İzmir’de YÖK’ün kuruluşunun 41. yılında ÖSYM binası önünde bir araya gelen gençlik örgütleri “Gençlik biat etmeyecek; YÖK, Saray gidecek” dedi. Adana’da ise Duygu Kafe önünde bir araya gelen gençlik örgütleri, “YÖK’e, genelgelere karşı üniversiteliler direnişte” yazılı pankartı açtı
Gençlik örgütleri Adana ve İzmir’de eylem yaparak, 41. yılında YÖK’e karşı mücadeleyi sürdürdüklerini vurguladı.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bulunan ÖSYM binası önünde bir araya gelen üniversiteliler “Gençlik biat etmeyecek, YÖK, saray gidecek” yazılı pankart taşıdı.
Öğrenciler adına açıklama yapan Birkan Polat, bundan 41 yıl önce 6 Kasım 1981’de, 12 eylül faşist darbesinin ürünü olan Yükseköğretim Kurumu’nun kurulduğunu söyledi.
Bu kurumun, 12 Eylül Darbesi ile gelen neoliberal politikaların üniversite ayağı olarak kurgulandığının altını çizen Polat, “Üniversitelerin özellikle toplumsal bilimsel bilgi üretim merkezleri oluşuna temelden bir ket vuran YÖK, aynı zamanda üniversite içlerindeki saldırıları ile mekanın tahribatına da önayak olmuştur. On yıllar süren bu ket vurma ve tahribat ile toplumsal muhalefette büyük bir karşılığı olan üniversitelilerin sesi kısılmaya, mücadelesi engellenmeye çalışılmaktadır” dedi.
Bu saldırıların ardından son süreçte YÖK çalışanlarının yandaşlarla donatılması, atamalarının cumhurbaşkanlığına bağlanması gibi hamlelerle kurumun içinin boşaltıldığını ve üniversite yönetimlerinin Saray’a bağlandığını söyleyen Polat, şöyle devam etti:
AKP-MHP ittifakının politikası olan ve yıllardır memleketin her bir yanına yansıyan belediyelere kayyum atanması, son süreçte üniversiteler için de bir politika haline gelmiştir. Bu politika ile üniversiteler ÖGB’ler ile donatılmış, üniversiteliler bir topluluk etkinliği yapmakta bile zorlanmış, üniversiteler cinsiyetçi ve LGBTİ+ fobik uygulamalar ile donatılmıştır. Üniversitelerimiz 2015’ten bu yana kayyumlarla yönetilmektedir.
Boğaziçi direnişinde AKP iktidarı gözaltı ve tutuklamalarla üniversitelilerin sesini kısmayı hedeflese de yükselen sesi bastıramamıştır.
Üniversitelerimizde yurtlara, yemekhanelere, kantinlere her gün zam geliyor. Yeterli ve nitelikli yurtlara, gıdaya ulaşamıyoruz. 850 TL’lik burslar ile geçinemiyoruz. Okul materyallerini almakta bile güçlük çekiyoruz. Saray’a bağlanan YÖK’ün kuruluşunda buradan yineliyoruz: Gençlik biat etmeyecek, YÖK, saray gidecek.
Duygu Kafe önünde bir araya gelen gençlik örgütleri, “YÖK’e, genelgelere karşı üniversiteliler direnişte” yazılı pankart açtı.
ETHA’nın haberine göre, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) MYK üyesi Hivda Selen konuşmasında, 1980 askeri faşist darbesinin ardından üniversitelere asker postalları geldiğini ve YÖK eliyle üniversiteler ve bilimin tasfiye edilmeye çalışıldığını söyledi.
“En ufak bir hak talebinde bulunduğumuzda YÖK karşımıza, soruşturmaları, barış isteyen hocalarımızı üniversitelerden uzaklaştırarak, tasfiye ederek çıkıyor. Bugün üniversitelerde kayyum rektörler atanıyor, öğrencilere soruşturma üzerine soruşturma açılıyor. Bunun en yakın örneğini Boğaziçi Üniversitesinde gördük” diyen Selen, bir gece yarısı kararnamesiyle kayyum rektör atandığını ve buna karşı çıkan öğrencilere polis ve ÖGB şiddeti uygulandığını, soruşturma açıldığını, burslarının kesildiğini, yurtlarından atıldıklarını, evlerine operasyon düzenlenerek gözaltına alındıklarını, tutuklandıklarını söyledi.
Bilimsel bir açıklama yaptığı için tutuklanan Şebnem Korur Fincancı’nın hocaları olduğunu hatırlatan Selen, “Tüm bunlar bilimi, üniversiteyi tasfiye etmek amaçlıdır” dedi. Üniversitelerin polis ve ÖGB ablukası altında olduğunu söyleyen Selen, demokratik üniversite mücadelesi yürüten öğrencilere faşist çeteler tarafından sürekli saldırılar düzenlendiğini kaydetti.
