Soma Katliamı Davası’nın karar duruşması Akhisar’da başladı. Dava avukatlarından Selçuk Kozağaçlı’nın duruşmaya tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS, yoluyla katılmasına izin çıkmazken sanık Can Gürkan, duruşma salonuna gelmeyerek SEGBİS ile bağlandı. Avukatlar, aldıkları sözlerde mahkeme heyetini tarafsız olmamakla, sanıkların avukatı gibi davranmakla suçladı. Adaletin bu mahkeme heyetinden gelmeyeceği, avukatların ve ailelerin sözlerine yansıdı. Mahkeme heyeti, kararı 16 Haziran 2021 günü saat 09.00’da açıklayacak
13 Mayıs 2014’te Soma’da gerçekleşen ve 301 madencinin ysaşamını yitirdiği katliamın davasının karar duruşması görülmeye başlandı. Halkevleri, Öğrenci Kolektifleri, Türkiye İşçi Partisi, Toplumsal Özgürlük Partisi, Türkiye Komünist Partsi, Emek Partisi, Çağdaş Hukukçular Derneği, Bağımsız Maden İş Sendikası, katledilen madencilerin ailelerin katılımıyla bir yürüyüş yapıldı. Katledilen madencilerinin isimlerinin yazılı olduğu bir pankart açılarak basın açıklaması yapıldı. Bağımsız Maden İş Sendikası’ndan Kamil Kartal ve Av. Can Atalay’ın yaptığı açıklamanın ardından duruşmaya geçildi.
Davanın avukatlarından Selçuk Kozağaçlı, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS ile katılma talebini mahkemeye iletti. Ancak Mahkeme heyeti, talebi reddetti. Kozağaçlı’nın dahil olma talebinin reddedilmesine avukatlardan itirazlar geldi. Av. Nergiz Tuba Aslan, Kozağaçlı’nın başından beri bu dosyaya emek verdiğini belirterek Kozağaçlı’ya tutuklu olduğu dosyanın soruşturmasında neden Soma Davasında avukatlık yaptın sorusu sorulduğunu ifade etti. Aslan’ın ardından söz alan Av. Can Atalay, mahkeme heyetinin Kozağaçlı’nın talebini reddetme gerekçesi olarak Adalet Bakanlığı’nın genelgesini göstermesine tepki göstererek “Adalet Bakanlığı genelgesi sizi bağlamaz, savcılığı bağlar” dedi. Av. Seçil Ege Değerli ise Kozağaçlı’nın bu dosyada yüzlerce müvekkili olduğuna dikkat çekerek “Bu yargılamada yüzlerce müvekkili bulunan avukatın savunma hakkını müvekkilerine bakarak reddettiniz. Tayininize rağmen yargılamaya çıktığınız yetmiyormuş gibi meslektaşımızın duruşmaya katılmasını engelliyorsunuz” dedi.
Avukatarın itirazları sonrası mahkeme heyeti karar vermek için ara verdi. Verilen aranın ardından heyet yine savcıya dahi görüşünü sormadan kararlarının değişmediğini açıkladı.
Karar duruşmasında, sanık Can Gürkan yine duruşma salonuna gelmeyerek SEGBİS’le bağlandı. Av. Nergis Aslan, “Sanıksız yargılama yapıyorsunuz. Avukatın savunmaya katılmasını da engelliyorsunuz” diyerek Can Gürkan’ın keyfi katılmama durumuna karşılık Kozağaçlı’nın duruşmaya katılmasının engellenmesine tepki gösterdi.
Av. Can Atalay, söz alarak sanıklar hakkındaki “Madencilik yapamaz” kararının bozulmasına tepki göstererek sermayenin çıkarlarının 301 madencinin ölümünden daha belirleyici olduğuna dikkat çekti. Atalay’ın ifadeleri şöyle:
Can Gürkan ile ilgili uygulamadıklarınızı Av. Selçuk Kozağaçlı için uygulamıyorsunuz. Bu bir tören, amiyane tabir ile tiyatro. Sizden talebimiz bu tiyatroya son verin. Önceki duruşmada duruşma savcısı esas hakkında beyanım hazır dediği halde ara verdiniz. Tekrar tekrar söylüyorum bunu. Geçen duruşmada reddedilen bir hakimsiniz. Dosyada itimatınız kalmadı. Sizin heyetiniz, bu sanıklar ile ilgili “Madencilik yapamaz” diye karar verdi ve bu karar kalktı. Sermayenin yaptığı bir iş bu. 301 madencinin ölümünün yargılanmasındansa madencilik faaliyetinin aksamaması daha kritik görüldü. En çok eleştirdiğimiz siz bile “Bu sanıklar madencilik yapamaz” dediniz. Ama bu kararınız bozuldu. Düzen o kadar büyük. Türkiye’de maden sermayesinin taşıyamayacağı ağırlıkta bir karardı. Sanık vekili heyeti tehdit etti ve hiçbir şey olmadı. Ben hiç böyle bir şey görmedim.
