kamu çalışanı kalmayacak olmasından büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi.
Akyıldız, bu açıklaması ile devletin yanında olduğunu bir kez daha göstermiştir. 1030 YTL ile yaşamak açlığın altında yaşamaktır. Akyıldızın emekçiye devletin gözleriyle baktığını bir kez daha görmüş oluyoruz.**
Memur_Sen Başkanı Ahmet Gün doğdu ise “Çalışanlarla sosyal devletin ilkesi gereği devleti barıştıracak, çalışanların motivasyonunu sağlayacak bir rapor hazırlayarak masaya koyduklarını, bu sene toplu görüşmelerin son kez yapılması ve toplu iş sözleşmesine geçiş ile ilgili taleplerini de masada dile getirdiklerini ifade etti.***
Yapılan, emekçilerle devleti barıştırmak yani emekçilerin kazanımlarını, çıkarlarını geleceklerini masada devlete peşkeş çekmektir.
Kamu-Sen ve Memur- Sen dünyada hiçbir yerde görülmeyen sendika üye aidatlarını 5 YTL’den 10 YTL’ye çıkarılmasını isteyerek emekçilerin çıkarları yerine kendi kasalarını doldurmayı esas almışlardır.
Ve geriye bir tek şey kalıyor. Memur olmak yerine emekçi olmak ve itiraz etmek. Üretimden gelen gücü kullanabilecek duruma gelmek. Emekçinin makul çizgisini yaratabilmek…
Bu süreç boyunca farklı olan KESK idi. Toplu görüşme masasından çekildi ve süreci deşifre etmeye çalıştı. Toplu görüşme yerine toplu sözleşme ve grev hakkının uygulanması için gerekli sürenin dolmasını beklediklerini daha sonra AİHM’e gideceklerini ifade ettiler.
Hukuksal mücadele önemli. Ama keşke yüzünü AİHM yerine üyelerine dönebilse ve toplu sözleşmenin de ötesinde hakların kavgası başlayabilse…
* kesk.org.tr
** cnnturk.com, 30 Ağustos 2008
*** cnnturk.com, 30 Ağustos 2008