İstihdam paketi ve sosyal güvenlikteki yeni düzenlemeler, işletmelere ne getiriyor? Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK ve Türkiye Personel Yönetimi Derneği PERYÖN’ün dün düzenlediği toplantıda, işletme yöneticileri ve insan kaynakları yetkilileri, çalışma hayatını düzenleyen mevzuattaki önemli değişiklikler hakkında enine-boyuna bilgilendirildi. Dün sabah toplantıya gittiğimde yaşadığım ilk şaşkınlık, yaz ortası olmasına rağmen toplantı salonunun tıka basa dolu […]
İstihdam paketi ve sosyal güvenlikteki yeni düzenlemeler, işletmelere ne getiriyor?
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK ve Türkiye Personel Yönetimi Derneği PERYÖN’ün dün düzenlediği toplantıda, işletme yöneticileri ve insan kaynakları yetkilileri, çalışma hayatını düzenleyen mevzuattaki önemli değişiklikler hakkında enine-boyuna bilgilendirildi.
Dün sabah toplantıya gittiğimde yaşadığım ilk şaşkınlık, yaz ortası olmasına rağmen toplantı salonunun tıka basa dolu oluşuydu; zar-zor oturacak bir yer bulabildim. İkinci şaşkınlığım ise Tuzla’daki tersanelerde işçi ölümlerinin son bulması için de şart olan bazı önlemlerin, Çalışma Bakanlığı tarafından alınmış olmasının, TİSK ve PERYÖN’de yarattığı rahatsızlıktı.
İş kazasından kim sorumlu?
Örneğin Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in de katıldığı açılış oturumunda, TİSK Başkanı Tuğrul Kutadgobilik aynen şöyle dedi:
“Elbette işverenler, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önüne geçmek için gerekli her türlü önlemi almalılar. Ama işyeri koşulları % 100 güvenli olduğu halde meydana gelen iş kazasının sorumluluğunu işverene yüklemenizi hazmedemeyiz.”
Nasıl yani? İş kazası geçiren ve kimi hallerde çalışamaz hale gelen 3 kuruş maaşlı işçi mi üstlenmeli sorumluluğu?
PERYÖN Başkanı Yiğit Oğuz Duman’ın alt işverenle (taşeron) ilgili yeni düzenlemelere itirazını duyunca, yine ilk aklıma gelen Tuzla tersaneleri oldu. Duman, “Alt işverenlerle ilgili düzenlemelerde kantarın topuzu kaçtı” dedi. Toplantıdan çıktıktan sonra “Kantarın topuzu nasıl kaçmış?” diye merak edip ilgili maddeyi buldum. Özetle şöyle deniyor:
“Alt işverenin toplu sözleşmeden doğan yükümlülükleri, asıl işveren tarafından üstlenilecektir. Daha önce işyerinde çalıştırılan kimselerle, alt işveren ilişkisi kurulamayacaktır.”
Bu madde de Tuzla tersanelerinde işçi ölümlerinin durması için şarttır.
Sakat ve eski hükümlüler
Duman’ın bir diğer itirazı ise işyerlerinin sakat, eski hükümlü ve terör mağduru istihdam etme zorunluluğuna. Yeni yasayla, özel sektörde sakat, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma oranı % 6’dan % 3’e düşürüldü. Bu yükümlülüğün işyerleri için önemli bir maliyet kalemi olduğuna işaret eden Duman’a göre oranın % 3’e düşürülmesi olumlu, ama yeterli değil. PERYÖN Başkanı “Bu madde tamamen kaldırılmalı ve işveren sakatları ‘zorunluluk’ olarak değil de ‘sorumluluk’ olarak istihdam etmeli” diyor.
Bugünün yoğun rekabet ortamında sadece Türkiye’de değil, dünyada da kaç tane işveren, “Topluma karşı sorumluluğum var” der ve personelinin % 3’ünü sakatlardan, eski hükümlülerden seçer? Elbette zorunluluk olmalı ve sanırım çoğu ülkede de vardır.
Duman’ın bir diğer itirazı da stajyerliğe ekimden itibaren sigorta zorunluluğu gelecek olmasıydı: “Stajyerliğe sigorta zorunluluğu, işverene yük getirecek, geliştirilmesi istenen üniversite-sanayi işbirliğinde caydırıcı rol oynayacaktır.”
İşveren üniversite-sanayi işbirliğinden bu kadar kolay cayıyorsa, zaten gerekliliğinin ve kendisine yararının henüz farkına varmamış demektir!
İşverenlerin yeni İş Yasası’na itirazları bu kadarla da sınırlı değil; daha esnek iş saatleri ve işten çıkardıkları işçilere çok daha az kıdem tazminatı ödemek istiyorlar…