Av. Nergis Aslan, Atalay’dan sonra söz alarak sonradan atanan mahkeme başkanına güvenmediğini, bunun adil yargılamayı engellemek için yapılan iktidar hamlesi olduğunu söyledi. Aslan’ın ifadeleri şöyle:
Duruşmayı ilk başından beri takip eden önceki hakim, adil bir yargılama yapmak için uğraştı. Bunu yaptığı için rutin HSK kararnamesi ile görevden alındı ve özel atama ile siz geldiniz. Cemaat yapılanmasındaki dönen dolaplar, kapalı kapılar ardındaki diyaloglar nasıl ayyukaya çıktıysa bugün olanlar da aynı şekilde ortaya çıkacak. İleride tarih bunu kesinlikle yazacaktır. Size dair red gerekçelerimiz devam ediyor, siz bu gerekçeleri soyut bulsanız da bu gerekçeler bizim için baki. Meslektaşım Selçuk Kozağaçlı gibi, bu davada adil bir karar için insan üstü çaba sarf ettik. Artık sizin hukuka uygun, adil bir karar vereceğinize güvenmiyoruz.
Aslan, sözlerine bugünün 14 Haziran Adil Yargılanma günü olduğunu ve bu dosyanın Türkiye tarhinin en büyük işçi katliamı dosyası olduğunu hatırlatarak devam etti:
Türkiye tarhinin en büyük işçi katliamı dosyasının yargılaması bu. Bugün 14 Haziran Adil Yargılanma günü. Bu sene Türkiye’ye ithaf edilmiş bir gün. Bugün vereceğiniz kararın sorumluluğu ile alakalıdır bu durum.
Av. Derviş Emre Aydın’ın talebiyle, katliam sonrası yapılan basın toplantısının videosu yansıtıldı. Aydın, sanık Alp Gürkan’ın katliamın hemen sonrasında yaptığı basın toplantısında segilenen haritanın yalan olduğunu ve daha önceki celselerde bu belgelere dayanarak yalan beyanda bulunduklarını ifade etti. Aydın’ın sözleri şöyle:
Göstermek istediğim görseller var. Geriye doğru baktığımızda sanıkların, işledikleri suçu bildikleri gösteren bir çok an oldu. Alp Gürkan’ın yönettiği basın toplantısında “Katliamın sorumlusu budur” diye Akın Çelik’i ortaya atıyorlardı. Bu basın toplantısında sergiledikleri harita yalanmış meğer. Kaç celse boyunca burada yalan belgelerden beyan vermişler. Akın Çelik’e bunu yaptıran Alp Gürkan’dır. Katliamdan sonraki ilgili basın toplantısında Alp Gürkan haritayı göstererek “Mühendislerimiz işçileri acil çıkışlara yönlendirdi” dedi.
Ama aslında bu kaçış yolu sadece sanıkların ve yöneticelerin kaçış yolu. Tamamıyla gereçeğe aykırı bir beyan. Av. Selçuk Kozağaçlı, daha önceki duruşmalarda bu videoyu gösterdiğinde Akın Çelik hiçbir cevap veremedi ve tekrar gösterilmesinin talebi üzerine başını öne eğip tekrar gösterilmesine gerek olmadığını söyledi.
O anı görseydiniz bunun ikrar olduğunu anlardınız.
Av. Mürsel Ünder, Can Gürkan’ın sermayeyi temsil ettiğini ve bu yüzden de mahkemede en çok korunan kişi olduğunu ifade ederek mahkemede savcının ve hakimin ayarlandığını ve kirli ilişkilerin dönüdüğünü belirtti. Ünder’in ifadeleri şöyle:
Can Gürkan bize göre sermayeyi temsil ediyor. Burada en çok korunan kişi Can’dır. Bu da sınıfsal konumundandır. Biz biliyoruz Can’a, Adem’e bilinçli taksir vereceksiniz. Burada meslektaşlarımız olası kast için çok açık deliller sundular. Bunlara bakmadınız bile. Burada ideolojik bir yargılama dönüyor. Biz hukukun herkesin üstünde muktedir bir kuvvet olmadığını biliyoruz. Biz yargının mağdurun yanında olmasını talep ediyoruz. Ama burada sadece kirli ilişkiler dönüyor. Savcı ayarlanıyor, hakim ayarlanıyor bu duruşmada.
Sanık Can Gürkan, bize hep madencilikte amacının ülkeye yatırım olduğunu, istihdam sağladığını ve kâr da etmediklerini söyledi. Babası ise Soma Kömür İşletmeleri’nin genişlediği ve kâr ettikleri için bu işe girdiklerini söylüyor. Yani yine ikisinden biri yalan söylüyor.
