Eğitim-Sen, 2022 YKS sınav sonuçlarına dair yaptığı açıklamada sonuçlardaki başarısızlığın YKS’deki içler acısı durumu ortaya koyduğunu vurguladı
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 3 milyonu aşkın adayın katıldığı 2022 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının açıklanmasının ardından açıklama yaptı.
Gün içinde sabah ve öğleden sonra yapılan sınav oturumları sonucunda öğrencilerden başarı beklenmesinin insani bir nitelik taşımadığını belirten Eğitim Sen, bu durumun milyonlarca gencin üzerinde yoğun bir psikolojik baskı yarattığını belirtti.
Açıklamada YKS’deki başarısızlık tablosunun geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da devam ettiği belirtilirken, “Sonuçların en dikkat çekici yönü sorulara verilen doğru yanıtların ortalamasının çok düşük kalmasıdır. Türkçe 40 soruda 19,358 ortalama; sosyal bilimler 20 soruda 8,653 ortalama; temel matematik 40 soruda 8,170 ortalama; fen bilimleri 20 soruda 3,937 ortalama YKS’deki içler acısı durumu bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır” denildi.
YKS puanlarının yığınsal dağılımının öğrencilerin büyük bölümünün en kötüde eşitlendiğini gösterdiğini söyleyen Eğitim-Sen, bütün alanlarda adayların büyük bölümünün 200 puan ve altında kalmış olmasının da bu durumun ispatı olduğuna dikkat çekti.
Eğitim anlayışının öğrencilerin birbiriyle yarışmak zorunda kalmadan, elenme korkusu yaşanmadan sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Eğitim Sen açıklamasında şunları söyledi:
2022 YKS sonuçları, eğitimde çok kötü bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu gösterirken, milyonlarca gencimizi acımasız bir rekabete iten sınav merkezli eğitim anlayışının YKS sonuçlarına nasıl olumsuz etkileri olduğunu da görmek zor değildir. Eğitim sürecinin bütün aşamalarında olduğu gibi, yükseköğretim alanında da eğitimin niteliği ve akademik yeterlilikler başta olmak üzere çok sayıda sorun bulunmaktadır. Yükseköğretim sisteminde yaşanan zorluklara ve eşitsizliklere rağmen üniversiteden mezun olan gençlerimize iktidarın en somut vaadi ise işsizlik olarak karşımıza çıkmaktadır. TÜİK verilerine göre, üniversite mezunu her dört gençten birisinin işsiz olması bu tespitimizi doğrulamaktadır. Türkiye’de gerek liselere, gerekse üniversiteye girişte sorunun tek başına yapılan merkezi sınavlar olmadığını, aksine sorunun daha köklü biçimde sınavlara odaklanmış olan eğitim sistemi olduğu ve bu konuda köklü değişikliklere gidilmeden kalıcı çözümlerin üretilemeyeceği ortadadır. Dolayısıyla ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar, sürekli olarak yapılan sınavlara endekslenmiş bir eğitim sisteminin nitelikli olması, öğrencilerimizin gerçekten nitelikli eğitim alması mümkün değildir. Eğitim sistemimiz çocuklarımızı ve gençlerimizi eğitmemekte, sadece yapılacak olan sınavlara hazırlamaktadır. İktidar tarafından bilinçli olarak teşvik edilen ‘rekabete’ ve ‘yarışmaya’ dayalı ‘piyasacı eğitim’ anlayışı derhal terk edilmeli, öğrencileri birbiri ile rekabet eden değil, onları geliştiren, çok yönlü bilgi ve beceri kazandırıcı, nitelikli bir eğitim anlayışı benimsenmelidir.
Sendika.Org