Kadın Savunma Ağı, Kadıköy’de “Nafakanın gaspına, yoksulluğa, erkek şiddetine isyandayız” yazılı pankart açarak eylem yaptı. Yapılan açıklamada erkeklerin nafaka mağduru olduğu yalanlanırken, İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidarın nafaka hakkına da göz diktiği söylendi. Ayrıca ekonomik krizin de giderek derinleştiği hatırlatılarak krizin en çok kadınları etkilediği vurgulandı. Türkiye’de ped ve çocuk bezlerinin yüzde 18 KDV ile satılmasına da tepki gösterildi. Açıklamada “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede 2022 Yılı Yol Haritası” konusunda dün (10 Ocak) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ortak düzenlediği toplantı hatılatılarak cezasızlık politikalarına tepki gösterildi. İstanbul’da Dilara Yıldız’ın ve Kocaeli’nde Sedefnur Çağlar’ın öldürülmesine dair kadın cinayetlerinin politik olduğu vurgusu yapıldı. Enes Kara’nın katilinin dinci-gerici politikalarıyla cemaatleri besleyen iktidar olduğu söylendi. Açıklamanın sonunda “Nafakanın gaspına, yoksulluğa, erkek şiddetine, geleceksizliğe karşı feminist isyandayız” denilerek “Yaşasın feminist mücadelemiz” sloganı atıldı
Kadın Savunma Ağı, İstanbul Kadıköy’de bulunan Süreyya Operası önünde saat 20.00’de bir araya geldi. “Nafakanın gaspına, yoksulluğa, erkek şiddetine isyandayız” yazılı pankartı açan Kadın Savunma Ağı, açıklama yaptı. Açıklamayı Gökçe Korkmaz okudu. Korkmaz açıklamada öncelikle, “Duydunuz mu? Biz her geçen gün daha çok yoksullaşırken devlet kadınların yoksulluk nafakasına göz koymuş durumda. Hatta dün AKP MYK toplantısında nafaka yasa taslağının Erdoğan’ın önüne geldiği ve bir hafta içinde de meclise geleceği söyleniyor. Basına sızan haberler dışında hiç bir açıklama yok. Yine kadınların hayatına dair çok önemli bir karar tek adam ve ekibi adamların kendi aralarında alınmaya çalışılıyor. Meclise gelecek olan 6. Yargı Paketinde hem nafaka hakkının süreye bağlanması, hem de kadına karşı şiddet vakalarında arabuluculuk ve uzlaşma gibi alternatif uyuşmazlık çözümlerinin olduğu söyleniyor” dedi.
Açıklamanın devamında “Medeni Kanun’a göre boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf mali gücü olandan nafaka alır ve cinsiyet belirtmez. Nafaka kadınların ayrıcalığı değildir. Kadınlar bu ülkede eşit işi yapsalar da erkeklerden düşük maaş alıyorlar, bu ülkede kadınların iş görüşmesine gittiklerinde çocuk yapıp yapmayacakları sorgulanıyor, eğer çocukları olduysa erkekler ücretli işlerini bırakmazken kadınlar kendi ekonomik özgürlüklerinden ‘aileleri’ için vazgeçtiriliyor. Evet nafaka kadınların meselesi çünkü bu ülkede üstümüze yüklenen bakım emeği yüzünden kadınların çoğu işsiz iş sahibi olanlar ise güvencesiz işlerde çalışıyor. Evet nafaka kadınların meselesi çünkü kadın yoksulluğu almış başını gidiyor” denildi.
Kadınlar sık sık “Nafaka haktır vazgeçmiyoruz” ve “Erkek adalet değil, gerçek adalet” sloganlarını attı.
Açıklamada erkeklerin nafaka mağduru olduğu yalanlanırken, İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidarın nafaka hakkına da göz diktiği söylendi. Ayrıca ekonomik krizin de giderek derinleştiği hatırlatılarak krizin en çok kadınları etkilediği vurgulandı. Türkiye’de ped ve çocuk bezlerinin yüzde 18 KDV ile satılmasına da tepki gösterildi:
Yok erkekler nafakadan mağdurmuş, yok kadınlar erkeklerin ödedikleri nafakalarla harika hayatlar sürüyormuş. Bunların hepsi yalan arkadaşlar. Bu ülkede aylık ortalama ödenen nafaka 260 TL! Hükmedilen nafakanın ise yalnızca %20,7’lik kısmı ödeniyor. Yani nafakadan kendine mağdurluk üreten erkekler, nafaka hakkını gasp eden devlet bu istatistikleri bilmiyor mu? Tabii ki biliyorlar ve bile bile biz kadınları, LGBTİ+’ları, çocukları yoksul, güvencesiz, çaresiz bırakmak için nasıl ki İstanbul Sözleşmesi’ni feshettiyseler nafaka hakkımızı da gasp etmeye çalışıyorlar.
Ülkemiz çok ağır ekonomik kriz koşullarının içinden geçiyor ve bu kriz en çok kadınları etkiliyor. Hazinenin bütün rezervleri sermayeye aktarılırken ve şirketlerin vergi borçları silinirken bizlerin en temel ihtiyaçlarına yüksek vergiler konuluyor, zam üstüne zam yapılıyor. Dünyanın çoğu ülkesinde vergisiz olan ped ve çocuk bezleri Türkiye’de %18 KDV’li. Geçinemiyoruz, barınamıyoruz, yaşayamıyoruz. Yaşamak sadece nefes almaktan ibaret değil, biz insanca yaşamak istiyoruz. Ama bize bunu vermeyecekler, iktidar sermayenin karına kar katarken aileyi yarattığı yoksulluğu sürdürmenin bir aracı olarak güçlendirmek istiyor. O ailelerin içinde şiddet var! O ailelerin içinde kadınların bakım emeğinin sömürüsü var! Aile için bıraktığımız işler, vazgeçtiğimiz hayatımız, arkadaşlarımız var… Erkeklerin, dinci-gericiliğin, devletin ve sermayenin suç ortaklığı var!
