Saray iktidarının koronavirüs salgını karşısında attığı adımları sıralayan Hakkı Özdal, sermayeye yönelik kayırmacılık ile işçi sınıfına yönelik düşmanlığın artık hiçbir örtüye gerek duyulmayan aleni bir karakter kazandığına dikkat çekti. Özdal, iktidarın gücü giderek merkezileştirmeye yönelik uygulamalarıyla birlikte ilerleyen bu tutumun, salgının olumsuz sonuçlarının altından kalkmanın muhtemel tek yolu olarak girilmiş bir yönelim olabileceğine dikkat çekti
Gazete Duvar yazarı Hakkı Özdal, Saray iktidarının koronavirüs salgını karşısında attığı adımların yeni bir yönelimin işaretlerini taşıdığını ele aldı. Özdal yazısında sadece son bir haftada yaşanan şu gelişmeleri sıraladı:
“Öncekilerden farklı olan, sınıf karakterinin aleniliği”
Gelişmelerin her birinin ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından açıklanan illerdeki vaka-ölüm verilerinin, iktidarın koronavirüs salgınına karşı yürüttüğü politikanın sınıfsal karakterini gösterdiğini belirten Özdal, öncekilerden farklı olarak bu defa hiçbir örtüye gerek duyulmadan, “aleni” hareket edilmesine dikkat çekti:
Fakat bugün, öncekilerden farklı olan, tüm bu rahatsızlık verici uygulamaların, belirgin sınıf kayırmacılığı ve düşmanlığının, hiçbir örtüye gerek duymadan, alenen yapılmasıdır.
Erdoğan (ve AKP), kendi meşruiyet kaynağını sağlayan sandık desteğinin önemli bir akamete uğratabilecek bu ‘açıklığı’ neden benimsiyor? Bu bir çaresizlik gafleti mi? Nasıl olsa bugünler unutulur, dini-kültürel kimlik siyaseti yeniden çalışır beklentili bir hesap mı? Yoksa bunca olumsuz algı yaratan, hem kibirli hem aciz görünmelerine yol açan; işçileri ölümüne çalışmaya sürerken memurlara kelle vergisi salar gibi maaş kesintisiyle bağış yapmaya zorlayacak kadar ‘şeffaflaşan’ yönetimin, krizin derinleşmesi ve sonrası için ‘başka’ siyasal planları mı var? Macaristan’daki ‘sevgili dost’ Orban’ın daha erken uygulamaya başladığı gibi bir plan?
“Kaçınılmaz sonuçların altından kalkmanın tek yolu mu?”
Özdal, yazısını koronavirüs salgınının iktidarın yönelimi için bir fırsat olabileceği vurgusuyla bitirdi:
CHP’li belediyelerin bağış kampanyalarının cebren engellenmesi konusunda AKP il başkanlarına hitap ederken, “Devletimiz, yani cumhurbaşkanlığı makamı” demesi, bir dil sürçmesi değildir.
Salgın ve sonuçlarının yarattığı endişeli belirsizlik ortamının bir fırsat yarattığını düşünerek, onun kaçınılmaz olumsuz sonuçlarının altından kalkmanın da muhtemel tek yolu olarak girilmiş bir yönelimin en açık ifadesidir belki de…
Yazının tamamını okumak için tıklayın!
Sendika.Org