“Adım Laura. 19 yaşındayım. Filoloji öğrencisiyim ve eğitim masraflarımı ödemek için fahişelik yapmak zorunda kaldım. Bu durumda olan yalnız ben değilim. Sanırım benim durumumda olan 40 binden fazla kız öğrenci var. Her şey garip bir şekilde, nerede biteceği ve bu işin hesabını kendime nasıl vereceğimi düşünmeden başladı. Ağzımda gümüş kaşıkla doğmadım. Hiçbir zaman lüks ve […]
“Adım Laura. 19 yaşındayım. Filoloji öğrencisiyim ve eğitim masraflarımı ödemek için fahişelik yapmak zorunda kaldım. Bu durumda olan yalnız ben değilim. Sanırım benim durumumda olan 40 binden fazla kız öğrenci var. Her şey garip bir şekilde, nerede biteceği ve bu işin hesabını kendime nasıl vereceğimi düşünmeden başladı. Ağzımda gümüş kaşıkla doğmadım. Hiçbir zaman lüks ve refah içinde yaşamadım. Ama bu yıla kadar da herhangi bir şeyin eksikliğini de duymadım. Öğrenme isteğim ve üniversite yıllarımın yaşamımın en güzel ve sorunsuz yılları olacağına dair inancım vardı. Üniversite hayatımın ilk yılının tam ve gerçek bir kabusa dönüşeceğini hayal bile edemezdim.”
Kendisini Laura D. olarak tanıtan genç Fransız üniversite öğrencisi kızın tanıklık kitabı bu şekilde başlıyor. (Mes chères études, Max Milo, 273 sayfa, 18 euro). Max Milo yayınevi, bu kitapla eş zamanlı olarak Eva Clouet’in üniversite öğrencileri arasında yaygınlaşan fahişeliği inceleyen sosyolojik çalışmasını da yayınladı (La prostitution étudiante, Max Milo, 188 sayfa, 16 euro). Sorun, ortalama Fransız’ın gündemine, 2006 yılında yapılan “ilk iş sözleşmesi” yasa tasarısına karşı yapılan gösteriler sırasında tali bir konu olarak girdi. O tarihte öğrenciler, hükümeti söz konusu yasa bakımından geri adım atmak zorunda bırakmışlardı. Hükümet, ilk işe başlamada, ilk iki yılın işe tam kabul bakımından “deneme” olarak kabul edilmesini düzenleyen yasa tasarısını protestolar üzerine geri çekmek zorunda kalmıştı. Gösteriler, burs sistemin sınırlandırılmasıyla birlikte üniversitelerde çok geniş bir öğrenci kesiminin öğrenciliği sürdürmek bakımından durumlarının belirsizlik içinde olduğunu ortaya koymuştu. Laura D.’nin öyküsü ortalama bir kızın öyküsü. İşçi baba ve hasta bakıcı anne. Varlık içinde olan bir aile değil fakat bir eğitim burs hakkı elde etmek bakımından fazlasıyla zengin.
Laura D., gündelik yaşamını sürdürmek bakımından karşılaştığı sorunları anlatıyor kitabında. Kayıt ücreti, kiradan payına düşeni ödemekte zorluk (nişanlısıyla birlikte oturmakta fakat içinde olduğu durum, nişanlı tarafından dikkate alınmamakta). Bir dönem, telemarket satış programlarında çalışıyor. Çalışma saatleri sabit ve bu yüzden üniversitedeki birçok dersini izleyemiyor. Ayın sonunda ise en çok 700 euro kazanıyor. Laura D., kendisi gibi aynı koşullarda yaşayan öğrencileri aramıyor ve onlardan bir dayanışma da görmüyor. Çünkü yaşanılan en yüksek düzeyde bireyselcilik çağı. Arada, üniversite yönetimi de içinde bulunduğu zor durum neticesinde bedava yemek yiyen öğrenciler bakımından kısıtlamaya gidiyor ve Laura’nın yoksullar yemekhanesinde -Restos du cœur- yemek yeme hakkını geri alıyor.
Böylece Laura inernet üzerinden “öğrenciler için iş” arıyor. Ve burada gayet net “iş” ilanlarıyla karşılaşıyor.
Fransa’da kaç üniversiteli kızın fahişelik yaptığına dair bir çalışma bulunmuyor. Sud-Etudiant sendikası tarafından 2006 yılının baharında ifade edilen rakam 40 bin (Fransa’da 2.2 milyon üniversite öğrencisi bulunuyor). Sendika bu açıklamasıyla üniversite öğrencilerinin içinde bulunduğu zor yaşam koşullarına ve kamu erkinin umursamazlığına işaret etmek istiyor. Sosyolog Eva Clouet’e göre problem oldukça yaygınlaşmış ve bu durumda “fuhuşlardan” yani sorundan çoğul olarak bahsetmek gerekiyor.