Söz alan Av. Seçil Ege Değerli, “Siz burada bir avukatın savunma yapmasını engellediniz” diyerek katledilen madencilerin ailelerine seslendi: “Av. Selçuk Kozağaçlı’nın müvekkili olan var mı?” Bunun üzerine aileler de “Var, Selçuk Kozağaçlı onurumuzdur. Var, korkuyorlar Selçuk Kozağaçlı’dan” diyerek heyete cevap verdi.
Siz kanuna, usule uymuyorsunuz. Vicdani bir kanaat oluşturamazsınız. Ne tanık dinlediniz, ne de hayatını kaybedenlerin yakınlarını dinlediniz. Keşifte bile siz yoktunuz. Atanmış bir hakimsiniz.
Abdurrahman Gök geçen duruşmada bize sataştı. Bölmemek için araya girmedim. Şimdi cevap vermek istiyorum. Üzerindeki cübbeden utanmadan; gazel okumuş, heyeti tehdit etmiş bir kişidir. Benim meslektaşım değildir. Başkası adına utandığım bir an yaşıyorum.
Biz emeğin, emekçilerin avukatlarıyız. Ölen madenciler belki hiç emek mücadelesinin içinde yer almamışlardı ama biz ölen yoldaşlarımızın arkasından bir söz söyleriz: Ona sözümüz devrim olacak. Biz bütün bu pislikleri böyle temizleyeceğiz
Katliamdaki sorumluları hatırlatan Ege, sözlerine şöyle devam etti:
O dönem başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan’ı, gömleği kirlendiği için yakınan Taner Yıldız’ı, madenciyi tekmeleyen Yusuf Yerkel’i de unutmayacağız.Katil Can Gürkan’ı ve sanık olduğunun farkında bile olmayan bunlar bana soru soramaz diyen Alp Gürkan’ı da unutmayacağız. Bu madeni sözde teftiş eden TKİ yetkililerini de unutmayacağız. Biz bunların hepsinin hesabını soracağız.
Av. Sercan Aran, mahkeme heyetini hakim cüppesi giymelerine rağmen sanık avukatı gibi davranmakla suçladı. Gelecekte adil yargılanmaların muhakkak olacağını ifade eden Aran, memlekette ve özel olarak bu davada ortaya saçılan pisliklerin halk tarafından temizleneceğini ifade etti. Aran’ın ifadeleri şöyle:
Biz duruşmada yargılamanın gerek müşteki tarafında olalım gerek sanık kürsüsünde olalım, hep itiraz eden, talepte bulunan ama sonucunda itirazları, talepleri reddedilenleriz. Çünkü biz halkız. Emeğine, doğasına, yaşamına sahip çıkanlarız. Ancak yargılamanın ne tarafında olursak olalım, sermaye ve iktidar korunmaktadır. Bu yüzden de biz, hep itiraz eden taraftayız. Sizler ise halkın haklarını gaspedenleri koruyanlarsınız.
Yargılamada sav, savunma ve yargı aşamalarından bahsedilir. Burada üç taraf da aynıdır. Sav ve yargı savunma iledir. Sanık avukatlığı yapmaktadır. Sizler, istinaf hakimleri, yargıtay hakimleri, üzerinizde hakim cübbesi var olmasına rağmen sanık avukatlığı yapıyorsunuz. Hem sanık avukatlığı yapıyorsunuz hem de üstüne devletten maaş alıyorsunuz. Ben bundan utanıyorum. Bu utancı giderecek olan ise halktır. Sizden bir beklentimiz yok. Elbet bir gün adil, tarafsız ve bağımsız bir yargılama olacak.
Ortaya saçılan pislikler var bu dosyada ve memlekette. Bu pisliği ise halk temizleyecektir.
Katılan aile avukatlarının beyanları tamamlanmasının ardından aileler de beyanda bulunmaya başladı.
Durmuş Sidal, “Vahşi kapitalizm tarafından katledilen Ergün Sidal’ın babası Durmuş Sidal’ım. Sizi kınıyorum. Adaletli bir karar vermeyeceksiniz. Söyleyecek bir şey bulamıyorum” dedi.
Gülten Kavas, “Benim eşim, siz oraya bir biblo olarak oturtulmuşsunuz. Can Gürkan gibi bavullarla para verip ‘hakim’ mi tutmamız lazım?” deyince mahkeme başkanı, “Bunlar düzgün laflar değil, dikkat edin” diyerek cevap verdi. Kavas, “Bu sanıkların avukatları olaydan sonra yanıma gelip ‘Siz fakirsiniz, ne isterseniz verelim, şikayetçi olmayın’ dediler. Ben reddettim. Sen hakim olsaydın bu suçluları buraya getirtirdin.” diye ekledi.
