25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayımı ile; kadına yönelik artan erkek şiddetinin önlenmesi için yükümlü olunan İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’nun etkin bir biçimde uygulanması ve kadınlara yönelik erkek şiddetinin engellenmesi amacıyla HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Meclis Araştırma Önergesi verdi
Türkiye’nin farklı şehirlerinde Kasım ayının yalnızca ilk iki haftasında 20 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 11 Kasım’da İzmir Dikili’de 23 yaşındaki Çilem Kılıç boşandığı eşi tarafından, Malatya’da 73 yaşındaki Emine P. hakkında evden uzaklaştırma kararı bulunan eşi tarafından öldürüldü ve yine aynı gün 22 yaşında Pamukkale Üniversitesi öğrencisi Tuba Tokbaş, erkek şiddeti nedeni ile hayattan koparıldı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayımı ile; kadına yönelik artan erkek şiddetinin önlenmesi için yükümlü olunan İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’nun etkin bir biçimde uygulanması ve kadınlara yönelik erkek şiddetinin engellenmesi amacıyla HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Meclis Araştırma Önergesi verdi.
Önerge metninde şu ifadeler yer aldı:
Kadınların, kadın hareketinin tüm uyarı ve taleplerine rağmen kadına yönelik şiddeti önlemek için bütünlüklü bir acil eylem planı açıklanmadığı gibi şiddetle mücadeleden sorumlu kamu kurumlarının pek çok uygulamasında Kovid-19 salgını bahane edilerek kanun ve yönetmelikler açıkça ihlal edildi. CEDAW, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun gibi taraf olunan uluslararası sözleşmeler ve yasalar etkin ve adil işletilmedi, koruma hükümleridahi salgın sürecinde sınırlandırıldı,sığınaklar kapatıldı, sığınaklara kabuller zorlaştırıldı.Koronavirüs salgını, Türkiye’de kadına yönelik şiddeti önleme politikalarının çok zayıf olduğunu, şiddeti önlemeye yönelik siyasi irade ve kararlılığın noksanlığını, bu konuda toplumsal cinsiyet eşitliğinin içselleştirilmediğini, kadınların ihtiyaçlarının ve haklarının kolaylıkla ve öncelikli olarak gözden çıkarılabilir olduğunu bir kez daha teyit etti.
Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayet vakalarında ciddi bir resmi veri sorunu vardır ve sağlıklı veriye erişmek mümkün değildir. Devlet kurumları aylık resmi verileri kamuoyunda paylaşmaktan kaçınmakta, böylelikle kadına yönelik çok boyutlu hak ihlalleri tablosunun ortaya çıkması önlenmeye çalışılmaktadır. Türkiye’de kadına yönelik şiddetin verileri resmi olarak paylaşılırsa; Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi CEDAW,Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi)ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 Sayılı Kanun başta olmak üzere birçok uluslararası sözleşme ve kanun hükümlerinin devlet tarafından etkin uygulanmadığı ve bunlardan doğan sorumluluklarını yerine getirmediğinin kabulü olacaktır. Son zamanlarda kadınların mücadeleleri sonucu kazanımları olan başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere, Nafaka Hakkı, 6284 Sayılı Kanunu tartışmaya açılarak aslında fiili olarak uygulanmayan yasa ve sözleşmelerin yükümlülüklerinin resmi olarak da ortadan kaldırılmaya dönük bir çaba olduğu görülmektedir.
Sendika.Org