İnternet bir çok şeyi bu arada da özellikle de rastlantısal(bireysel) fuhuşu kolaylaştırdı. Bahsi geçen öğrencilerin de tercih ettiği yol, Laura D., nin de seçmiş olduğu üzere bu.”İsteğe bağlı, bağımsız ve raslantısal”. Fuhuş yapan öğrencilerin büyük bir bölümü kız öğrenciler ama aralarında erkek öğrenciler de bulunmakta. Net üzerinde doğrudan doğruya fuhuştan konuşmuyorlar. İlanlar, yazışmalar “escort” terminolojisi üzerinden yapılıyor. Böylece kız öğrenciler “escort girl” (eskort kız) olarak iş buluyorlar. Yapılan tercihi gizlemek ve itibar kazandırmak bakımından kolaylık sağlıyor. Bazıları kendilerini bloglar aracılığıyla tanıtıyorlar. Ancak bu noktada Clouet bir şerh düşüyor, “eskort kızlar bu işi profesyonel olarak yapmıyorlar ve pek azı fotoğrafını kullanıyor”. “Çifte yaşam” kolaylıkla gerçekleşiyor. Fuhuş, ikinci etkinlik alanı olarak kalıyor. Öğrenci kız zamanını ve bazen de biçimini seçebiliyor.
Sosyal servisler bu kaçak fenomenden habersiz gibi davranıyorlar. Bu sorunun ortaya çıkması bakımından temel belirleyici neden ekonomi olarak gözüküyor. Clouet, “Net üzerinden fuhuş yapan öğrencilerin profilini belirlemek zor” diye yazıyor. Ancak bazı hususlar öne çıkıyor. Neredeyse tamamıyla kız öğrenciler tarafından yapılması (cinsiyetler arası eşitsizliğin fuhuş aracığıyla yeniden üretilmesinin bir diğer göstergesi), özünde ekonomik ihtiyaçların belirleyici olması, giderek üniversite eğitiminin çok masraflı bir hale gelmesi ve soruna politik çözümler üretilmemesi.
Clouet, ekonomik yetersizliğin, sadece tek bir neden olarak, fuhuş yapma tercihini açıklamak bakımından yeterli gelemeyeceğini ve birbirinden çok farklı bozulmaların neticesinde bu tercihin söz konusu olabileceğini söylüyor. Nedenler arasında, (eskort kızların) yaşamları bakımından az veya çok etkili olabilecek sosyal ve ekonomik bozulmalar, aileye duyulan bağlılıkta ortaya çıkan bozulmalar ve masum(bedava) aşka duyulan saygının yok olmasını gösteriyor.
Fransa’da 2.2. milyon üniversite öğrencisinin %45.5’i bir işte çalışıyor. Yakın tarihli bir rapora göre öğrencilerin 45 bini yoksulluk sınırının altında yaşıyor. (aylık 650 euro). 225 bin öğrenci öğrenim masraflarını karşılamak bakımından büyük sorunlar yaşıyor. Söz konusu rapora göre, çalışma zaruretinde kalan öğrenciler arasında başarısızlık veya üniversiteyi terk etme giderek artıyor. Bununla birlikte, Clouet’e göre “fuhuş tesadüfen artmıyor”. “Fuhuşun artması bakımından farklı bozulmalardan beslenen elverişli bir zemin var. “Bunlar arasında biyografik lezyonlar (manevi, fiziksel veya cinsel), kimlik sorunları, aileye ilişkin sorunlar, keskin bir toplumsal yalnızlık, kırılgan psikolojik yapı, sınıfsal kökenin tanımlanamaması, doğru sosyal modellerin bulunmaması gösterilebilir”. Bu tercihin uzun vadeli sonuçlarının neler olacağına dair bir çalışma bulunmuyor. En azından “toplumsal bir tedirginliğin ortaya çıkacağı açık”. Ancak Laura D.’nin öyküsü mutlu sonla bitiyor. Üniversiteye devam etmek üzere gittiği ve fuhuş yaptığı kenti, Paris’e gelebilmek için terk ediyor. Fahişeliği bırakıyor. Bir iş buluyor. Öğretimine yeniden başlıyor ve sınavlarından aldığı sonuçlarla da onur listesine giriyor.
İtalyanca orijinalinden Ozan Ercan Taşkın tarafından çevrilmiştir.