Elmas Kaya, “Bir aç çocuk domates çalsa hemen cezaevine atarlar. Katliam oldu be! 7 senedir hala adalet arıyoruz, tutuklu yok. Bir tiyatro izliyoruz. İlahi adalet vardır. Bu kurtardığınız adamlar sizin çoluğunuzun çocuğunuzun başını yer. Allah belanızı versin” dedi.
Naciye Kaya, “Adalet mülkün temeli diyorlar. Temel memel kalmadı. Temel bizim kocalarımızın üstüne çöktü. Kızım acısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi diye hakaretten para cezası kesildi. Para hırsıyla yaktılar 301’i. Bu tarih sizi adaletsizliğiniz yüzünden yazacak.” dedi.
Ailelerin ardından sanık Can Gürkan, savunmasını yaptı. Gürkan, savunmasında yangının olmadığını iddia etti.
Bu yargılamada bir Can Gürkan yaratıldı. O Can Gürkan ben değilim. Ben kimseye zarar vermiş bir insan değilim. Ben savcılığa kendim gidip teslim oldum. Tutuklandım. Gerekçe yangının olduğunu biliyormuşum. Yangın olmadığı ortaya çıktı.
Gürkan’ın yangın olmadığını iddia etmesi üzerine aileler, Gürkan’a tepki gösterdi. Gürkan, sözlerine şöyle devam etti:
Bir toplantıda “A panolarında metan var” dediler bana. Ben bunu duyunca korktum. Ben bunlar olsun istemedim. “Kapatın, çalışmayın” dedim. Ben normal yaşantı süren, ailesi olan bir insanım. Başından beri yalan konuşmadığım için rahat konuştum. Bana iyi hal indirimi uygulamadınız önceki kararınızda. Buna dair de itirazım var. Ramazan Doğru’ya “Ne eksik” diye ben soruyordum, her şeye her şeye “Tamam” diyorlardı. Ben madenci değilim. Onlar o işin uzmanı.
Başka bir toplantıda gaz maskeleri gündem oldu. “Niye oksijen maskesi kullanmıyoruz” dedim. Bana “Maden ocaklarında oksijen maskesine gerek yok” dediler. Ben de “Bu işin uzmanları, yıllardır bu işi yapıyorlar” diye düşünüp güvendim.
Artık Soma A.Ş., Gürmin A.Ş., Soma İnşaat firmaları yok. İşsiz bir insanım. Yönettiğim bir şirketim yok.
Can Gürkan’ın son sözleri üzerine aileler, “Aramızda para toplayıp sana verelim” diyerek tepki gösterdi. Can Gürkan, sözlerine şöyle devam etti:
Babam 75 yaşına kadar madencilik yapmış bir insan. Tek bir savcılık, mahkeme işi yoktur. mining.org’a bakıp “Tünelleri insanlar kazmasın diye makinalar alalım” dedim. Ne istedilerse yüksek yatırım yaptım. Can Gürkan’ı kapitalist bir insan olarak lanse ettiler ama ben öyle bir insan değilim. Beni tanıyanlar bilir.
Sermayeye bu kadar düşman olmaya gerek yok. Ben yatırım yapıp, insanlara iş verdiğimi düşünüyordum. Bir olay oldu, hop içeri alındım. Ömrüm cezaevlerinde çürüdü. Hala içeri girme ihtimalim var.
Hakkımda 62.maddenin (iyi hal indirimi) uygulanmaması kararınızı lütfen tekrar gözden geçirin. Bunu talep ediyorum. Bu olayı yaşamış olmaktan büyük üzüntü duyuyorum. Memleketim için iyi bir şey yaptığımı düşünüyordum.
Can Gürkan’ın savunmasının ardından Gürkan’ın avukatı Abdurrahman Gök, beyanda bulundu:
Bu dosyada sanıklara yapılan hak ihlalleri kadar ihlal başka bir dosyada yapılmamıştır. Bu dosyada savunma hakkımız bizlere çok görüldü. Geçen duruşmada mağduriyet istismarı yapıyorsunuz diyecektim. Mağdur edebiyatı lafı ağzımdan çıktı. Sehven olmuştur. Mağdur vekillerinden özür dilerim. İşte biz bu kadar hakkaniyetli insanlarız. Mahkemeyi tehdit ettiniz diyorlar. Tehdit bizim dilimiz değildir.
Can Gürkan son söz olarak, “Biz duruşmalara geldiğimizde 0 derecelerde dışarıda bekledik saatlerce, hiç insani değildi” dedi.
Heyet karar için duruşmayı 16.06.2021 günü saat 09.00’a erteledi. Çarşamba günü karar duruşması olacak ve heyet kararını açıklayacak.
Sendika.Org