Bu sırada kadınlar emeklerinin sömürülmesine, yoksulluğa, işsizliğe, nafaka haklarının gaspına “Feminist isyan” diye haykırdı.
Açıklamada “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede 2022 Yılı Yol Haritası” konusunda dün (10 Ocak) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ortak düzenlediği toplantıya atıf yapılarak şunlar söylendi:
Duydunuz mu? 4 bakan + Diyanet İşleri Başkanı kameraların karşısına geçip 2022 yılı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4’üncü Ulusal Eylem Planı açıkladı sözde. Ne söylediler? Hiçbir şey. Aile Bakanına, Eğitim Bakanına sorarsanız zaten hiç bir sorun yok. İçişleri Bakanı “Bu yıl hedefimiz erkekler” dedi. Neymiş erkekler erkekleri düzeltmek için çalışmalar yapacakmış. Neymiş AKP iktidara geldiğinden beri kadına yönelik şiddet düşmüş. Ya siz bizi salak mı sanıyorsunuz? Kadınlar attığınız bu palavralara inanmıyor. 2009 yılından beri veri açıklamayan devlet gidip kadın örgütlerinin kadın cinayeti verilerini kullanarak konuşma yapıyor. Kadın cinayetlerinin artmasına, katil erkeklerin ise cezasız kalmasına dair hiçbir şey söylemeyen bakanlar, bu şekilde kadın düşmanı politikalarının üstünü örtüyor.
Diyanetin kadına yönelik şiddetle ilgili bir toplantıda ne işi var diye soruyoruz elbette. Diyanet fetvalarıyla dinci gerici uygulamalarıyla kadınların hayatındaki şiddetin kaynaklarından biri. Bakanlıkların toplanıp Kadına yönelik şiddete karşı eylem planının konuşulduğu toplantıda ne hikmetse nafakayı sınırlandıran yasa tasarısı mevzu bahis olmuyor. Peki bakanlıkların böyle bir toplantıyı nafaka hakkımızı gasp eden yasayı geçirmeye çalıştığı bir dönemde yapması tesadüf mü? Hayır, kadın düşmanı politikalarınızın üstünü yalan dolanlarınızla örtemezsiniz.
İstanbul’da Dilara Yıldız’ın ve Kocaeli’nde Sedefnur Çağlar’ın öldürülmesine dair şunlar söylendi:
Duydunuz mu? Tüm bunlar olurken dün akşam avukat Dilara Yıldız eski nişanlısı olan erkek tarafından bir kafede polis çağrıldığı halde öldürüldü. Bir gün önce Kocaeli Üniversitesi öğrencisi olan Sedefnur Çağlar’ın polislerin olduğu bir evden, 7. kattan düştüğü iddia edildi. Sedefnur ağır yaralı. Kadınlar devletin gözü önünde, devletin koruması altında erkek şiddetine maruz bırakılıyor. Öldürülüyor. Kadın cinayetlerinin hiçbiri münferit değil, tesadüf değil! Hepsi nafaka hakkını gasp etmeye çalışan, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, katilleri cezasız bırakan iktidarın iştirakiyle işleniyor. Hepsi politik.
Açıklamada yaşanan intiharların da politik olduğu vurgulandı:
Ülkemizde yaşanan intiharların da hepsi politik. Elazığ’da kaldığı tarikat yurdundaki baskıyı videoya çeken Enes Kara intihar etti. Enes sadece 20 yaşındaydı. Evet, Enes sadece 20 yaşındaydı ve ailesinin zoruyla cemaatin yurdunda kalıyordu. Cemaat yurdunun kuralları yüzünden orada kalan her genç sabahın 6:30unda uyanmak zorunda, her gün 5 vakit namaz kılmak zorunda ne bir sosyal hayat ne bir eğlenecek zaman bırakıyorlar. Enes dahil birçok gencin yaşama isteğini bu yurtlarda tüketiyorlar. Enes’in katili onu oraya gitmeye zorlayan ailesidir, Enes’in katili dinci-gerici politikalarıyla cemaatleri besleyen iktidardır.
Hayatlarımızın ekonomik kriz altında giderek kısıtlandığı, yoksullaştığımız bu dönemde devlet yaşamlarımızdan, geleceğimizden çalıyor. Dinci gerici politikalarınız canımızı gasp ediyor!
Açıklamanın sonunda şunlar söylendi:
Biz kadınlar nafakanın gaspına, yoksulluğa, erkek şiddetine, geleceksizliğe karşı feminist isyandayız. Emeğimizi sömüren kocalardan, patronlardan, devletlerden alacaklıyız. Özsavunma hakkını kullanan kadınlara cezalar yardıran adalet sisteminden alacaklıyız. Yok çocuk bakımıymış, yaşlı bakımıymış, bulaşıkmış yemekmiş derken hayatlarımızdan çalan aileden alacaklıyız! LGBTİ+’lar olarak arzularımızı reddeden, bizleri ekonomik sistemin tamamen dışına itekleyen heteronormatif düzeninizden alacaklıyız. Emeğimizi sömüren kocalardan, patronlardan, devletlerden alacaklıyız. Hakkımız olanı isyanımızla alacağız. Tüm bu hayatımızı kuşatan karanlık karşısında iyi ki feminist hareket var iyi ki kadın dayanışması var!
Eylem “Yaşasın kadın dayanışması”, “Yaşasın feminist mücadelemiz”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz” ve “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganları ile sona erdi.
Sendika.Org