DİSK/Dev-Sağlık İş Bakan Koca’nın sağlık emekçilerine gönderdiği mektuba yanıt verdi. Sağlık emekçileri Bakan Koca’ya “Biraz samimiyetiniz varsa bize kulak verin” dedi
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle sağlık hizmeti çatısı altında birleşen 39 meslek grubundaki çalışanlara bir mektup göndermişti.
Sağlık emekçileri arasında Erdoğan’ın “Giderlerse gitsinler” sözünü toparlamaya yönelik ve samimiyetsiz yorumları ile karşılanan bu mektuba DİSK/Dev-Sağlık İş yanıt verdi.
“Siz bu mektubu okurken(!) taşerondan kadroya geçen yüzbinlerce sağlık işçisi olarak uzun çalışma saatleri, asgari ücretin çok az üstünde bir ücret ve taşerondan kalma çalışma biçimleri ile hayatımızı devam ettirmeye çalışıyoruz” diyen sağlık emekçiler, müjde olarak sunulan kadronun da hayatlatında hiçbir iyileştirme yapmadığını belirtti.
Mektupta Bakan Koca’yı samimiyede davet eden sağlık emekçileri şunları söyledi:
Biraz samimiyet varsa sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik olarak çok katı önlemler alıp, sağlıkçılara “giderlerse gitsinler ”diyen anlayışa katılmadığınızı ifade edin. Zira bu dil sağlık çalışanları ile halkı karşı karşıya getirecek ve şiddet olaylarını arttıracaktır.
Biraz samimiyet varsa üç beş şirketi zengin etmek için şehir hastanelerine kira ödemek yerine sağlık çalışanlarının insanca yaşamaya yetecek ücret taleplerini karşılayın.
Biraz samimiyet varsa görmezden geldiğiniz işçi statüsünde çalışan sağlık işçilerinin çalışma saatini 40 saate düşürün.
Biraz samimiyet varsa taşerondan kalma uygulamalardan kalan keyfiyete ve görev tanımlarındaki belirsizliğe son verin.
Biraz samimiyet varsa anayasaya bile aykırı olan “Zorunlu emeklilik” uygulamasını kaldırın, tayin becayiş gibi en temel haklarımızı düzenleyin.
Biraz samimiyet varsa dinlenme alanlarımızı düzenleyin, beslenme olanaklarını arttırın ara dinlenme sürelerini düzenleme konusunda sağlık emek ve meslek örgütlerine kulak verin.
Sayın Sağlık Bakanı "#14MartTıpBayramı olması için buyrun size fırsat. Bize gönderdiğiniz mektupta bir zerre samimiyet varsa acil atılması gereken adımları derhal atın.
Sağlık hizmetinin parçası olan işçilerin taleplerine kulak verin! "#SağlıkçıdanMektupVar
👇 pic.twitter.com/uKkDAwtfAS— Devrimci Sağlık İş (@DevrimciSaglik) March 13, 2022
Bakan Koca’ya hitaben yazılan mektubun tamamı şu şekilde:
Sayın Bakanımız Fahrettin Koca,
Siz bu mektubu okurken(!) taşerondan kadroya geçen yüzbinlerce sağlık işçisi olarak uzun çalışma saatleri, asgari ücretin çok az üstünde bir ücret ve taşerondan kalma çalışma biçimleri ile hayatımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Daha önce “müjde” diye sunduğunuz “kadro”nun da hayatımızda hiçbir iyileştirme yapmadığını öncelikle hatırlatalım.
Uzun zamandır sizlere sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Sağlık emekçileri olarak pandemi ile birlikte ağır iş yükümüzün üstüne hastalanma ve eve hastalık taşıma kaygısı bindi. Ekonomik kriz ve enflasyonun, hayat pahalılığının en çok etkilediği grupların başında biz sağlık işçileri geliyoruz. Çünkü öncesinde de geçinemeyen işçiler olarak şimdi en temel ihtiyaçlarını karşılayamayan gruba girmiş durumdayız. Bu tabloyu, sağlık işçilerine dayattığınız ve sık sık görüştüğünüz adı sendika olan kurumlardan duymamış olabilirsiniz. Sağlık işçilerinin sesini duyurmaya çalışan sendikamız DİSK/Dev Sağlık İş başta olmak üzere gerçek sendikaları ve sağlık meslek örgütlerini ise yıllardır duymazdan geldiniz. Pandemi boyunca “Hakkınız Ödenemez!” dediğiniz sağlık çalışanlarına belki de en samimi cevabınız bu oldu. Çünkü gerçekten de ne “hakkımızı ödediniz” ne de koşullarımızda iyileştirme yaptınız.
Evet, sizin deyiminizle, modern sağlık hizmeti çok detaylı ve büyük bir organize güç gerektiriyor. Maalesef sizler bu organize gücün temeline sağlık çalışanlarını değil sağlığı piyasalaştıran, halkı müşteri yerine koyan, sağlık çalışanlarına asgari geçinme olanağı bile sağlamayan bir sağlık sistemini koydunuz.
