Çernobil’de yaşanan nükleer santral felaketinin 33’üncü yıldönümünde yurdun dört bir yanında eylemler düzenlendi ve Akkuyu ile Sinop’ta yapılması planlanan nükleer santrallere karşı mücadele çağrısı yapıldı
Çernobil’de yaşanan nükleer santral felaketinin 33’üncü yıl dönümü nedeniyle pek çok açıklama yapıldı. Açıklamalarda ne Sinop’ta ne de Akkuyu’da nükleer istenmediği vurgulandı, “En güvenilir nükleer santral, kurulmamış olandır” denildi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) de Türkiye’nin nükleer santral kurulmadan nükleer patlama yaşayan tek ülke olduğunu ifade etti.
TTB, Çernobil faciasının yıl dönümünde yaptığı açıklamada, Mersin Akkuyu’da yapılmak istenen nükleer santralin tehlikelerine dikkat çekti. Açıklamada, Türkiye’nin radyoaktif ve tıbbi atıklar nedeniyle nükleer santral kurulmadan nükleer patlama yaşayan tek ülke olduğu ifade edildi.
Çernobil faciasının üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen her üç ülke de geniş bir alanın hâlâ yerleşime kapalı olduğu belirtilen açıklamada, daha geniş bir alanda radyoaktif kirlenme nedeni ile tarım ve hayvansal üretim yapılmasına izin verilmediği ifade edildi.
Nükleer teknolojiye sahip gelişmiş ülkelerin şirketlerinin para kazanmak için doğayı ve sağlığı hiçe sayarak nükleer santral ihalesi peşinde koştuğu belirtilen açıklamada, Uranyum madenleri ve yakınlarında yapılan çok sayıda yapılmış bilimsel çalışmada kanser riskinin arttığı kaydedildi. Bu çalışmalarda 16 nükleer santralin 5 km yakınında yaşayan 5 yaş altı çocuklarda lösemi riskinin 2.2 kat daha fazla olduğununa dikkat çekilen açıklamada, nükleer santrallerde sabotaj, savaş gibi insan kaynaklı, Fukuşima Nükleer Santrali örneğinde olduğu gibi deprem, tsunami gibi doğal nedenlerden dolayı kazaların meydana gelebildiği hatırlatıldı.
Türkiye’de yapılması planlanan Akkuyu, Sinop ve İğneada nükleer santrallerinin ileride geri dönüşümü olmayacak sorunlara yol açabileceği belirtilen açıklamada, “Üstelik ülkemiz nükleer santrali olmadan nükleer kaza yapabilmiş bir ülkedir. 1999’da meydana gelen ve tıbbi atıklardan kaynaklanan ve 13 kişilik bir aileyi etkileyen İkitelli kazası, 2012’de İzmir-Gaziemir’de ortaya çıkan kaynağı bilinmeyen radyoaktif atıklar ve son olarak 2016’da Sakarya’da bir baraj inşaatında meydana gelen ve bir işçiyi etkileyen radyoaktif bir malzeme ile oluşan kaza ülkemizin nükleer santrali olmadan dünyada nükleer kazalara sahne olmuş ‘tek ülke’ durumuna düşürmüştür” denildi.
Çernobil felaketinin yıl dönümünde Nükleer Karşıtı Platform İzmir Bileşenleri, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEP, Gaziemir Çevre Platformu ve İzmir Yaşam Alanları Girişimi; Gaziemir’de bulunun ve radyoaktif kirlilik yayan eski kurşun fabrikasının bulunduğu mahallede basın açıklaması yaptı.
“Nükleere inat yaşasın hayat”, “Ülkemizde radyasyon istemiyoruz” sloganlarıyla mahalle içerisinden atığın bulunduğu alana yürüyüş gerçekleştirdi. Açıklamaya Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda da destek verdi.
Karadeniz İsyandadır Platformu Çernobil felaketinin 33. yılında Kadıköy’de Süreyya Operası’nın önünde basın açıklaması düzenledi. Çernobil felaketinin izlerinin hala sürdüğünün, etkisinin halen devam ettiğinin altı çizilen açıklamada nükleer santral istemiyoruz denildi.
Karadeniz İsyandadır Platformu’nun açıklamasını platform üyesi Çağatay eğilmez okudu. “Doğayı yok eden Nükleer, Termik santral, maden aramaları gibi çılgın projeler devam ederken iktidarların iklim değişikliği ile mücadelesinden söz edemeyiz” diyen Eğilmez, “Şirketler ve taşeron siyasetçileri yaşamlarımızdan ellerini çekinceye kadar isyandayız!” açıklamalarında bulundu.
Sendika.Org, Evrensel