Selen şunları söyledi:
YÖK üniversitelere vurulmuş prangadır. YÖK öğrenci gençliğin etrafını çevirmiş bir tel örgüdür. Bizler YÖK’e, polise, ÖGB’ye, kayyum rektörlere ve bu dönemin başında barınma sorununa çözüm bulacağız yalanlarıyla çıkardıkları genelgelere karşı mücadele devam edeceğiz.
“YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek” sloganının atıldığı eylemde Rojin Yumuşak gençlik örgütleri adına ortak açıklamayı okudu.
YÖK’ün 12 Eylül darbesinin ardından üniversiteli gençliğin dinamizmini, devrimci gençliğin mücadelesini sona erdirmek için 41 yıl önce kurulduğunu belirten Yumuşak, bir diğer amacının da Türkiye’de gelişmeye başlayan neoliberal politikaları üniversitelerin içerisine taşımak olduğunu vurguladı.
12 Eylül ile hesaplaşacağını söyleyen AKP’nin baskı politikaları, genelgeleri, kayyum rektörleriyle üniversiteli gençliği zapturapt altında tutmak istediğine dikkat çekerek “15 Temmuz sonrasında KHK’ler eliyle kendinden olmayan akademisyenleri okuldan attı. Akademisyenlerden gelen her türlü eleştirinin önüne tıkamak için önce barış isteyen akademisyenleri üniversitenin dışına itti. Sonrasında Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzere birçok üniversiteye bir gece yarısı kararnamesi ile kayyumlar atadı, Boğaziçi Direnişi’nde öğrencileri ile birlikte kayyum rektöre karşı direnen akademisyenleri terörize ederek akademide tek tipleşmenin yollarını aradı” dedi.
AKP’nin politik islamcı bir nesil ve ona uygun bir akademi yaratma hayali içinde olduğunu belirten Yumuşak, “Bilim insanı olan Şebnem Konur Fincancı, kimyasal silah kullanımın araştırmasına yönelik yaptığı açıklama nedeniyle tutuklanmıştır. 15 Temmuz sonrasında attığı hamleleri hızlandırarak üniversiteleri bir bilim yuvasından özel güvenlik ve polislerle dolu birer karakola çevirmiştir. Devrimci öğrencilere, öğrencilerin ücretsiz ve nitelikli yemek, barınma gibi temel hak taleplerine yönelik her türlü baskı ve şiddet mekanizmasını işletirken, üniversiteleri faşist ve gerici çetelerin karargahına çevirmiştir. Bu çeteler aracılığıyla öğrencilerin özgürlüğüne müdahale etmekte ve üniversitelerdeki demokratik üniversite talebini boğmaya çalışmaktadır” diye konuştu.
Harçlar, yemekhane zamlarıyla üniversitelerin iktidarın rant alanına dönüştürüldüğünü de söyleyen Yumuşak, öğrencilerin yaşadığı yoksulluğa çözüm üretilmediğini, açlık ve sefalete mahkum edildiklerini vurguladı. Eğitim yılının başında barınma sorununa çözüm ürettiği iddiasıyla yayınlanan genelgenin öğrencilerin barınma sorunu ya da temel ihtiyaçlarına yönelik söylediği her sözün terörize etme amacı taşıdığını vurgulayan Yumuşak, “Çok açık ki bu genelge biz öğrencilere sizlere yaşayacak, nefes alacak tek bir alan bile bırakmıyoruz demenin başka bir yoludur. Çok açık ki bu genelge belki de okul içerisinde tek sosyalleşme alanı olan okul kulüplerini ortadan kaldırmak amacıyla yayınlanmıştır. Bu genelge ile üniversiteli gençliğin demokratik üniversite mücadelesi engellenmek istenmektedir” dedi.
İktidarların değiştiğini ve YÖK’ün 41 yıldır varlığını sürdürdüğünü belirten Yumuşak, “Saldırıları ve baskı politikalarında bir adım geri gitme olmamıştır. Tam da bu nedenle bizler de demokratik üniversite talebinden bir adım geri atmıyoruz. Üniversitelerin, bilimin, biz öğrencilerin kaderi, zenginliğine zenginlik katmak isteyen rant sahiplerinin, AKP-MHP iktidarının ya da ona muhalif olduğunu iddia eden sistem içi siyasetçilerin iki dudağının arasında değildir” diye kaydetti.
İktidarın öğrenciler üzerindeki baskısının aracı olan YÖK’ün kaldırılması, demokratik halk üniversiteleri talebini dile getiren Yumuşak, “Kuruluş yıldönümünde gençlik olarak YÖK’ü ve onun üniversitelerde yarattığı tüm baskı politikalarını yıkma dağıtma sözü veriyoruz” dedi.
Sendika.Org