Bizler yıllardır sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğunu dinlendirirken siz yaptıklarınızla ve söyledikleriniz de hep bu ekibi ayrıştırdınız. Müzikten bir örnek de biz verelim… Bir orkestra şefi trompet çalanı konser sırasında orkestranın bir parçası görüp konserden sonra senin trompeti herkes çalabilir ama piyano çalan az diyerek dışlayabilir mi? Sizin pandemi döneminde yaptığınız tam olarak buydu: Pandemi sürecinde yıllık izinler iptal edildiğinde sağlıkçı, filyasyonda görevlendirince, yoğun bakımda Covid pozitif hasta bakımı yaparken, onların röntgenlerini çekerken sağlıkçı ama kamu çalışanlarına tanınan ek ödeme söz konusu olunca siz sağlıkçı değilsiniz. Özetle bizlerden bir şey alırken sağlıkçısınız deyip bir şey vermeye gelince siz sağlıkçı değilsiniz alamazsınız diyorsunuz.
Bizler; hastanenin kapısından girdiğimizde hastaları karşılayan güvenlik işçileriyiz, kayıtlarını yapan tıbbi sekreterleriz, hastaların odasını, muayene odalarını ameliyathaneleri sterilize eden sağlık işçileriyiz, hastaların röntgenini/tomografisini çeken, kanlarını alan teknikeriz, hemşireyiz, hastanede akışı sağlayan teknik servis işçileriyiz, tıbbi makinelerin bakımını yapanlarız, hastaların ve sağlık çalışanlarının yemeklerini yapan hala kadro hakkı verilmeyen yemekhane işçileriyiz, hala kadro verilmeyen Hastane Bilgi Yönetim Sistemi işçileriyiz, hala kadro hakkı tanınmayan laboratuvar ve görüntüleme birimlerinde çalışan sağlık işçileriyiz, tedaviyi yazan hekim, uygulayan hemşireleriz…
Hepimiz çeşitli sıkıntılar yaşıyoruz. Pandemiden önce de yaşıyorduk, pandemi biraz daha görünür kıldı bu sorunları… “Salgına karşı eşsiz bir mücadele veren insanlar, toplumun yeni ve en gözde kahramanları önem bakımından birbirini mukayese etmeye” kendiliğinden başlamadı. Her fırsatta kullandığınız dil hekimleri hemşirelere, hemşireleri tıbbi sekreterlere, tıbbi sekreterleri temizlik işlerini yapanlara karşı doldurdu… Hatta aynı işi yapan İŞKUR’dan atanan sağlık işçileri ile 696 Sayılı KHK ile taşerondan kadroya geçen sağlık işçileri arasında bile neredeyse kavga var. Kendi kendine olmadı bu… Yıllardır her sağlık bakanının ve maalesef sizin de payınız büyük bu durumda…
14 Mart’a birkaç gün kaldı. 14 Mart Tıp Bayramı olması için buyurun size fırsat. Bize gönderdiğiniz mektupta bir zerre samimiyet varsa acil atılması gereken adımları derhal atın. Bir gruba biraz zam yapacağız deyip diğer gruplar arasında nefreti körüklemeyin.
Biraz samimiyet varsa sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik olarak çok katı önlemler alıp, sağlıkçılara “giderlerse gitsinler ”diyen anlayışa katılmadığınızı ifade edin. Zira bu dil sağlık çalışanları ile halkı karşı karşıya getirecek ve şiddet olaylarını arttıracaktır.
Biraz samimiyet varsa üç beş şirketi zengin etmek için şehir hastanelerine kira ödemek yerine sağlık çalışanlarının insanca yaşamaya yetecek ücret taleplerini karşılayın.
Biraz samimiyet varsa görmezden geldiğiniz işçi statüsünde çalışan sağlık işçilerinin çalışma saatini 40 saate düşürün.
Biraz samimiyet varsa taşerondan kalma uygulamalardan kalan keyfiyete ve görev tanımlarındaki belirsizliğe son verin.
Biraz samimiyet varsa anayasaya bile aykırı olan “Zorunlu emeklilik” uygulamasını kaldırın, tayin becayiş gibi en temel haklarımızı düzenleyin.
Biraz samimiyet varsa dinlenme alanlarımızı düzenleyin, beslenme olanaklarını arttırın ara dinlenme sürelerini düzenleme konusunda sağlık emek ve meslek örgütlerine kulak verin.
Yine de biz sağlık işçileri olarak biliyoruz ki; bu istediklerimizi sizin samimiyetinizle değil kendi gücümüzle alacağız. Bir veda, bir helalleşme gibi aldık bu mektubu ama biz haklarımızı helal etmeyeceğiz!
Sağlık İşçisiyiz, Haklarımızı İstiyoruz!
Sendika.Org